19 MAYIS 1919’DA MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN SAMSUN’A ÇIKIŞI VE ÖNEMİ (3)
19 Mayıs 1919, Türk Ulusunun kaderini değiştiren bir dönüm noktasıdır. 19 Mayıs Türk gençliğine özgürlük ve egemenlik yolunda verilen en büyük armağandır. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramınız Kutlu Olsun..
I.Dünya Savaşının ardından imzalanan 30 Ekim 1918 Mondoros Ateşkes Antlaşması ile Osmanlı İmparatorluğu kayıtsız şartsız teslim alınır ve de ordularımız dağıtılırken Çanakkale ve İstanbul Boğazları da işgal ediliyordu.
Bu gelişmelerle birlikte 400 yıl Türk, idaresinde yaşayan Yunanistan; İngiltere’nin desteğinde 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgal ederken Yunan askerlerine karşı atılan ilk kurşunla birlikte direniş güçleri harekete geçiyordu.
O günde 9. Ordu Müfettişi olarak görev alan Çanakkale ve Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal Paşa ve dava arkadaşları 16 Mayıs 1919’da Bandırma Vapuru ile İstanbul’dan hareket ederek 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basıyordu. Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşlarının Bandırma Vapuru ile Samsun’a çıktığı 19 Mayıs 1919 günü, Türk Kurtuluş Savaşının başladığı gün olarak kabul edilir.
19 Mayıs Atatürk’ün Anma Gençlik ve Spor Bayramının 104’ncü yılında mutluyuz, gururluyuz. O günde 9. Ordu Müfettişi olarak görev alan Çanakkale ve Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal ve dava arkadaşları 16 Mayıs 1919’da Bandırma Vapuru ile İstanbul’dan hareket ederek 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basıyordu.
Günümüzde 19 Mayıs 1919 Gençlik ve Spor Bayrama olarak kutlanmaktadır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu bayramı Türk gençliğine armağan etmiştir. Uzun yıllar “Gençlik ve Spor Bayramı olarak kutlanan bu bayram, Atatürk yılı olarak kabul edilen 1981’de dönemin Devlet Başkanı Orgeneral Kenan Evren tarafından yapılan değişiklikle “Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” adını almıştır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk Milletinin kurtuluşunu anlatan Büyük Nutku, 19 Mayıs 1919’da diğer bir değişle onun ve dava arkadaşlarının Samsun’a ayak basmasıyla başlar. Nitekim Ulu Önder Mustafa Kemal, Anadolu toprağına ayak bastığı 19 Mayıs 1919’u “Kurtuluşun Başlangıcı” olarak dile getirirken ilerleyen yıllarda da 1881 olarak bilinen doğum gününü 19 Mayıs 1881 olarak dile getirecekti. Gerçek şu ki; Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk; Anadolu toprağına Samsun’da ayak bastığı 19 Mayıs 1919 gününü “Kurtuluşun Başlangıcı” olarak dile getirmekteydi.
Samsun; Karadeniz’den Orta Anadolu’ya açılan güvenilir bir kapıydı. Nitekim, İngilizler 9 Mart 1919’da Samsun’a askeri bir birlik çıkarmışlardı. Bu gelişmelerle birlikte buna tepki olarak da Türk Makineli Tüfek Birliğinden “Hamdi” adlı bir Teğmen askerlerini alarak dağa çıkmışlardı.
Mustafa Kemal Atatürk’ün dava arkadaşları ile birlikte 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkışında gördüğü manzara pek parlak değildi. Samsun’da İngiliz işgal kuvvetleri vardı ve de Pontusçular sokaklarda kol geziyorlardı. Türk halkı, kendisini koruyamayacak durumdaydı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bugün müze haline getirilen Mantıka Palas’ta kaldıkları süre içinde hep bu sorunları düşündü ve de yolculukta geçirdiği uykusuz gecelerin sona ermemesi bir yana burada da uykusuz geceler devam edecekti.
Gerçek şu ki; 19 Mayıs’a giden yolculuk bir dönüm noktası olması yanında bir kurtuluşun başlangıcıydı. İşte bunun içindir ki; 19 Mayıs 1919’un önemi nedeniyle 19 Mayıs’ı Türk gençliğine armağan etti.
Atatürk; “Gençler!. Benim Gelecekteki Emellerimi Gerçekleştirmeyi Üstlenen Gençler!.. Bir gün bu memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolay çok memnunum ve mesudum” derken Türk gençliğine olan güvenini de anlatmıştır. Kaynak: Uzm. Neşe Çetinoğlu, 19 Mayıs 1919 Tarihinin Anlamı ve Önemi; dhgm.meb.gov.tr/yayimlar/dergiler/milli_egitim_dergisi_medergi/11.htm
Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkışından itibaren yürüttüğü faaliyetler tamamen milli bir Türk devleti kurmaya yönelikti. Mustafa Kemal’in Samsun’a ayak basması ile birlikte Türk Milli Mücadelesi de liderini bulmuş oluyordu.
Mustafa Kemal’in 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basışı Türk Ulusal Kurtuluş Mücadelesinin başlangıcıdır. Gerçek şu ki; Mustafa Kemal’in ayak bastığı Samsun, işgal kuvvetleri için stratejik bir bölgeydi. Samsun, Karadeniz’den orta Anadolu’ya açılan en güvenilir kapıydı. İşte bu nedenle de İngilizler 9 Mart 1919’da Samsun’a askeri bir birlik çıkarmalarının ardından Teğmen Hamdi Bey, makineli Tüfek Birliğiyle dağa çıkacaktı..
Geriye dönüp baktığımızda I.Dünya Savaşının hemen ardından Karadeniz bölgesine yerleşen İngilizler, İstanbul Hükümetine verdikleri raporda Samsun ve çevresinde Müslüman halkın Rumlara baskıda bulunduklarını ileri sürmüşlerdi.
Mustafa Kemal Paşa, yaptığı incelemelerde durumun İngilizlerin iddia ettiklerinin tam tersi olduğunu tespit etti, eldeki kuvvetlerden yararlanarak Samsun ve çevresindeki Rumların çalışmalarını önledi ve asayişi düzenledi.
19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basan Mustafa Kemal, 28 Mayıs 1919’da Samsun’dan Havza’ya geçerek Yunanistan’ın Batı Anadolu’da yaptığı işgallere karşı milli bilinci uyandırmak için bir bildiri hazırladı. Havza Bildirisi telgrafla askeri yetkililere, İdari Amirlere ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerine gönderildi. Yayınlanan bu genelgeyle Mustafa Kemal Atatürk; halkın işgallere tepki göstererek milli bilincin oluşturulmasını amaçlamıştır.
Bir hafta Samsun’da, 17 gün Havza’da kalan Mustafa Kemal bu süreçte Anadolu’nun ve halkın genel durumu hakkında bilgi alarak ulusal hareketin fikirsel temellerini atmıştır. Mustafa Kemal Paşa, Havza’da dağınık haldeki askeri birliklerin komutanlarıyla bağlantı kurarak askeri ve sivil makamlara bir genelge göndermiştir.
Yine Mustafa Kemal Paşa, 28 Mayıs 1919 günü Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerine gönderdiği genelge ile İzmir’in işgalinin protesto edilmesini istemesi sonucunda kısa sürede Anadolu’da 96 miting gerçekleştirilmiştir. Mustafa Kemal Paşa bu girişimleriyle Türk milletini milli mücadele etrafında birleştirmeye başlıyordu.
Mustafa Kemal Paşa’nın Ali Fuat Paşa, Refet Bele ve Kazım Karabekir Paşa ile haberleşmesinin ardından Ali Fuat Paşa, Rauf Orbay ve Refet Bele ile Amasya’da buluştu. 21-22 Haziran 1919 Amasya Genelgesi hazırlandı. Nitekim Milli mücadelenin komutanlarının imzası ve onayı ile ilan edilen 22 Haziran 1919 tarihli Amasya Genelgesinde “Milletin İstikbalini Yine Milletin Azim ve Kararı Kurtaracaktır” deniliyordu.
Amasya Genelgesi, Türk tarihinde bir dönüm noktasıdır. Amasya genelgesi, bir devrim bildirisi idi. O günde Mustafa Kemal Atatürk , bundan sonra milletin sinesinde bir ferdi Mücahit olarak mücadele edeceğim” demişti.
23 Temmuz-07 Ağustos 1919 tarihleri arasında düzenlenen Erzurum Kongresine çoğunluğu işgal altındaki Trabzon, Erzurum, Sivas, Bitlis ve Van’dan gelen 62 delege katılmış; 2 hafta süren Kongre’de alınan kararlar Türk Kurtuluş Mücadelesinde izlenen çizgide önemli ölçüde belirleyici olmuştur.
Kongreyi Erzurum delegelerinden Hoca Raif Efendi’nin açmasının ardından Mustafa Kemal Paşa Kongre Başkanlığına seçilmiştir. Erzurum Kongresinde alınan kararlarda: “Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, bölünemez. Her türlü yabancı işgaline ve müdahalesine millet birlikte karşı koyacaktır. İstanbul Hükümeti, Vatanın bağımsızlığını koruyamazsa bu amaçla geçici bir hükümet kurulacaktır. Milli Kuvvetleri etkili , Milli İradeyi egemen kılmak esastır. Manda ve himaye kabul edilemez. Azınlıklara ayrıcalıklar verilemez” deniliyordu.
4-11 Eylül 1919 tarihleri arasında toplanan Sivas Kongresind;, Müdafaa-ı Hukuk Cemiyetleri, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı ile birleştirilmiştir. Erzurum Kongresi kararları genelleştirilerek kabul edilmiştir. Diğer bir değişle Sivas Kongresinde “Milli Sınırlar İçerisinde ‘Vatan’ bir bütündür, parçalanamaz. Manda ve Himaye Kabul edilemez. Kuvvay-ı Milliye’yi Tek Kuvvet Tanımak ve Milli İradeyi Hakim Kılmak Esastır” deniliyor ve de Türk Kurtuluş Savaşı millete mal ediliyordu.
Bu kararlarla birlikte Mustafa Kemal Paşa başkanlığında 9 kişilik Temsil Heyeti kuruluyordu. Yine bu Kongre’de vatanın bütünlüğü, bölünmezliği ilk defa vurgulanıyordu. Netice itibarı ile Sivas Kongresi kararlarıyla, Erzurum Kongre kararları ulusa mal edildi ve de bölgesel mücadeleden ulusal mücadeleye geçiş sağlandı.
27 Aralık 1919’da Ankara’ya ulaşan Mustafa Kemal Paşa, bütün yörelerden gelen halkın temsilcileri 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açarak bütün dünyaya karşı yayınlamış olduğu beyanname ile “Egemenliğin Kayıtsız Şartsız Türk Milletine ait olduğunu” ve “Büyük Millet Meclisi’nin üzerinde hiçbir makam bulunmadığını” ilan etmiştir. Ayni gün Meclis, Mustafa Kemal Paşa’yı Başkan seçti ve onun önderliğinde İstiklal Savaşı başladı.
11 Ocak 1921’de I. İnönü Zaferi, 1 Nisan 1921’de II. İnönü Zaferi; 23 Ağustos-12 Eylül 1921 tarihleri arasında Sakarya Meydan Muharebesi kazanıldı. 26-30 Ağustos 1922’de yapılan Büyük Taarruz, Türk İstiklal Harbinin son safhasıdır. 26 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz sonucunda Yunan ordusu dağılırken 30 Ağustos’ta büyük zafer gerçekleşir.
1 Eylül 1922’de ordulara Başkomutan Mustafa Kemal Paşa “İlk Hedefiniz Akdeniz’dir İleri”!. diyerek düşmanın akıbetini belirlemiş oluyordu. Türk Askerleri kaçan düşmanı takip ettiler. Türk askeri her gün bir şehri düşmandan temizleyerek 9 Eylül 1922’de Yunan Askerlerini İzmir’de denize döktüler.
Sonuç olarak; 11 Ekim 1922’de imzalanan Mudanya Mütarekesi ile Doğu Trakya teslim alınmıştır. 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması ile Milli Mücadelenin tüm kazanımları güvence altına alınıyordu.
13 Ekim 1923’te Ankara başkent oldu. 28 Ekim akşamı Mustafa Kemal Paşa yakın arkadaşlarını Çankaya’da yemeğe çağırdı. Yemekte, dava arkadaşlarına Mustafa Kemal Paşa “Yarın Cumhuriyeti ilan Edeceğiz” dedi.
29 Ekim günü Mustafa Kemal Paşa hazırlanan Cumhuriyet önergesini Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne verdi. TBMM önergeyi kabul etti. 29 Ekim 1923 günü Türkiye Cumhuriyeti ilan edildi. Türkiye Cumhuriyetinin ilanının ardından Mustafa Kemal Paşa, oy birliği ile Cumhurbaşkanı seçilirken İsmet İnönü de Türkiye Cumhuriyetinin ilk Başbakanı oluyordu.
Ulu Önder Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti ebedidir. Ne Mutlu Türküm Diyene..