18 MART 1915 ÇANAKKALE ZAFERİ’NİN 108. YIL DÖNÜMÜNDE MUTLUYUZ GURURLUYUZ (1)

Abone Ol

Çanakkale Zaferinin 108. Yıl dönümünü kutladığımız bu günlerde Çanakkale’yi geçilmez yapan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere; 215 kilo ağırlığındaki top mermisini sırtlayarak topu namlusuna süren efsane kahraman Seyir Onbaşı’yı, Yzb. Sırrı Bey’i, Akbaş Şehitlerini, 57. Piyade Alayı Şehitlerini, Kınalı Hasanları, dedelerimizi ve yüzlerce liseli , üniversiteli aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle, minnetle ve saygıyla selamlıyorum. Türk tarihinin en gurur verici zaferlerinden biri olan Çanakkale Zaferinin 108. Yıl dönümünde mutluyuz, gururluyuz.

Türk milletinin hayatını değiştiren, Türk Kurtuluş Savaşına damgasını vuran, dünya tarihinin en önemli savaşlarından biri olan 18 Mart Çanakkale Zaferi, Mustafa Kemal Atatürk’ün, askerlerine “Ben Size Taarruzu Emretmiyorum, Ölmeyi Emrediyorum. Biz Ölünceye Kadar Geçecek Zaman Zarfında Yerimize Başka Kuvvetler Gelir, Başka Komutanlar Hakim Olabilir” dediği zaferdir..

29 Ekim 1914’de Karadeniz’e açılan Osmanlı Bayraklı Alman Filosu Rusya’nın liman kentlerini bombaladı. Bu gelişmelerle birlikte Osmanlı Devleti resmen savaşa katılmış oldu. İki gün sonra Boğaz girişindeki tabyaları topa tuttu. Boğazlardan çıkacak gemilere karşı pusuya yattı..

..İngiltere’nin dinmeyen düşmanca tutumu, Osmanlıyı I.Dünya Savaşına sürükledi. İngilizlerin kovaladığı Alman gemileri “Goeben ve Breslau” Çanakkale Boğazından geçerek Osmanlı’ya sığındı. Satın alındığı açıklanan gemilere “Yavuz ve Midilli” adı verildi. Alman personelin geri gönderilmesi istedi. Hükümet bu askerlerin Osmanlı ordusuna katıldıklarını açıkladı..

..Bunu duyan ve hiç kimseye danışmayan Alman komutanı Boğazı kapatarak mayın döşetti. Boğaza “Girişe kapalı” işaretlerini koydurttu. Bu bir savaş ilanıydı. Osmanlı yönetiminin bundan haberi yoktu. Osmanlı Yönetimi Almanların güdümündeydi. 29 Ekim 1914’te Karadeniz’e açılan Osmanlı Bayraklı Alman Filosu Rusya’nın liman kentlerini bombaladı. Osmanlı resmen savaşa katılmış oldu..

..18 Mart 1915 sabahı Birleşik Donanma Çanakkale Boğazına girdi. Dünyanın yenilmez ve önünde durulmaz donanmasını karşısında yokluklar içinde savunma yapan Osmanlı Ordusu vardı. 7 saat süren çarpışmalarda Birleşik Donanma, güçlerinin üçte birini yitirdi. Çanakkale’nin geçilemeyeceğini anlayınca daha fazla kayıp vermeyi göze alamayan komutan geri çekilme emri vermek zorunda kaldı. Her yıl 18 Mart’ta kutladığımız Çanakkale Zaferini Nusrat Mayın Gemisi sadece elde kalan son 20 mayınla başarmıştı. 1912’de Almanya’da inşa edilen Nusrat Mayın Gemisinin torpil komutanı olan Nazmi Akpınar, Rusların ve Fransızların döküntülerinden topladıkları mayınlarla elde ettikleri başarıyı şöyle anlatıyor:

“Düşmanın bilmediği yeni ve gizli bir torpil hattı kurmak gerekiyordu. 17 Mart gece yarısından sonra hareket ettik. Her taraf zifiri karanlıktı. Gemide tek bir ışık bile yakmıyorduk. Bu yolculuğumuz tehlikeliydi. Düşman tarafından görülüp batırılmak tehlikesinden başka

karanlıkta daha önce döktüğümüz torpillerden birine çarpmak da vardı. Düşman Boğaz girişinde gemileriyle karakol oluşturmuştu. Gecenin karanlığı içinde düşmana hissettirmeden onların yanına kadar sokulabilirdik..

..Düşman gemilerinin hemen yanı başında bulunuyorduk. Var olan 20 torpilimizi serpme olarak ve hiç gürültü çıkarmadan düşman gemilerinin manevra yapacakları bu sahaya dökmeyi başardık. Sabaha bir şey kalmamıştı. Gün ışır ışımaz düşman donanması bulundukları sahadan harekete geçti ve manevralarına koyuldu. Düşman donanması bizim yeni gizli hattımızı döşemeden önce bulundukları alanı iyice taramış ve mayınları zararsız hale getirmiş oldukları için alanı temizlenmiş sanarak rahatça hareket ediyor ve iki gruba ayrılmış bulunuyordu.

..Anadolu ve Rumeli yakasındaki istihkamlarımızı dövüp düşürecekler ve kendilerince mayından arınmış olduğu bilinen yerden boğaza gireceklerdi. Anadolu yönünde saldırıya geçen düşman gemileri daha hücuma başladıkları ilk anda bizim gizli torpil hattımıza düştüklerinden birden bire bu torpillere çarpıp kayıp vermeye başladılar. Düşman hiç ummadığı bu durumdan neye uğradığını anlayamamıştı. Bu şaşkınlık içinde bir hayli kayıp verdiler”..

..İlerleyen yıllarda emekli edilen Mersin limanında yük gemisi olarak kullanılan Nusrat Gemisi hurdaya çıktığında Tarsus Belediyesi tarafından satın alındı ve şimdi müze olarak Adana-Antalya yolu üzerinde, maketi ise Çanakkale Boğazında gelen geçeni selamlıyor..

..Churchill, yıllar sonra Nusrat Gemisinin savaşın kaderi değiştirdiğini itiraf etti: “45 000 ticaret ve savaş gemisi denizlerde hareket halindeydi. Fakat Nusrat gemisinin gizlice döktüğü bu 20 demir kap!. Bu engel İngilizler tarafından başlanmış olan Çanakkale hareketini durduran bir takım psikolojik karışıklar doğurdu. Yalnız bu engeldir ki Çanakkale’nin geçilmesini önledi. Ve bu engeldir ki Türkiye’yi bozgundan kurtardı ve harbi uzattı. Bu yüzdendir ki mağluplar kadar muzaffer Avrupa da sarsıldı. Milyon insan düşmanlarının kurşun ve gülleleriyle değil 18 Mart sabahı Çanakkale’nin kuvvetli akıntısı altında ağırlıklara bağlı tel halatların üzerinde gerili duran 20 demir kap yüzünden yok olup gittiler!”..

..İngiliz ve Fransızlar zafer beklerken yenilgiyi uğramanın acısı içindeydi. 5 Çayını Marmara kıyılarında içmeyi düşlemişlerdi. Osmanlı ise yenilgi beklerken zafer haberi almıştı. Düşman donanması saldırıya geçmeden günler önce İstanbul’dan kaçış başlamıştı. Devlet arşivi ve bankalardaki altın Eskişehir’e gönderilmişti. Biri Sultan ve yakınları , diğeri yabancı diplomatlar için iki özel tren, hükümetin önde gelenleri için otomobiller harekete hazır bekletiliyordu..

..İttihat Terakki’nin kimi üyeleri İstanbul’u olduğu gibi değil bir yıkıntı halinde bırakmayı düşünüyordu. Bir çok yere patlayıcılar, yanıcı ve patlayıcı maddeler yerleştirilmişti. Herkes karamsardı. Osmanlı her savaşta yenilmekten ötürü kazanmayı unutmuştu. 18 Mart çok büyük bir zafer oldu. Çünkü adı bile korkmaya yetecek olan efsaneleşmiş İngiliz Donanmasını ve Fransız desteğini püskürtmeyi başarmıştı..

..Denizde yenilgi ile yaralanan İngiliz ve Fransızlar bunun üzerine daha büyük bir güç yığınıyla karaya çıkacaklardı.. Bu defa karşılarında atıl göreve gönderilerek saf dışı edilmek istenen ; Sofya’dan opera , bale konserleri bırakıp koşarcasına gelen sessiz bir devi, Mustafa Kemal’i bulacaklardı. Olmayan bir birliğe atanan Mustafa Kemal 18 Mart deniz zaferini , Çanakkale

Destanını karada taçlandıracaktı. Anafartalar’da yaşanacaklar Kurtuluş Savaşının ön karşılaşması rövanşı olacaktı. Kaynak: Yaşar Öztürk, Çanakkale Destanı, Bütün Dünya, s.18-20, Başkent Üniversitesi Kültür Yayını, 1 Mart 2020

Boğaz’da kıyametin koptuğu gün İtilaf Donanmasının 16 gemi ile Boğaz’ı geçmeye çalıştığı 18 Mart 1915 günüdür. Sabah 10.30’da başlayan taarruzda önde birinci hattaki dört İngiliz zırhlısı Boğaz’a girmeye çalışmış, plan gereği saat 12.00’de ikinci hattaki dört Fransız zırhlısı (Gaulois, Charlemagne, Soufren, Bouvet) öne geçmiştir. İngiliz gemileri gibi Fransız gemileri de kıyı topçumuzun etkili ateşleri ve deniz mayınlarından nasibini almıştır.

Sonuç olarak; Denizde yenilgi ile yaralanan İngiliz ve Fransızlar bunun üzerine daha büyük bir güç yığınıyla karaya çıkacaklardı. Bu defa karşılarında atıl göreve gönderilerek saf dışı edilmek istenen ; Sofya’dan opera , bale, konserleri bırakıp koşarcasına gelen sessiz bir devi, Mustafa Kemal’i bulacaklardı. Olmayan bir birliğe atanan Mustafa Kemal 18 Mart Deniz Zaferini, Çanakkale Destanını karada taçlandıracak ve de Türk kurtuluş savaşının ön karşılaşması rövanşı olacaktı.

Türk Milletinin hayatını değiştiren, Kurtuluş Savaşı’n damgasını vuran, dünya tarihinin en önemli savaşlarından bir olan 18 Mart Çanakkale Zaferi, Mustafa Kemal Atatürk’ün askerlerine “Ben Size Taarruzu Emretmiyorum, Ölmeyi Emrediyorum. Biz Ölünceye Kadar Geçecek Zaman Zarfında Yerimize Başka Kuvvetler Gelir, Başka Komutanlar Hakim Olabilir.” Dediği zaferdir.

Tarih : 18 Mart 1915. Mehmetçik, düşman donanmasını bozguna uğrattı. Atatürk ve askerleri tarihe altın harflerle geçen zafere imza attı. Tüm dünyaya haykırdı: ÇANAKKALE GEÇİLMEZ! YARIN DEVAM EDECEK..