19 MAYIS 1919’ DA MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN SAMSUN’A ÇIKIŞI VE ÖNEMİ (2)
19 Mayıs 1919 Mustafa Kemal Atatürk’ün Bandırma Vapuru ile Samsun’a ayak bastığı gündür. 19 Mayıs 1919, Türk İstiklal Harbinin hukuken ve siyaseten ve de bir anlamda fiilen başladığı gündür.
Mustafa Kemal Atatürk’ün hem kendi kaderine, hem de Türk Milletinin tarihine yön ve şekil veren mücadele safhası 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basmasıyla başlar.
19 Mayıs 1919, Türk milletinin bağımsızlığa, çağdaşlaşma ve demokratikleşmeye giden yolun ilk adımıdır.
Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşlarının Samsun’a ayak bastığı 19 Mayıs 1919 tarihi İtilaf Devletlerinin işgaline karşı Türk Kurtuluş Savaşının başladığı gün olarak kabul edilmektedir.
Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı ilk defa 1926 yılında Gazi Günü adı altında Samsun’da kutlanmış, 24 Mayıs 1935’te ‘Atatürk Günü’ adı altında resmiyet kazanmıştır.
19 Mayıs; 20 Haziran 1938 tarihli kanunla “Gençlik ve Spor Bayramı” adını almıştır.
12 Eylül 1980 darbesi ile yönetime gelen Orgeneral Kenan Evren başkanlığındaki Milli Güvenlik Konseyi, Atatürk’ün doğumunun 100. Yılı olan 1981 yılını, kanun çıkararak Atatürk yılı olarak kabul ve ilan etti. Kutlamalar kapsamında “Gençlik ve Spor Bayramı adı da Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı” olarak değiştirmiştir.
19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı, anavatanımız Türkiye’de ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin her yanında spor gösterileri ve törenlerle kutlanmaktadır.
Mustafa Kemal’in Alman karşıtı olması, İttihatçı olmaması, Padişah’ın “Fahri Yaverliğini” yapması, Çanakkale başarısı ve Atatürk’ün ifadesiyle “İstanbul’dan uzaklaştırılmak istenmesi” gibi nedenler onun “Müfettişlik” görevine getirilmesinde etkili olacaktı.
19 Mayıs 1919, I.Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan Osmanlı Devleti’nin 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondoros Mütarekesiyle paramparça edilmesinden, topraklarının düşman işgaline uğramasından sonra, sadece milletine güvenen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde Türk Milletinin kurtuluşuna giden yolda ilk adımın atıldığı tarihtir.
Yıldız Sarayı’nın ufak bir salonunda Padişah Vahdettin’le adeta diz dize denecek kadar yakın oturduk. Günlerden 16 Mayıs 1919. Sağında dirseğini dayamış olduğu bir masa, üstünde bir kitap var. Salonun Boğaziçi’ne doğru açılan penceresinden gördüğüm manzara şu: Birbirine paralel hatlar üzerine düşman zırhlıları!. Bordalardaki toplar sanki Yıldız Sarayı’na doğrulmuş!. Manzarayı görmek için oturduğumuz yerlerden başlarımızı sağa sola çevirmek kafi idi..
..Vahdettin hiç unutmayacağım şu sözlerle konuşmaya başladı: Paşa, Paşa!. Şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin. Bunların hepsi kitaba girmiştir. (Elini kitabın üzerine bastı ve ilave etti), tarihe geçmiştir. (O zaman bunun bir tarih kitabı olduğunu anladım. Dikkatle ve sükûnetle dinliyordum). Bunları unutun dedi; asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden mühim olabilir. Paşa, Paşa devleti kurtarabilirsin!.
..Bu sözlerden hayrete düştüm. Acaba Vahdettin samimi mi konuşuyor? O Vahdettin ki, yabancı hükümetlerin yüzüncü derecede aletleri ile temas arayarak, devletini ve saltanatını kurtarmaya çalışıyordu. Bütün bu yaptıklarından pişman mı idi? Aldatıldığını mı anlamıştı? Fakat böyle bir tahmin ile başka bahislere girişmeyi addettim. Kendisine basit cevaplar verdim..
..Hakkımdaki teveccüh ve itimada arz-ı teşekkür ederim. Elimden gelen hizmette kusur etmeyeceğime emniyet buyurunuz.Merak buyurmayınız efendimiz, dedim. Noktai nazar-ı şahanenizi anladım. İrade-i seniyeniz olursa.. Hemen hareket edeceğim ve bana emir buyurduklarınızı bir an unutmayacağım..
.. “Muvaffak ol” hitab-ı şahanesine mazhar olduktan sonra , huzurundan çıktım. Naci Paşa, Padişah’ın Yaveri, fakat benim hocam, derhal benimle buluştu. Elinde ufak bir muhafaza içine bir şey tutuyordu: Zat-ı Şahanenin hatırası dedi..
..Kapağın üzerine Vahdettin’in isminin ilk harfleri işlenmiş bir saatti. “Peki teşekkür ederim” dedim. Yaverim aldı. Sonra sanki Yıldız Sarayından çıktığımızı ve hareket etmek üzere olduğumuzu gizlemek, saklamak ister gibi bir ihtiyatla, ayaklarımızın patırtısını işittirmekten korkarak, saraydan uzaklaştık..”
Mustafa Kemal Paşa; Padişah’ın iradesiyle görevlendirildiği 9’uncu Ordu Komutanlığı Müfettişliği göreviyle ilgili olarak tüm hazırlıklarını tamamlamış, kendisine verilen görev emriyle birlikte Karadeniz’e açılmaya artık hazırdır, Bandırma Vapuru da hazırdı.
16 Mayıs 1919’da Cuma selamlığından sonra Padişah Vahdettin’e veda eden ve Şişli’deki evinde annesi ve kız kardeşi ile vedalaşan Mustafa Kemal Paşa, Galata rıhtımına gitti. İtilaf Devletleri denetim görevlilerince yapılan aramanı ardından Bandırmanın güvertesinde Mustafa Kemal Paşa , yanındakilere şunları söyleyecekti:
“Bunlar işte böyle yalnız demire, çeliğe, silah kuvvetine dayanırlar. Bildikleri şey, yalnız madde!.. Bunlar hürriyet uğruna ölmeye karar verenlerin kuvvetini anlayamazlar. Biz, Anadolu’ya ne silah, ne de cephane götürüyoruz; biz ideal ve imanı götürüyoruz.” Mustafa Kemal ile Samsun’a ayak basan “9. Ordu Kıtası Müfettişliği” Karargahında şu kişiler bulunuyordu:
“3. Kolordu Komutanı Kurmay Albay Refet (Bele), Kurmay Albay Kazım (Dirik), Müfettişlik Kurmay başkanı Kurmay Binbaşı Hüsrev (Gerede), Birinci Şube Müdürü Binbaşı Kemal (Doğan), Müfettişlik Topçu Kumandanı Dr. Albay İbrahim Tali (Öngören), Ordu Sıhhiye Başkanı Dr. Binbaşı Refik (Saydam), Sıhhiye Başkan Yardımcısı Yüzbaşı Cevat Abbas (Gürer), Müfettişlik Başyaveri Üsteğmen Muzaffer (Kılıç),Müfettişlik İkinci yaveri Yüzbaşı Ali Şevket (Öndersev), Müfettişlik Emir Subayı Üsteğmen Hayati, Kurmay Başkanı Emir Subayı Yüzbaşı Mümtaz (Tünay), Yüzbaşı İsmail Hakkı, Yüzbaşı Mustafa (Süsoy), Karargah Komutanı Üsteğmen Abdullah, İaşe Subayı Birinci Sınıf Katip Faik (Aybars), Şifre Katibi Dördüncü Sınıf Katip Memduh, Şifre Katibi Yardımcısı Üsteğmen Hikmet (Gerçekçi) Refet Bey’in Yaveri.” Kaynak:https://www.hurriyet.com.tr/gundem/19-mayis-ataturkun-dogum-gunum-dedigi-tarih-14771065
Ulusal Kurtuluş Mücadelesine giden yolda ilk adımın atıldığı Samsun yolculuğu 16 Mayıs 1919’da Bandırma Vapuru ile başlıyordu. Mustafa Kemal Atatürk, kurtuluşa giden yolun başlangıcında 16 Mayıs 1919 Cuma günü öğleden sonra saat 17.55 sıralarında “Bandırma Vapuru” ile Galata Rıhtımından yolculuğa başlamıştır.
Atatürk ve silah arkadaşları, Samsun’a doğru yola çıkarken batırılacaklarına dair haberler vardı. Bu bakımdan bir askeri motorla İstanbul Boğazı’na açıldı ve Kız Kulesi açıklarında Bandırma Vapuruna bindi..17 Mayıs 1919 Cumartesi günü gecesi saat 23.00 civarında İnebolu Limanına, 18 Mayıs 1919 Pazar günü de öğle üzeri saat 12.00’de Sinop Limanına yanaşmıştır. 19 Mayıs 1919 Pazartesi günü sabahı saat 06.00 gibi Samsun-Tütün İskelesi’nde puslu bir havada yolculuğu tamamlamış ve saat 08.00 gibi Anadolu topraklarına ayak basmıştır..
..19 Mayıs 1919 sabahı Mustafa Kemal ve dava arkadaşları Samsun’a geldiklerinde Kurmay Başkanı Binbaşı Mahmut Ekrem Bey sandalla gemiye yanaştı. Ekrem Bey güvertede bulunan Mustafa Kemal Paşanın yanına giderek askerce bir selam verdi. “Hoş Geldiniz Paşam” dedi. Mustafa Kemal Paşa ve Karargahı iskelenin her iki tarafına sıralanmış halk ve işgal kuvvetlerince silahlarına el konulan bir Müfreze tarafından karşılanmışlardı. Mustafa Kemal oradan Mantika Palas Oteli’ne yerleşti. Otelin balkonuna 9. Ordu Müfettişliğinin bayrağı asıldı. Karargahı ise Karadeniz Oteline geçti. Kaynak: https://www.samsun2029.comtr/içerik/78ataturkun-samsun-gunleri/
Mustafa Kemal Atatürk, İstanbul’dan başlayan ve Samsun’da sona eren yolculuk esnasında görevli bir askerdi ve giyimi de buna uygundu. Ancak, Samsun’a ayak bastığı günden birkaç gün sonra Mustafa Kemal , bir asker değil, sivil olarak hareket edecekti..
.. 19 Mayıs 1919 günü sabahı Samsun’a ayak basan Mustafa Kemal Paşa ilk iş olarak Padişah’a, Sadrazamlığa , İçişleri ve Dışişleri Bakanlıkları ile Genel Kurmay Başkanlığı’na 5 ayrı şifreli telgraf çekerek göreve başladığını bildirdi. Kaynak: sabah.com.tr/yazarlar/erhan-afyoncu/2020/05/17ingilizin-gozu-acildiginda-ataturk-samsuna-cikmisti..
Ulu Önder Atatürk ve beraberindekiler, 3 gün süren zorlu bir yolculuktan sonra 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ulaştı. Tütüncü İskelesine ilk adımı attıklarında vatan harp halindeydi. Atatürk’e verilen görev, Anadolu’da düşmana karşı gösterilen direnişi kontrol altına almaktı. Ancak o, Anadolu’daki direniş örgütlerini birleştirip Milli Mücadeleyi başlatmayı hedefliyordu. Atatürk tüm planlarını hayata geçirecekti..
..Mustafa Kemal Atatürk, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak bastığında Anadolu’da durum çok kötüydü. Türk halkı, uzun süre devam eden savaşlardan çıkmış halk, yorgun, bezgin ve moralsiz idi. Atatürk’ün Samsun’a çıkışında gördüğü manzara pek parlak değildi. Şehri İngiliz işgal kuvvetleri ele geçirmiş, Pontusçular sokaklarda kol geziyordu. Halk kendisini koruyamayacak durumdaydı..
..Ben Samsun’u ve Samsun halkını gördüğüm zaman , memleket ve millete ait bütün düşünce ve kararlarımı yerine getirebileceğime bir defa daha kuvvetle inandım. Samsunluların hal ve durumlarında gördüğüm, gözlerinde gördüğüm, gözlerinde okuduğum vatanseverlik ve fedakarlık , ümit ve tasavvurlarımı olumlu bir inanca götürmeye yetmiştir” sözleri ile halkın desteğini de alarak Anadolu’da başlayacak kanlı mücadelenin ilk adımı atılmıştır. Kaynak: http://www.uted.org/dergi/2006/mayis.htm
Sonuç olarak; Atatürk ve dava arkadaşlarının 16 Mayıs 1919’da başlayan ve 19 Mayıs 1919’da sona eren Samsun yolculuğu Türk milleti için bir dönüm noktası ve de Türk Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcı olurken, bu yolculuk Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolda bir dönüm noktası olacaktı. İşte bunun için de 19 Mayıs 1919 tarihinin önemi nedeniyle Mustafa Kemal Atatürk, 19 Mayıs’ı Türk gençliğine armağan etmiştir. DEVAM EDECEK...