1 NİSAN 1955’TE EOKA TEDHİŞ ÖRGÜTÜNÜN FAALİYETE GEÇİŞİ VE HEDEFLERİ

Abone Ol

Megali-İdea’nın kelime anlamı  “Büyük İdeal, Büyük Fikir” demektir. Bu fikre ve ilkeye göre, 1453’te Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilen İstanbul tekrar ele geçirilecek; Yunanistan, Girit, Rodos, Kıbrıs, Anadolu ve Büyük İskender’in uzandığı İskenderiye’ye kadar olan topraklar işgal edilerek, bir Helen İmparatorluğu olarak kabul edilen Bizans İmparatorluğu kurulacaktır. Bu imparatorluğun başkenti ise eski Bizans’ta olduğu gibi hala “Konstantinopolis” diye adlandırdıkları İstanbul olacaktır..
..Yunanistan’ın ise  30 Aralık 1918 tarihinde Kıbrıs’ı  talep etmesinin ardından 18 Ekim 1828 tarihinde İngiltere, Rusya ve Fransa’ya bir nota veren Yunanistan, resmen ilk Enosis fikrini ortaya atmış ve adanın kendisine bağlanmasını istemiştir. Kıbrıs’ta Yunan Kilisesi, Patrikhane ve Yunan hükümeti tarafından desteklenen Enosis hareketi, yıllar boyunca Kilise ve Okullarda genç beyinlere aşılanmıştır. Kaynak: https://www.yenicaggazetesi.com.tr/enosis-nedir-eoka-nedir-290434h.htm
I.Dünya Savaşı’ndan sonra Paris’te toplanan Barış Konferansı’na  Yunanistan’ın  “Toprak” isteklerini sunan Yunan Başbakanı Venizelos, aralarında Kıbrıs’ın da bulunduğu şu bölgeleri talep ediyordu. Batı Anadolu (İzmir, Bursa, Çanakkale, İzmit ve civarları) , Pontus (Trabzon, Sivas, Kastamonu ve civarları) Kuzey Epir (Güney Arnavutluk), Kıbrıs, Rodos, Meis, Girit, Bozcaada ve İmroz…
..Batı ve Doğu Trakya, Kıbrıs’ta Yunan Kilisesi, Patrikhane ve Yunan Hükümeti tarafından desteklenen Enosis hareketi, bu idealin yıllar boyunca kilise ve okullarda genç beyinlere aşılanması sonucu Kıbrıs’ın başına büyük felaketlerin gelmesine neden oldu. Bu ideali gerçekleştirmek için 1821 yılından itibaren birçok  kez Türk halkına saldırılar düzenlendi. Enosis  önünde bir engel olarak gördükleri Kıbrıs Türk halkını ortadan kaldırmak için 1895’te, 1912’de, 1955-1974 döneminde Türk halkına silahlı saldırılar ve katliamlar uygulandı. Kaynak: http//www.diyadinnet.cm/YararliBilgiler-374&Bilgi=k%C4%B1br%%C4%B1s-mese
Rum-Yunan ikilisinin Megali-İdea hayalleri çerçevesinde Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhak edilmesini ifade eden Enosis, Megali-İdea Haritasının Bükreş’te çizildiği 1791 ve Viyana’da yayınlandığı 1796 yılından beri gündemde olan bir konudur. Bu anlamda , Kıbrıs sorununun bu tarihten itibaren var olduğu söylenebilir.
Kıbrıs’ta  Yunan Kilisesi, Patrikhane ve Yunan Hükümeti tarafından desteklenen Enosis hareketleri, bu idealin yıllar boyunca Rum Ortodoks  Kilisesi ve okullarında genç beyinlere aşılanması sonucu Kıbrıs adasının başına büyük felaketler gelmesine neden olmuştur..
..1878’de Kıbrıs’ın idaresi İngiltere’ye bırakılır ve  Kıbrıs’a İngiliz bayrağı çekilirken Rum Ortodoks Kilisesi adına konuşma yapan Kitium Piskopos’u Kiprianos, İngiliz Sömürge Yönetiminden İyonya Adaları’nda olduğu gibi İngiliz Yönetiminden Enosis’e giden yolda beklentileri olduğunu dile getirirken Rum halkı da Enosis naraları atıyordu.
İngiliz Sömürge Yönetimi döneminde Megali-İdea hayalleri çerçevesinde Enosis hedefleri doğrultusunda uygun bir çalışma ortamı bulan Rum Ortodoks Kilisesi, 1931’de “Enosis” diye diye yüzlerce Türk’ün, yüzlerce İngiliz Askerinin ve hatta yüzlerce Rum’un kanına girmiştir.
Rum-Yunan ikilisinin Megali-İdea hayalleri çerçevesinde Enosis’i gerçekleştirmek için 1 Nisan 1955 tarihinde EOKA tedhiş örgütü  ‘sözde’ Kıbrıs’ın “Milli Mücadele Örgütü” bombalarını adanın her yanında patlatarak faaliyete geçerken öncelikli hedefleri İngilizlerin adadan çıkmasını sağlamak ve de ardından Kıbrıs Türk Halkını etkisiz hale getirerek Enosis’in gerçekleşmesini sağlamaktı.
EOKA tedhiş örgütü kurulduktan sonra örgütün lideri  E.Albay George Grivas, gizli yollardan Kıbrıs’a gelerek arazi incelemesi yapması yanında, gerilla savaşının nasıl ve nerelerde yapılabileceği konusunda tespitlerde bulunur. Bu gelişmelerin ardından EOKA tedhiş örgütü 1 Nisan 1955 tarihinde adanın her yanında bombalarını patlatarak fiilen faaliyete geçen EOKA tedhiş örgütü İngilizlere ve de Kıbrıs Türk halkına karşı faaliyete geçerken kısa sürede adayı tam anlamıyla kan gölüne çevirecekti.
Rum EOKA tedhiş örgütünün faaliyete geçmesinin hemen ardından Ulus Ülfet, İsmail Beyoğlu, Kubilay Altaylı ve Mustafa Ertan Celal tarafından 9 Eylül Cephesi’nin kurulmasının ardından KITEMB (Kıbrıs Türk Mukavemet Birliği), KARA ÇETE, VOLKAN (Var Olmak Lazımsa Kan Akıtmamak Niye) örgütü kurulur. Ancak bu örgütler etkisiz kalacaktı. Bu gelişmelerin ardından daha sonraki günlerde Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) kurulacaktı.
15 Kasım 1957’de Türkiye Cumhuriyeti Kıbrıs Konsolosluğunda görevli  Mustafa Kemal Tanrısevdi’nin evinde Rauf R. Denktaş, Dr. Burhan Nalbantoğlu ve Mustafa Kemal Tanrısevdi tarafından  Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) kuruldu. Dr. Burhan Nalbantoğlu bildirilerin basımını üstlenir. Örgütün bildirilerinin  Türk Lisesi öğrencileri tarafından teksir edilmesinin ardından  ilk bildiriler 26 Kasım 1957 akşamı Kıbrıs’ın her yanına   ulaştırılırken tüm direnişçiler TMT’ye  destek olmaya  çağrılıyordu.
02 Ocak 1958’de Liderimiz Dr. Fazıl Küçük ve Rauf R. Denktaş’ın Türkiye Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’ya gerçekleştirmiş oldukları  ziyarette  Rauf R. Denktaş TMT’nin kuruluşunu dile getirerek silah, eğitim uzmanı ve idareci isterken TMT’nin anavatanımız Türkiye tarafından yönetilmesini istiyordu..
..Konu ile ilgili olarak anılarında Rauf R. Denktaş: “Biz TMT’yi kurduk, halk dağınıktı, onu toparladık ama teşkilata silah ve eğitici lazım. Biz bu işi yürütemeyiz” dedim..
..Biz TMT örgütünün kuruluş çalışmalarını başlatmıştık. Ama profesyonel uzman askerlerin yönetimine kesinlikle ihtiyaç vardı. Anavatanımız Türkiye’nin desteği olmadan bir yere varılamazdı. Türk Silahlı  Kuvvetleri bünyesinde düzen verilmesini istemesinin ardından konu hemen Genel Kurmay Başkanlığına aktarılır. Kaynak: Rauf R. Denktaş, Belge Dergisi, Aydın Akkurt , Türk Mukavemet Teşkilatı, 1957-1958 Mücadelesi, s. 88, Bayrak Matbaacılık, 1999, İstanbul
1 Nisan 1955 tarihinde bombalarını patlatarak faaliyete geçen EOKA tedhiş örgütünün 69. yıl dönümünde Rum-Yunan ikilisinin zihniyeti hala daha değişmemiş olup öncelikli hedefleri olası bir siyasi çözümle birlikte Megali İdea hayalleri çerçevesinde var olan Enosis’i gerçekleştirmektir.
Geçmişe dönüp bakacak olursak maalesef 1955-1958 yılları arasındaki dönemde Türk köyleri ve Türk bölgeleri, kutsal ve dini mekanlar EOKA tedhiş örgütünün silahlı saldırılarına uğrarken savunmasız insanlarımız  katledilmişlerdi.
Kıbrıs Türk halkının bu direnişe geçmesinin ardından 19 Şubat 1959 Zürih ve Londra Anlaşmaları imzalandı. Bu antlaşmaları Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Adnan Menderes, Yunanistan Başbakanı Konstantin Karamanlis,  İngiliz Başbakanı Mac Millan ve de Kıbrıs Türk halkı adına liderimiz Dr. Fazıl Küçük ve Rum halkının lideri Makarios III imzalamışlardı. Bu gelişmelerin ardından 16 Ağustos 1960 Lefkoşa Antlaşmaları ile 950 kişilik Yunan Askeri Alayı ve 650 kişilik Türk Askeri Alayı adaya ayal basarken 82 yıllık bir ayrılıktan sonra Kıbrıs Türk halkı  Türk Askerine yeniden kavuşmanın mutluluğunu yaşıyordu.
Ne yazık ki Rum liderliği bu antlaşmaları Enosis’e sıçrama tahtası olarak görecekler ve de 21 Aralık 1963 Kanlı Noel silahlı saldırıları ile Kıbrıs Cumhuriyeti yıkılacaktı. 21 Aralık 1963 Kanlı Noel silahlı saldırıları ile Rum-Yunan ikilisinin hedefi Kıbrıs Türk halkını etkisiz hale getirerek  Kıbrıs’ı bir Helen adası yapmaktı.
21 Aralık 1963 Kanlı Noel silahlı saldırıları ile 11 yıl boyunca Kıbrıs Türk halkı ve  yüzlerce köyümüz silahlı saldırılara ve katliamlara uğraması  yanında  on binlerce insanımız köylerinden göç etmek durumdan kalırken katliamlara uğramıştır. Pek tabii ki bu yaşananların sorumlusu Rum-Yunan ikilisidir!..
15 Temmuz 1974 tarihinde Yunan Cuntası desteğinde RMMO’nun, ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Makarios’a karşı gerçekleştirdiği darbenin esas hedefi Enosis’i gerçekleştirmekti. Nitekim Makarios’un yerine getirilen Nikos Sampson 17 Temmuz 1974’te Kıbrıs Helen Devletini ilan  etmiştir.
Darbeden sağ kurtulan ve İngilizler tarafından adadan çıkması sağlanan Makarios, Londra üzerinden  ABD’ye kadar gidecek ve de BM’de yaptığı konuşmasında Kıbrıs’ta Türklerin de Rumların da hayatları tehlikededir,  müdahale ediniz demişti.
Bu gelişmelere  anavatanımız Türkiye’nin sessiz kalması söz konusu olamazdı. Nitekim Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Bülent Ecevit diğer garantör devlet İngiltere ile birlikte hareket edebilmek için Londra’ya kadar gidecek ancak eli boş dönecekti.
Garantör Devlet  olarak Anavatanımız Türkiye’nin gerçekleştirmiş olduğu 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’ta iki bölgelilik oluştu. Yıllarca devam eden görüşme sürecinde olumlu bir sonuç alınamamasının ardından 15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edildi.
Bu gelişmelere karşın ilerleyen günlerde anavatanımız Türkiye’nin desteğinde  Kıbrıs’ta siyasi çözüm adına yıllarca Federasyon görüşme sürecine devam edildi. Gerilere dönüp baktığımızda 07 Temmuz 2017’de Rum-Yunan ikilisinin sabahın erken saatlerinde 03.30’da Crans Montana görüşmesini terk ederken “Garanti Anlaşmaları İptal Edilmeli, Türk Askeri Adadan Gitmeli, Kıbrıs Türkleri ‘Azınlık’ Haklarına Razı Olmalı” dedi.
Şimdilerde de Rum liderliği; “Türk Askeri Kıbrıs’tan Gitmeden, Türkiye’nin Garantörlüğü İptal Edilmeden Siyasi Çözüm Olmaz.. Kıbrıs Türkleri ‘Azınlık’ Haklarına Razı Olmalı” diyorlar.
Rum-Yunan ikilisinin hedefi çok açık ve net iken; ne yazık ki hala daha günümüzde aramızda sözüm ona ‘Federasyon’ gibi bir siyasi çözüm peşinde koşanlar vardır, Rumlarla ayni devlet çatısı altında bir arada yaşamayı hedefleyenler vardır. Yazık , hem de çookkk yazık..
Sonuç olarak; Kıbrıs Türk halkına düşen görev birlik ve beraberlik içinde hareket ederek  bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yaşatmak ve tanınmasını sağlamaktır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..