2024-2025 Adli Yılı dün düzenlenen törenle açıldı. Lefkoşa Açık Öğretim Fakültesi’nde yapılan açılış töreninde Türkiye Cumhuriyeti'nden Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez, Danıştay Başkanı Zeki Yiğit, Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanı Rıdvan Güleç ve eşi Zekiye Güleç, Adalet Akademisi Daire Başkanı Uğur Parlak ile Azerbaycan İdari Dava Dairesi Başkanı Xagani Mammadov da yer aldı.
Tören, Yüksek Mahkeme Başkanı Bertan Özerdağ’ın açılış konuşmasıyla başladı. Ardından, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, KKTC Barosunu temsilen Baro Konseyi Başkanı Hasan Esendağlı ve Başsavcı Sarper Altıncık birer konuşma yaptı.
Yüksek Mahkeme Başkanı Bertan Özerdağ, Adli Yıl açılış töreninde yaptığı konuşmada eğitimde yaşanan sıkıntılara dikkat çekti.
Bertan Özerdağ, gelişmekte olan ülkemizde, eğitim sektörünün ekonominin en önemli kaynaklarından birisinin başında geldiğini hatırlatarak, “Son dönemde ülkemizin refah ve gelişmesi için bu kadar öneme haiz eğitim sektöründe yaşananlar, halk nezdinde büyük bir üzüntü ve hayal kırıklığı yaratmıştır” dedi.
“EĞİTİMDEKİ SORUNLARIN BAŞINDA ‘DENETİMSİZLİK’ YATIYOR”
Eğitimde yaşanan sorunların temelinde kamu alanındaki denetimsizliğin yatmakta olduğunu işaret eden Yüksek Mahkeme Başkanı Özerdağ, “Kamu alanındaki denetimin, ülkemiz açısından üzerinde hassasiyetle düşünülmesi gereken bir konu olduğu aşikardır” ifadelerini kullandı.
Bertan Özerdağ, yargı bağımsızlığının önemine vurgu yaptı.
Özerdağ, ülkenin gelişerek devletin daha güçlü hale gelebilmesi ve toplumsal refah için yargı bağımsızlığına saygı gösterilmesi ve yargı kararlarına uyulmasının koşulsuz bir şekilde sağlanması gerektiğini ifade etti.
Yüksek Mahkeme Başkanı Bertan Özerdağ, Anayasanın kuvvetler ayrılığına dayandığına vurgu yaparak, yasama, yürütme ve yargı erklerinin iş birliği ve uyumlu çalışması kadar birbirlerinin görev alanlarına müdahale etmemeleri ve bağımsız olmalarının da önem arz ettiğini söyledi. Özerdağ, “Kuvvetler ayrılığının en temel özelliği yargı bağımsızlığı, yargının bağımsız olmasıdır.” dedi.
Özerdağ, yargı bağımsızlığıyla ilgili şu ifadeleri kullandı:
“Yargı bağımsızlığı yargının görevlerini yürütürken devletin diğer iki erkini oluşturan yasama ve yürütme erklerine karşı bağımsız olmasını, diğer iki erkin yargı erkini görev alanında etkileme imkânına sahip olmamalarını, yargı erkinin, işlevini yerine getirirken, herhangi bir tarafın, herhangi bir nedenle doğrudan veya dolaylı kısıtlama, etki, teşvik, baskı, tehdit ve müdahalesine maruz bulunmamasını gerektirir. Yargı bağımsızlığı ve bağımsız yargının sağladığı yargıç güvenceleri, devletin yasama ve yürütme erklerinin denetimini yetkileri dahilinde yapılmasını gerektirir.”
Özerdağ, ülkenin gelişerek devletin daha güçlü hale gelebilmesi ve toplumsal refah için yargı bağımsızlığına saygı gösterilmesi ve yargı bağımsızlığına saygı gösterilebilmesi için de en başta yargı kararlarına uyulmasının koşulsuz bir şekilde sağlanmasının gerektiğini ifade etti.
Kişi hak ve özgürlüklerinin Anayasa tarafından güvence ve koruma altına alındığına işaret eden Özerdağ, son dönemde adli olayların soruşturulması süresince kişilerin özgürlüklerinin kısıtlanarak tutuklanmalarında birtakım tartışmaların yaşandığını söyledi.
“Öncelikle ifade etmek isterim ki delillere ve tanıklara müdahale edilmesinin önüne geçilebilmesi ve soruşturmanın salimen yürütülebilmesi için kişilerin tahkikat sürecinde tutuklu kalmaları gerekli bir durum olabilir” diyen Özerdağ, tutukluluk sürelerinin masumiyet karinesi ilkesini ihlal edici nitelikte olmamasına özen gösterilmesi gerektiğini vurguladı.
Bu nedenle adli olay soruşturulmalarında zanlıdan delile gidilmesi yerine, delilden zanlıya gidilmesi prensibine uyulması gerektiğine işaret eden Özerdağ, tutukluluk emrinin, soruşturma tamamlandıktan sonra aleyhine dava getirilen kişilerin yargılamada hazır olmasını sağlayabilmek için gerekli olduğu kanaatine varılması halinde verilebileceğini söyledi.