Kıbrıs Cumhuriyetinin kuruluşuna giden bu anlaşma 19 Şubat 1959da Londrada İngiltere, Yunanistan, Türkiyenin yanında Kıbrıs Türk Toplumu temsilcisi Dr. Fazıl Küçük ve Kıbrıs Rum Toplumu Temsilcisi Makarios tarafından imzalanmıştır. Bu anlaşma ile Türkler Taksim ve Rum-Yunan ikilisi de Enosisten yani Kıbrısın Yunanistana ilhakından vazgeçiyordu. 16 Ağustos 1960 Lefkoşa anlaşmasıyla kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti anlaşmaları da 19 Şubat 1959 Londra Anlaşmasının imzalayan taraflar tarafından imzalanmıştır.
Garanti ve İttifak Anlaşmaları Kıbrıs Cumhuriyetini oluşturan anlaşmaların bir parçasıdır. Bu anlaşmalarla Kıbrısta iki halkın ortak egemenliğine dayalı , iki toplumlu Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu.
Türkiye, Yunanistan ve İngiltere ; Kıbrıs Cumhuriyetini garanti etmekte ve bu anlaşma hükümleri ihlal edildiği taktirde taraflar birlikte veya tek yanlı müdahale hakkına sahip bulunmaktaydı. Bu anlaşmalarla Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının temel hükümleri garanti anlaşmaları çerçevesinde teminat altına alınmıştı.
Şubat 1959 Zürih ve Londra anlaşmaları çerçevesinde 16 Ağustos 1960da Türkiye, Yunanistan ve İngilterenin garantörlüğünde kurulan KıbrısCumhuriyeti , Rumların adanın Yunanistana ilhakını gerçekleştirme hayalleri nedeniyle uzun süre yaşayamazdı.
Nitekim 21 Aralık Kanlı-Noel saldırıları sonucuKıbrıs Türkleri Kıbrıs Cumhuriyetinden dışlanır. Türk memur, polis, milletvekili ve Bakanlar görevlerine dönemezler ve Kıbrıs Cumhuriyeti yıkılır.
21 Aralık 1963 Kanlı-Noelinde uygulamaya konulan AKRİTAS Planının hedefi , “Garanti Anlaşmalarından kurtulmak ve Enosise giden yolu açmaktı” .
23 Aralık 1963 günü Anavatanımız Türkiye, garantör devletler olarak İngiltere ve Yunanistanı toplantıya çağırdı ve 24 Aralık 1963 günü ortak bir bildiri yayınlandı. Makariosun bu kararı tanımaması ve saldırılara devam etmesi üzerine 25 Aralık 1963de Türk Hava Kuvvetlerine bağlı savaş uçakları Lefkoşa üzerinde ihtar uçuşu yaptı.Türkiyenin garantörlük hakkını kullanarak tek başına hareket etmekten çekinmemesi ve ihtar vermesi üzerine 26 Aralık 1963de “YEŞİL HAT” Anlaşması imzalandı .
13 Ocak 1964de Londrada yapılan üçlü Konferans , 15 Ocakta 5li Konferansa dönüştü. Rum tarafı bu görüşmelerde “Garanti ve İttifak Anlaşmalarının feshini ve anayasada Türklere verilen hakların kaldırılmasını istedi.
Rum tarafının ortaya koyduğu önerilere bakılırsa Rumların aklından geçen şuydu: 1959 Zürih ve Londra Anlaşmalarıyla kurulan Kıbrıs Cumhuriyetiyle kendilerine göre Kıbrıs Türklerine tanınan “aşırı hak ve imtiyazlar” ve garanti anlaşmaları yok edilmeliydi . Rumlara göre kendilerinin sayısal üstünlüğü vardı ve devletin tek yöneticisi kendileri olmalıydı.
18 Şubat 1964de başlayarak 4 Mart 1964 tarihine kadar devam eden bileşiminde BM Güvenlik Konseyi oy birliğiyle aldığı 186 sayılı kararıyla Kıbrıs Hükümetinden , şiddet ve kan dökülmesini önleyecek kararlar alınmasını isterken Türkiyeye yönelik olarak da kararın I. maddesinde , “uluslar arası barışı tehlikeye sokacak herhangibir harekatın yapılmaması” istendi.
Nitekim Makarios, 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı BMGK kararlarının ardından bu kararı , “Enosis dışında elde edilebilecek en iyi sonuç” sözleriyle değerlendirirken “Artık Türkiye gelecekte garanti anlaşmasını işleterek Kıbrısa müdahale tehdidinde bulunamaz” demiştir.
Rumlar , “olası bir anlaşma Türk askerinin adadan çekilmesini içermelidir” diyor.Çizilen stratejiye göre de , “garanti sistemi ile garantörlere ihtiyaç yok” denilerek Türkiyeyi Kıbrıstan uzaklaştırılmaya çalışmaktadırlar.Rum-Yunan ikilisi , “garantörlük hakları geçmişte kalmıştır. AB üyesi olan bir ülkenin garantörü , AB üyesi olmayan bir ülke olamaz” diyerek Türkiyenin garantörlük hakkının kaldırılmasını istemektedir.
Kıbrısta askersizleştirme istenirken de esas amaç Annan planında olduğu gibi “Türk askerini Kıbrıstan ve Doğu Akdenizden uzaklaştırmaktır”.
Rum liderliğinin 3 Temmuz 1990da ABne üyelik müracaatının tek nedeni vardı. O da Garanti Anlaşmalarından ve özellikle Türkiyenin garantörlüğünden kurtulmaktı !..
İngiltere, Garanti Anlaşmalarıyla kendine bırakılan ve garanti edilen “Egemen üsleri”ni özel bir konumda mütalaa ederek garanti anlaşmalarını yeniden görüşmeye hazır olduklarını ifade ederken Kıbrıstaki İngiliz üsleri tartışma konusu yapılamaz diyor.
İngiltere , Kıbrıstaki askeri varlığını Güney Kıbrısın ABne katılım anlaşmasının dışında tutarak garanti altına almış olması , AB üyesi Yunanistan ise AB şemsiyesi altında Kıbrıstaki askeri varlığını koruma altına alması ve AB üyesi Güney Kıbrıs ile her türlü askeri anlaşma yapma hakkına sahip olması ve AB çatısı altında Güney Kıbrıstaki varlığını sürdürecek olması dolayısıyla destek vermektedirler.
Yapılmak istenen Türkiyenin tek taraflı müdahale hakkını ortadan kaldırmaktır. Anavatan Türkiyenin tek taraflı müdahale hakkının olmadığı bir ortamda Kıbrıstaki Türk varlığı sona erer ve Kıbrıs bir Yunan adası olur. Batı Trakyadaki kardeşlerimiz gibi azınlık durumuna düşer ve Rum çoğunluğu arasında kaybolup gideriz.
Rum tarafı her vesileyle yapmış oldukları açıklamalarda Kıbrıs Türk halkının eşitliğini, egemenliğini , self-determinasyon hakkını , iki devletli bir anlaşmayı, Türkiyenin garantörlüğünü kabul etmeyeceklerini söylemektedirler.
Türk askerinin Kıbrıstan uzaklaştırılması demek KKTC ile birlikte Doğu Akdenizdeki Türk varlığının sona ermesi demektir, Kıbrıstaki Türk varlığının Girit misali yok olması demektir….