1 AĞUSTOS TOPLUMSAL DİRENİŞ BAYRAMI VE KIBRIS TÜRK HALKI İÇİN ÖNEMİ (1)
Kıbrıs Türk Halkının “Varoluş ve Özgürlük” Mücadelesinin bu mutlu gününde; devletimizi ileriye taşımak ve korumak için kurulan ve bu görevini 45 yıldan beri şanla ve şerefle yürüten Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığımıza, Anavatanımız Türkiye’ye ve O’nun bağrından çıkan Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerine, Kahraman Mehmetçiklerimize şükran duygularımızı arz ediyorum..
1 Ağustos tarihi; Kıbrıs Türk Halkının varlığını ve milli mücadelesini simgeleyen çok özel bir gündür.. Kıbrıs Türk Halkının bugünlere gelebilmesi için çok büyük mücadeleler verildi, çok büyük bedeller ödendi. Geçmişte yaşanan acıları unutmadık, unutmayacağız.
1571’de Atalarımız 80 bin şehit vererek Kıbrıs’ı fethetmişler ve bu toprakları vatan yapmasını bilmişlerdir. Ancak 1 Temmuz 1878’de Kıbrıs’ın idaresinin geçici olarak İngilizlere verilmesinin ardından I. Dünya Savaşı günlerinde Osmanlı Devletinin İngiltere ile zıt kutuplarda yer alması sonrası İngiltere 5 Kasım 1914’te Kıbrıs’ı ilhak ettiğini açıklamasının ardından Türk İstiklal Savaşı sonrası imzalanan 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması ile Kıbrıs resmen İngiliz toprağı oluyordu..
İngiliz Sömürge Yönetiminin baskıları altında dahi Kıbrıs Türk Halkı, Atatürk’ten feyz almış, onun ilke ve devrimlerini harfiyen yerine getirmesi halinde özgürlüğüne ve bağımsızlığına kavuşacağı inancını her zaman korumuştur. Bu uğurda mücadele veren Atalarımızı rahmetle, minnetle ve şükranla anıyorum..
II. Dünya Savaşı sonrası Rum-Yunan ikilisinin Enosis yönündeki mücadeleleri hız kazanırken Rum Ortodoks Kilisesi’nin Komünist AKEL Partisi desteğinde 15 Ocak 1950’de iki hafta süreyle düzenlenen Enosis Plebisitinde oy kullanan 224000 Rum’un 215000’ni diğer bir değişle %96’sı Enosis’e ‘evet’ demişlerdi. 28 Haziran 1950 tarihinde ölen Başpiskopos Makarios II’nin yerine Enosis Plebisitinde çok önemli rolü olan Makarios III, 18 Ekim 1950’de Başpiskopos olarak seçilmişti.
15 Ocak 1950 Enosis Plebisit sonuçlarını Rum Ortodoks Kilisesi 1954’te Yunanistan vasıtasıyla BM’e taşıyarak self-determinasyon hakkı verilmesini ister ancak Türkiye ve İngiltere’nin girişimleriyle hedefine ulaşamamasının ardından daha önceden 2 Temmuz 1952’de Atina’da kurulması çalışmaları başlatılan EOKA tedhiş örgütünün faaliyete geçmesi için çalışmalar hızlanacaktı..
Rumların Adaya ilk silah sevkiyatı çalışmaları “Mücadele Komitesi” kararıyla Ocak 1950’de başlarken ilk silahların Yunanistan’dan 25 Mart 1954 tarihinde gemi ile Baf kazasına bağlı Hloraka köyüne getirilmesinin ardından 9 Kasım 1954’te EOKA Lideri Albay Grivas gizlice adaya çıkar. EOKA tedhiş örgütü 1 Nisan 1955’te İngilizlere ve Kıbrıs Türk Halkına karşı silahlı bombalı faaliyete geçerken Rumların hedefi Megali İdea hayalleri çerçevesinde Enosis’e giden yolu açmaktı..
1 Nisan 1955’te faaliyete geçen ve Türk köylerine silahlı ve bombalı saldırılarda bulunan EOKA tedhiş örgütüne karşı, Rumların bu insanlık dışı silahlı saldırılarına karşı varlığını korumak maksadıyla Kıbrıs Türk Halkı arasında Kıbrıs Türk Mukavemet Birliği (KITEMB) , Kara Çete, Volkan (Var Olmak Lazımsa Kan Akıtmamak Niye) ve 9 Eylül Cephesi gibi yapılanmalar oldu.
Ancak, dağınık, küçük ve eğitimsiz olan bu mukavemet grupları ile; askeri bir yapıya sahip olan Yunanistan desteğindeki EOKA tedhiş örgütü karşısında Kıbrıs Türk Halkının savunma yapması mümkün değildi. İşte Türk Mukavemet Teşkilatının (TMT) kuruluşu bu ihtiyaçtan doğmuştu..
Rauf R. Denktaş, o günlerde düşüncelerinde oluşmaya başlayan yeni bir yer altı örgütünün kurulmasını gerektiren faktörleri şöyle sıralamaktadır. Kaynak: Aydın Akkurt, TMT 1957-1958 Mücadelesi s.15, İstanbul, 1999
1-EOKA’nın siyasi liderliğe bağlı olarak Rumların Enosis siyasetini güden bir yeraltı teşkilatı halinde etkili faaliyeti karşısında , Türk cephesinde hissedilen boşluk,
2-Kıbrıs Türk Halkının bölgesel ve birbirinden ayrı mukavemet hücrelerinin etkili bir şekilde faaliyet gösterebilmesi ve bu faaliyetlerin Türk davasına hizmet edebilmesi için gerekli görülen “Tek Çatı”nın kurulması,
3-Türkiye’deki mukavemetçilerle bağlantı kurulması,
4-Uzun vadeli bir mukavemet için halka ve desteğe itimat telkinidir.
23 Kasım 1957 akşamı, Lefkoşa varoşlarında karma nüfuslu Eğlence köyünde, T.C Kıbrıs Konsolosluğu görevlisi Mustafa Kemal Tanrısevdi’ye ait evde Rauf R. Denktaş, Mustafa Kemal Tanrısevdi ve Dr. Burhan Nalbantoğlu , Kıbrıs Türkünün direnişine yeni bir ciddiyet kazandıracak olan Sivil Liderlik Yönetiminde Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı’nı (TMT) kurdular. Kaynak: Mehmet Salih Emircan, KKTC’de Tören, Bayram ve Anma Günleri, s.82, KTMD Yayını 11, Lefkoşa, 2007
Yer altı teşkilatının adı “Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı” olarak belirlenirken; Denktaş “Mülayim”, M. Kemal Tanrısevdi, “Nazım” ve Dr. Burhan Nalbantoğlu “Raci” kod adını alıyordu.
23 Kasım 1957’de Lefkoşa’da T.C Kıbrıs Konsolosluğunda görevli Mustafa Kemal Tanrısevdi’nin Eğlence köyündeki evinde; Rauf R. Denktaş, Dr. Burhan Nalbantoğlu ve Mustafa Kemal Tanrısevdi tarafından kurulan TMT’nin ilk bildirileri hazırlanır ve de Lefkoşa Türk Lisesi’nde öğrenciler tarafından teksir edilmesinin ardından Volkan’cıların yardımıyla tüm Ada’ya 26 Kasım’ı 27 Kasım’a bağlayan gecede dağıtılır.. Kaynak: Aydın Akkurt, TMT 1957-1958 Mücadelesi s.40, İstanbul, 1999
“Kıbrıs Türk Halkına
“Volkan”, “9 Eylül Cephesi” ve buna benzer teşkilatlar lağvedilmiştir. Bunun yerine, Kıbrıs Türkü’nün bağrından çıkmış, gerek Emperyalist Sömürge İdaresine gerekse Kıbrıs’ı Yunanistan’a ilhak yolunda Enosis’i temine çalışan Rum sürülerine karşı Kıbrıs Türklerini savunma görevini üstlenmek üzere yeni bir teşkilat kurulmuştur. Bu bir saldırı değil, savunma teşkilatıdır. Bütün Kıbrıs Türklerini bu teşkilata destek olmaya ve bu teşkilat içinde yer almaya çağırıyoruz…
Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı Merkez Komitesi”
TMT, EOKA’nın yarattığı terör ortamında EOKA’ya karşı bir alternatif olarak doğdu. “Kıbrıs’ta Varız, Var Olmaya Devam Edeceğiz” diyen Kıbrıs Türk Halkı’nın yer altındaki sesi olarak çalışmaya başladı. Kaynak: Ahmet Tolgay, 1958’in Belgesel Öyküsü, Şahinler Yılı, s.26, Kıbrıs Türk Mücahitler Derneği Yayını 2, Lefkoşa, 1996
TMT’nin kurucuları , Kıbrıs Türkünün mücadelesi Anavatan Türkiye tarafından her yönüyle ve tüm olanaklarla ele alınmadıkça, Kıbrıs kökenli Yunan Albayı Grivas’ın komutasındaki Rum/Yunan terör örgütü EOKA’ya karşı başarılı olamayacağında hemfikir idiler. Bu nedenle de Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde düzen verilmesi için ilk fırsatta Ankara’dan uzman ve idareci, silah ve para istenmesi hususunda karara varmışlardı. Kaynak: Hasan Mutlu, Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı, s.23, Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkilap Tarihi Enstitüsü, Ankara, 2007
Bu fırsat 1957 yılının son günlerinde ortaya çıkar. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti sürmekte olan Kıbrıs görüşmeleriyle ilgili fikir alış verişinde bulunmak için Kıbrıs Türk’tür Partisi Lideri Dr. Fazıl Küçük ve Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu Başkanı Rauf R. Denktaş Ankara’ya çağrılır..
..02 Ocak 1958 günü saat 15.00’te Dr. Fazıl Küçük ve Rauf R. Denktaş , T.C Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’yu ziyaretlerinde Dr. Fazıl Küçük’ten sonra söz alan Rauf R. Denktaş, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’ya bu ilk görüşmesinde, Kıbrıs’ta EOKA’nın faaliyetleri hakkında bilgi verdikten sonra biz de TMT’yi kurduk. Halk dağınıktı, onu toparladık ama teşkilata silah ve eğitici lazım. Biz bu işi kendi başımıza yürütemeyiz diyen Rauf R. Denktaş TMT’yi Türkiye’nin sorumluluğuna vermek istediklerini dile getirerek destek istemiştir. Kaynak: Rauf R. Denktaş, Cevdet Sunay ve Kıbrıs Türkü, Belge Dergisi, Gazimağusa, 19 Haziran 1982, yıl:1, sayı 10
T.C Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, tarafından Başbakan Adnan Menderes’e iletilen konu, Genel Kurmay Başkanlığına aktarılır. O günlerde Özel Harp Dairesi Başkanı olan General Daniş Karabelen, Daire personeli Bnb. İsmail Tansu’nun olurunu aldıktan sonra Genel Kurmay Başkanlığına olumlu yanıt gider. Görüşmelerin üzerinden birkaç ay geçtikten sonra Nisan 1958’de General Daniş Karabelen Paşa’ya T.C Kurmay Başkanlığından beklenen talimat notu ulaştı. Kaynak: İsmail Tansu, Aslında Hiç Kimse Uyumuyordu, Minpa Matbaacılık, Ankara
31 Temmuz 1958 günü akşamı Ankara’dan Lefkoşa’ya hareket eden THY uçağının çok önemli iki yolcusu vardır. Sessiz, sedasız bir şekilde Lefkoşa Hava Alanına ulaşan bu iki yolcu, İş Bankası Müfettişi Ali Conan ve Müfettiş Muavini Nejdet Beyazıt’tır. İş Bankası Müfettişi Ali Conan, Kıbrıs’a “TMT Lideri” olarak gönderilen ve heyecanla beklenen Yrb. Riza Vuruşkan’dan başkası değildi. Kaynak: Aydın Akkurt, TMT, 1957-1958 Mücadelesi, s.36, İstanbul, 1999
Rauf R. Denktaş, TMT’nin kuruluşunu duyuran ilk bildirinin dağıtıldığı günü dikkate alarak “TMT’nin asıl kuruluş günü 26-27 Kasım 1957 gecesidir” derken Mustafa Kemal Tanrısevdi ise kendi evinde yapılan 15 Kasım 1957 tarihli ilk toplantıyı dikkate aldığı için “TMT, 15 Kasım 1957’de kuruldu” demektedir. Günümüzde ise, ilk Komutanımız Yarbay Riza Vuruşkan’ın göreve başladığı 1 Ağustos 1958 tarihi Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT)’nin kuruluş günü olarak kabul edilmektedir.
Yine bu örgütün ismi, ilk kuruluşunda ve ilk beyannamelerinde Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı (KTMT) idi. 1958’den itibaren Türkiye’ye bağlandı ve adı da Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) oldu.
Sonuç olarak; TMT’nin Kuruluş Amacı: Kıbrıs Türk Halkının can ve mal güvenliğini sağlamak, Enosis’e giden yolda ve bu hedef doğrultusunda yapılan terör saldırılarına karşı durmak, Kıbrıs Türk Halkına yapılan silahlı saldırıları püskürtmek, Kıbrıs Türk Halkının birliğini ve beraberliğini ve bütünlüğünü sağlamak , Rumlara ve İngilizlere karşı Kıbrıs Türk Halkının haklarını korumak ve savunmak, Anavatanımız Türkiye ile olan sıcak ilişkileri devam ettirmek ve Anavatanımıza olan bağlılığımızı sürdürmekti..
Azmini ve gücünü Türklüğün şanlı tarihinden, Ulu Önder Atatürk’ten ve Kuvva-yı Milliye ruhundan alan Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT); Kıbrıs Türk Halkının Kıbrıs’ta en az Rumlar kadar söz sahibi olduğunu herkese kabul ettirmiştir. TMT, Kıbrıs’ta Türklüğün onur ve şerefini çiğnetmemiş, Kıbrıs’ta Türklüğe bir ‘vatan’ ve bir ‘devlet’ yaratmıştır..
TMT, Kıbrıs Türk Halkı ile el ele omuz omuza, Kıbrıs Türk Halkının kurtuluşu için mücadele veren, bu kurtuluşu sağlayan efsanevi bir örgüt olarak gönüllerde yerini almıştır..
Bu anlamlı günde bu toprakları vatan yapan aziz şehitlerimizi bir kez daha rahmetle anarken gazilerimizi saygıyla selamlıyorum… DEVAM EDECEK