Hemşireler ve Ebeler Sendikası Başkanı İbrahim Özgöçmen, Acil Durum Hastanesi’ndeki Yenidoğan Yoğun Bakım Servisi’nde yaşanan skandala ilişkin dikkat çeken detaylar paylaştı, çarpıcı iddialar ortaya attı.
Lefkoşa Devlet Hastanesi’nde hemşire olarak görev yapan ve birlik başkanı görevini yürüten Özgöçmen, “bebeklerin mamalarına su yerine etil alkol karışması” olayıyla ilgili, “hemşireler olayı fark eder etmez aileleri bilgilendirmek istedi ancak Sağlık Bakanlığı durumu gizlemeyi tercih etti. Gerekçesi nedir, bilmiyorum” açıklamalarında bulundu.
Olayın cumartesi günü olduğunu ve durumun fark edildiğinde tüm müdahalelerin yapıldığını, hemşirelerin olayı saklamadığını direk bildirdiklerini belirten Hemşireler ve Ebeler Sendikası Başkanı İbrahim Özgöçmen, Acil Durum Hastanesine gittiklerini ve Sağlık Bakanının da orada olduğunu anlattı. “Gittiğimizde bir bebek ölmüştü ve diğer 6 bebekte de semptomlar vardı, entübe edilmişti” dedi. Özgöçmen, “Bilinçli bir şekilde yapılmış gibi ‘katil’ denecek noktada lanse ediliyor ancak yine aynı arkadaşlar, diğer çocukların da hayata tutunması için ciddi bir efor sarf etti. Bunun ayrımını da yapabilmemiz gerekiyor. Olmaması gereken bir hata. Bunun izahı yoktur. İlk anda hatayı telafi edip bebeklerin selameti için mücadele verdiler.” diye olay günü yaşananları anlattı.
Özgöçmen, çalışanların Sağlık Bakanı Hakan Dinçyürek’e durumu izah ettiklerini ancak Sağlık Bakanı yetkililerinin ‘Sendikaya neden haber verdiniz?’ diye tepki gösterdiklerini söyledi.
Dinçyürek’in o gece basına yaptığı ‘Polis açıklamamıza izin vermedi’ açıklamasına işaret eden Özgöçmen, “Hiç alakası yok. İlk etapta kendisi gizlemek istedi. Gerekçesi nedir bilmiyorum” açıklamalarında bulundu.
Özgöçmen, “Sağlık Bakanı süreci iyi yönetemedi değil, istediği gibi yönetti” dedi, “Hemşireler kaçacak gibi bir düşünce vardı, deliller yok edilmesin, polis söylemiş gibi Bakan açıklamalarda bulundu. Hemşireler neden kaçsın ki? Bizzat Sağlık Bakanına ‘aileyi arayınız gelsinler durumu izah edelim, birinci ağızdan siz açıklayın’ denildi ancak Sağlık Bakanlığı bunu uygun görmedi.” ifadelerini kullandı.
“Aynı anda 5 litrelik bir pet şişe, alkol ve sularla birlikte geliyor. Nasıl oluyorsa bidonun nasıl gelindiği bilinmiyor. Polis tahkikatında bu ortaya çıkacaktır inşallah” diye konuşan İbrahim Özgöçmen, şöyle devam etti:
“Bebekler entübe edildikten sonra, akciğer şişip inmesini kontrol eden ventilatör cihazına bağlı bir komplikasyon geliştiğini ve her iki akciğerin de pneumothorax geliştiği bize söylendi. Akabinde her iki akciğere göğüs tüpü takıldığı bize iletildi" diyen Özgöçmen, "Biz sendika olarak açıklama yapmadan önce tüm süreci öğrenip, otopsi sonucunu görmek istedik. Normal şartlarda otopside bu durumun ortaya çıkması gerekir. Şimdi benim sormak istediğim bir şey var. Bu sonuç çıkmazsa ne olacak? Bunun da açıklamasını yapmak zorundadırlar. Bebeğe neden göğüs tüpü takıldı o zaman? Bunların hepsinin sorgulanması gerekiyor.” diye konuştu
Özgöçmen, yoğun bakım personelinin fazla çalışma saatleri ve yetersiz personel sorunlarına dikkat çekerek, Sağlık Bakanlığı’nın, personelin ihtiyaçlarına kayıtsız kaldığını söyledi. Çalışanların siyasi baskılarla karşılaştığını belirten Özgöçmen, “Sağlık Bakanlığı parti binası gibi yönetiliyor” dedi.
Sistemde ciddi sıkıntılar olduğunun altını çizen Özgöçmen, “Sıkıntının en birinci kaynağı pandemi başladığı tarihten itibaren, hiç olmadığı kadar siyasetin, sağlığın içine girmesidir.” dedi. “Baktığınız zaman en basiti bir alkolün saklanma koşullarında bile 5 litrelik pet şişede servis edilmeye başlandı.” diyen Özgöçmen, Bütün düzen bozuldu. Doktor üstüne vazife olmayan işleri yapmak zorunda kalıyor. Hemşire üstüne vazife olmayan işleri yapmak zorunda kalıyor. İşçi diye alınan kişiler sistemde başka bir iş yaptırılmaya çalışılıyor” ifadelerini kullandı.
38 gün önce hemşire eksikliğinden kaynaklı grev kararı aldıklarını ancak grev haklarının yasaklandığını anlatan Özgöçmen “Grev yasağı yemeseydik 48 saat sonra yenidoğandaki sıkıntıları göz önüne getirecektik. Personel, 'bu tempoyla çalışmaya devam edemeyiz' dedi. Bunu herkes biliyor aslında ama herkes susuyor. Bu şekilde çalışmak istemediklerini, hata yapacaklarını defalarca dile getirdiler. Sağlık Bakanlığı, müsteşarlık, hastane yönetimi bunu çok iyi biliyor” şeklinde konuştu.
“Her insanın belki de ailesinde bir hemşire ya da tanıdığı arkadaşı, annesi babası vardır. Ellerini biraz vicdanlarına koymaları gerekir.” diyen Özgöçmen, çok uzun süre nöbetlerde kalan, bazı günler 14, bazı günler 17 saat aralıksız görevlerini yerine getirmeye çalışan sağlık çalışanlarında hata yapma olasılığının arttığını belirtti.
Sadece olayda adı geçen sağlık çalışanlarının değil, yenidoğan yoğun bakım servisinin çok fazla hastaya yetersiz personel sayısıyla yetişmeye çalıştıklarını anlatan Özgöçmen, ortalama 20-22 hasta olduğunu ve bu hastalara 4 hemşirenin baktığını söyledi. Özgöçmen, “Nereden bakarsanız bakın bir hata olacaktı ve bu 4 hemşirenin de normal çalışma saatlerinin dışında toplamda 14 ve 17 saat çalışma zorunlulukları var.” dedi.
Özgöçmen, “Hani ne olacak 14 saat çalıştı evine gitti ya da 17 saat çalıştı evine gitti deniliyor. Bizim vardiyalarımız sabah 7'den öğlen 2'ye, öğlen 2'den gece 9'a, 9'dan 7'yedir. Öğlen 2'de vardiyaya girip sabah 7'ye kadar nöbet tutuyor, sabah 7'de nöbetini devrediyor, evine gidiyor. Bu insanların bir ailesi çocuğu var. Ve aynı kişi tekrardan öğlen 2'de nöbete gelip, ertesi gün sabah 7'ye kadar çalışıyor. Yani günde 17 saat dediğimiz dilimde aslında 2 gün içerisinde, 48 saatin içerisinde sadece 7 saat dinlenmiş oluyor.” ifadelerini kullandı.
Personel sayısının azaldığını ancak kontrolsüz nüfusa paralel olarak hasta sayısının çoğaldığını belirten Özgöçmen, sebebinin sevkler olduğunu söyledi. “Sevk yapmayalım, kasadan para çıkmasın. Belki sevkler yapılsaydı, yeteri kadar personel dinlenebilseydi bu hata belki de olmayacaktı.” dedi.