O, ölümsüz bir lider… Dr. Fazıl Küçük, yokluklarla boğuşan toplumu kökten değiştirip yepyeni ufuklar aştı. O, ilkeleriyle ayağa kaldırdığı toplumun ebedi rehberi oldu. Barışçı kimliği ve insani değerlere verdiği önem O’nu saygın liderlerden biri yaptı.
DR. KÜÇÜK KİMDİR?
Kıbrıs Türk halkının adadaki varlığını korumak ve daha güzel günlere ulaşmasını sağlama adına ömrünün her aşamasında mücadele veren liderimiz Dr. Küçük 14 Mart 1906’da Ortaköy’de dünyaya gelmişti.
İlk öğrenimini ve orta öğreniminin bir kısmını Lefkoşa'da yaptı. Orta öğreniminin geriye kalan kısmını İstanbul'da Özel İstiklal Lisesi'nde tamamladı. Mezun olduktan sonra İstanbul Tıp Fakültesi'nin birinci sınıfını tamamlayıp sırasıyla Fransa ve İsviçre'ye gitti. Lozan Üniversitesi'nde tıp tahsilini bitirdikten sonra bir klinikte ihtisas yaparak 'dahiliye uzmanı' oldu.
1937 yılının Mayıs ayında Kıbrıs'a dönerek, Lefkoşa'da serbest doktor olarak çalışmaya başladı. Halkçı kişiliğinden ve mesleğindeki başarısından dolayı kendisini topluma çok çabuk sevdirdi. Fakir halkın ve köylülerin Lefkoşa'ya en fazla uğradığı gün olan Cuma günleri halka parasız tedavi uyguladı ve bunu doktorluğu bıraktığı son güne kadar sürdürdü.
Dr. Fazıl Küçük'ün aktif siyasi hayata atılması, her ne kadar adaya döndüğü 1937 yılında başlarsa da, siyasi faaliyetleri ve köşe yazarlığı 1931 yılına kadar uzanır. Henüz bir üniversite öğrencisi iken, Türk Maarifinin İngiliz müdürler tarafından yönetilmesinde ısrar eden 'Kavanin Meclisi'nin Türk üyelerine karşı çetin bir mücadeleye girdi.
Bütün siyasi hayatı boyunca, Türk okulları ile Vakıflar İdaresi'nin Türk halkına devredilmesi için İngiliz koloni idaresine karşı savaş açtı. Kıbrıs Türk halkının örgütlenmesi ve kendi meslek kuruluşlarının altında faaliyet göstermesi için yıllarca uğraştı.
1931 yılındaki Rum isyanının ardından ara verilen Belediye seçimlerini 1943 yılında ezici bir çoğunlukla 'üye' olarak kazandı ve bu görevi altı yıl aralıksız devam ettirdi.
1943 yılında kurulan ve O'nun da üyesi olduğu KATAK (Kıbrıs Adası Türk Azınlıklar Kurumu) 'dan ayrılarak 23 Nisan, 1944 tarihinde KMTHP (Kıbrıs Milli Türk Halk Partisi)’ni kurdu. Bu partinin programındaki ana hedeflerden biri de Enosis'i (Kıbrıs'ın Yunanistan'a ilhakı) önlemekti. 1949 yılında KATAK ile KMTHP birleşerek KMTBP (Kıbrıs Milli Türk Birliği Partisi) ismi altında yeniden oluşur.
Dr. Küçük, o yıllarda devamlı olarak Türkiye'ye gider, ancak oradaki hükümetlerden beklediği yakınlığı görmez. Bunun üzerine Kıbrıs davasını Türk milletine mal edebilmek için Anadolu'yu karış karış gezer. Türk halkına, Kıbrıs'ta başlattığı mücadeleyi anlatabilmek için büyük şehirlerde mitingler düzenler. O'nu destekleyenler ilk önce öğrenci dernekleri, onun ardından sivil toplum örgütleri ve basın olur. Bıkmadan, usanmadan verdiği mücadele Türkiye halkının tüm birimleri tarafından kabul görür.
Türk milletinin de desteğini arkasına aldıktan sonra, 1955 yılında kanlı terör eylemlerine başlayan EOKA örgütüne karşı Kıbrıs Türk halkının direnebilmesi için KITEMB (Kıbrıs’ın İstikbali için Türk Mukavemet Birliği) isimli örgütü kurar. Rumların tehditlerine rağmen mücadeleye devam eder ve KITEMB'nin yerine yine aynı yılın Eylül ayında VOLKAN isimli teşkilatı oluşturur. Daha sonra en büyük silahlı mücadeleyi verecek olan TMT (Türk Mukavemet Teşkilatı) 'nin zirvesinde bulunur.
1959 yılında Türkiye ile Yunanistan arasında yapılan Zürih anlaşmasının ardından Londra'da yapılan konferansta Kıbrıs Türk halkını temsil eder ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kuruluş anlaşmasını imzalar. Bu cumhuriyetin anayasasına göre Cumhurbaşkan Muavini Türk olacaktı. Kıbrıs Türk halkı da O'nu bir kurtarıcı olarak görmekteydi ve 3 Aralık 1959 tarihinde yapılan seçimi rakipsiz olarak kazanır.
Rumların 21 Aralık, 1963 tarihinde 'Kanlı Noel' diye adlandırılan Türklere karşı silahlı saldırılarının ardından oluşturulan Genel Komite'nin başkanı olur. Bu komitenin yerine 1967 yılında 'Geçici Kıbrıs Türk Yönetimi' kurulur ve onun başına da yine Dr. Fazıl Küçük geçer. Cumhurbaşkan Muavinliği ile Geçici Kıbrıs Türk Yönetimi görevini 18 Şubat 1973 tarihinde bırakır. Ancak kendi gazetesi olan Halkın Sesi'nde mücadelesine devam eder. Halkının ve milletinin haklarını savunmaya ve her zaman yaptığı gibi onların geleceği ve çıkarları için elinden bayrağı bırakmamaya kararlıdır. Ancak 1983 yılında hastalanır ve 15 Ocak, 1984 tarihinde tutulduğu hastalıktan kurtulamayarak Londra'da tedavi gördüğü hastanede 78 yaşında hayata gözlerini yumar. "Tanrı Kıbrıs Türkünü korusun, onun yanında olsun" diyerek canından daha çok sevdiği halkına veda eder.
Naaşı Kıbrıs'a getirilerek 23 Ocak 1984 tarihinde Lefkoşa yakınlarındaki Hamitköy'de bulunan Anıt Tepe'ye gömülür ve 'Anıt Mezar' onun cenneti olur.