"Abubakar Uthman'ın özel durumu karşısında yapılan uygulama kamuoyu vicdanında kabul görmedi.
"Hükumet" harekete geçti ve "sorunu çözmek için" derhal bir yasa gücünde kararname çıkardı. Anayasa'ya göre, yasa gücünde kararnameler, ekonomik konularda, ivedilik varsa çıkarılabilir.
"Hükumet" yasa gücünde kararnameyi Uthman için çıkardığı algısı yarattı. Hatta bunun üzerinden tebrik bile kabul etti.
Ama kararnameye bakılırsa yalnızca Uthman değil başka pek çok kişi bu "af"tan yararlanabilecek. Oysa daha Meclis kapanmadan önce bir "af" yasası geçmişti Meclis'ten.
Uthman ile ilgili olduğu algısı yaratılan kararnamede çocuklar, engelliler de var. Onlarla ilgili sorun varsa elbette giderilmeli. Ama sorun varsaydı bu neden Meclis kapanmadan önce çıkan Yasa'ya göre veya bir başka yasa değişikliği ile halledilmemişti?
Daha önemlisi ise şu: Bu yasa gücünde kararnameye göre, şu anda ülkede ikamet izinsiz bulunanlar, ne zaman cezaya düşmüş olurlarsa olsunlar, bir aylık brüt asgari ücret tutarındaki para cezasını ödemek koşuluyla "af"tan yararlanabilecekler!
Bunlar yetmezmiş gibi, her zamanki gibi herkesin aklıyla dalga geçerek, yasa gücünde kararnamenin Anayasa'ya aykırı olmadığını, ekonomik konularla ilgili olduğu iddia edebilmek amacıyla, genel gerekçeye, "devletin elde edeceği gelir kaybını önlemek için" diye de bir cümle eklemişler.
İşin özeti şu: Hiç kimsenin çocuklarla, engellilerle veya Uthman ile ilgili olarak yapılacak bir düzenlemeye itirazı olmazdı.
Ancak maalesef bu zihniyet, bu kez de "Abubakar Uthman"ı ve onun ekseninde oluşan kamuoyu vicdanını kullandı. Uthman'ın durumunu "fırsata çevirdi" ve Anayasa'ya aykırı yasa gücünde kararnameyle bir "af" daha çıkardı.
Hani tebrik kabul ediyordu ya hükumet! Bu "kurnaz"lık gerçekten de "tebrike şayan"!"