Güney’de yayımlanan Fileleftheros gazetesi “Mayın Tarlasında ve Zorlu Bölgesel Koşullarda Akşam Yemeği” başlıklı haberinde BM Genel Sekreteri Guterres’in devam eden savaş yüzünden bölgedeki çok zor bir ortamda Cumhurbaşkanı Tatar ile Rum lider Hristodulidis’i 15 Ekim’de New York’ta akşam yemeğine davet ettiğini yazdı.
Siyasi menüye sahip akşam yemeği şeklinde sosyal bir görüşme diplomasisi tercih edilmesinin acil durum çözümü olduğunu, çünkü Kıbrıs Türk tarafının resmi görüşme davetine yalnızca şartlarının kabul edilmesi halinde olumlu yanıt vereceğini belirten gazete, Guterres’in Tatar ile Hristodulidis’i eylül ayındaki görüşmelerinin bir ay sonrasında, yeniden dinlemek için çağırmadığının açık olduğunu ileri sürdü.
Guterres’in her iki tarafın görüşleri konusunda tam bir resme sahip olduğunu dolayısıyla akşam yemeği esnasında BM’nin de niyetlerinin ortaya konulmasının beklendiğini kaydeden gazete, BM’nin kartlarını açmamasına rağmen, Guterres’in izleyeceği taktiğe yönelik senaryoları şöyle sıraladı;
“1. Çıkmazı tespit etmek ve hizmetlerine son vermek için liderleri dinleyecek. Bu uzak bir ihtimal olarak addediliyor çünkü BM Güvenlik Konseyine başvurması gerekecek. Böyle bir niyet olmadığı görülüyor.
2. Akşam yemeği sırasında liderlere kişisel temsilcisi Maria Angela Holguin ve çalışma arkadaşlarının hazırladığı belgeyi verebilir. Bu küçük bir Guterres çerçevesi şeklinde bir 'consept paper'dir ve bir görüşmenin başlaması için verilecek. Bu belge temelinde görüşmeler güvenlik ve siyasi eşitlik konularından başlayarak kademeli ve evrimsel bir yol izleyecek.”
Haberinde Cumhurbaşkanı Tatar’ın belgeyi alması kabul etmemesi halinde ne olacağı yanı sıra bir sonraki adımın ne olacağı sorusunu da soran gazete, buna yanıt vermenin zor olduğunu ekledi.
Politis gazetesi ise “İç Egemenlik Konusunda Plan Tatbikatları- Akşam Yemeği Öncesinde Tarafların Kıbrıs Sorunundaki Sürecin Tümüne İlişkin İkilemleri” başlıklı yazısında, üçlü görüşme şeklinde gerçekleşecek olan 15 Ekim’deki akşam yemeğinin, nihai bileşimine dair yoğun tartışmalara rağmen, Kıbrıs sorununda atılacak bir sonraki adımlar yanı sıra taraflar arasındaki tartışmanın bağlamı açısından kritik ve belirleyici addedildiğine işaret etti.
Yazıda AKEL partisinin Kıbrıs sorunuyla ilgili olarak düzenlediği toplantıya da yer verilirken, AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu’nun toplantıda Rum kesiminin, BM’nin ilgili kararlarında belirlendiği üzere ayrıca aralarında dönüşümlü başkanlık, çapraz ve ağırlıklı oy aynı zamanda Bakanlar Kurulu'nun tüm kararlarının Kıbrıslı Türk bakanın en az bir olumlu oyuyla alınmasıyla ilgili görüş birliğinin de yer aldığı ilgili görüş birliklerinde de belirtildiği üzere, üzerinde uzlaşılmış siyasi eşitliğe sahip iki kesimli iki toplumlu federasyon çözümü temelinde tutarlı ve sabit kalması gerektiğine işaret ettiğini iletti.
Ancak haberde ismi belirtilmeyen “Kıbrıs Türk kaynaklarının” gelişme halindeki bir müzakerede bunların yeterli olmadığını belirttiğini öne süren gazete, diğer tarafın masaya koyduğu üzere “iç egemenlik” konusunun olumsuz bir unsur teşkil etmemesi veya ilk etapta sürecin bloke edilmesinden kaçınılması için bazı unsurlar bulunması gerekeceğine işaret etti.
İç egemenliğin müzakerenin başarısız olması durumunda bir araç teşkil edeceğini iddia eden gazete, aslında Kıbrıslı Türklerin tanınmasını değil, çözümün temelini değiştirmeye yönelik bir tartışma biçimi ortaya konulacağını ileri sürdü.
Kıbrıs Türk tarafının belirli güvencelerle görüşmeyi kabul edeceği iddiasına da yer verilen yazıda devamla “kısacası Guterres çerçevesine evet ama iç eşitlik meselesinde ek güvenceler” ifadesi kullanıldı.
Yazıda önümüzdeki süreçte BM Sekreterliği'nin görüşme veya akşam yemeği masasına bir eylem planı koyacağının açık olduğunu da öne süren gazete, bunun 13 Ağustos tarihinde yapılması planlanan ancak iptal edilen üçlü görüşmede ortaya konulmasının planlandığını ekledi.