Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, ABD Başkanı Joe Biden ile GKRY Lideri Nikos Hristodulidis arasında gerçekleştirilen görüşmeye ilişkin açıklama yaptı.

Ertuğruloğlu, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Hristodulidis’in, Beyaz Saray’da ABD Başkanı Joe Biden tarafından kabul edilmesinin ardından “bilindik tarihi geçmiş açıklamalarını” yinelediğini ifade ederek, özetle şöyle devam etti:

“ABD yönetiminin stratejik ortaklık kisvesi altında Güney Kıbrıs Rum yönetimine vermekte olduğu desteğin bölgedeki hassas dengeleri değiştirme tehlikesi taşıdığını uzun bir süreden bu yana ısrarla ifade etmekteyiz.

Tüm uyarılarımıza rağmen Güney Kıbrıs Rum yönetimine verilen açık destek, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin rızasını çekmiş olduğu ‘federasyon’ görüşmelerine yeniden dönülmesi için Kıbrıs Türk tarafı üzerinde baskı yaratma çabasıdır.

ABD son dönemde, ülkemizi ziyaret etmek isteyen kişi ve heyetlere ülkemiz havalimanını kullanmaması yönünde telkinlerde bulunmakta, hatta ülkemizi ziyaretlerini engellemeye çalışmakta, yayınladığı raporlarda adada tek bir yasal devlet bulunduğu vurgusunu artırmaya çalışmakta, kısacası, Kıbrıs Türk tarafı ‘federasyon’ görüşmelerine yanaşmaz ise, Güney Kıbrıs Rum yönetimine vermekte olduğu desteği artıracağına ilişkin gözdağı vermektedir.

Arıklı: “CTP milletvekilleri istifa ederse ben de istifa ederim” Arıklı: “CTP milletvekilleri istifa ederse ben de istifa ederim”

ABD yönetiminin bu desteği ise Güney Kıbrıs Rum yönetimi tarafından istismar edilmekte ve Kıbrıs meselesine ilişkin sözde bir müzakere süreci başlamasını destekleyen bir algı yaratmalarına sebebiyet vermektedir. ABD’nin şımartmasından başı dönen Rum devleti, haddini aşarak, kendisini Doğu Akdeniz’de bir aktör, hatta Türkiye’nin yerine geçen bir aktör olarak görmeye başladığını ifade etmeye başlamıştır. Figüranlığı aktörlükle karıştıran bu hadsiz zihniyet, cüce Rum devletini bölgenin tek aktörü Türkiye Cumhuriyeti ile mukayese etme zavallılığını sergilemeye başlamıştır. ABD’nin, bu hadsizliği cesaretlendirmekten bir an önce vazgeçmesi gerekmektedir. Hiçbir güç Anavatan Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Kıbrıs Türk halkının Doğu Akdeniz bölgesindeki varlığını ve haklarını yok saymaya yetmeyecektir”