20 TEMMUZ 1974 BARIŞ HAREKATI’NIN ASKERİ VE SİYASİ SONUÇLARI (2)
Kıbrıs sorunu, Yunanistan’ın ısrarla ve inatla dünden bugüne izlediği Megali İdea hayalleri çerçevesinde Grek İmparatorluğu kurma politikasının bir sonucu olarak ortaya çıkan ve de Yunanistan’ın Kıbrıs Türk Halkını ortadan kaldırarak Kıbrıs Adası’nı Girit misali topraklarına katmak istemesinden diğer bir değişle ısrarla Enosis’i gerçekleştirmek istemelerinin bir sonucu olarak Kıbrıs sorunu bugünlere kadar gelmiştir..
Rum-Yunan ikilisinin hedefi Megali idea hayalleri çerçevesinde Kıbrıs’ta Enosis’in gerçekleştirilmesini sağlamaktır. Kıbrıs davası, Türkiye Cumhuriyeti’nin Milli Güvenliği yanında Ege ve Akdeniz’de hayati öneme haiz çıkarlarının davasıdır..
Yunanistan stratejisinin en önemli hedef ve amacı; Çanakkale Boğazı’nın altındaki Limni Adasından, Kaş’ın hemen altındaki Meis adasına kadar uzanmış “Stratejik Kara Kuşağı” içerisinde bulunan Kıbrıs’ı da alarak Türkiye’yi Batı ve Güney’den kuşatmaktır. Kaynak: www.izzettincopur.com?.option_contentview=article&id=81:kibris-harekatinin-askeri-ve-siyasi-sonuc-ve-degerlendirmeleri
20 Temmuz 1974 Barış Harekatı; 1950’deki Kore Savaşı’ndan bu yana savaşa girmemiş olan Türk Ordusunun Kara, Deniz ve Hava’dan icra ettiği en büyük harekattır. Kıbrıs Türk Halkı olarak en büyük tesellimiz; Kıbrıs Barış Harekatı günlerinde Anavatanımız Türkiye ile Yunanistan’ın direkt olarak savaşa girmemiş olmalarıdır. 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs resmen ikiye bölünerek %38’lik bir bölümü Kıbrıs Türk Halkının kontrolüne girmiştir.
20 Temmuz 1974 Barış Harekatıile birlikte Kıbrıs Türk Halkının top yekun imha edilmesi önlenirken; Kıbrıs’ın Girit Adası gibi elden çıkması önlenmiştir.
Kanada’da yayınlanan Toranto Sun Gazetesinin Kıbrıs Barış Harekatı ile yayınladığı yazıda: “Enosis inancının bir türlü bırakılmaması, yıllar boyu Kıbrıs’ta korku içinde yaşayan Türkleri korumak için cesurca müdahale eden Ecevit’i kimse suçlayamaz. Resmi ya da coğrafi taksimin de doğal bir gerçek sayılmasını herkes kabullenmelidir. Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün , Kıbrıslı Türklere sağlayamadığı emniyeti , Türk ordusu kesinlikle sağlama durumundadır ve sonuçtaki bütün hatalar tümüyle Yunanlıların omzuna yüklenmelidir.” Şeklinde ifade edilmiştir. Kaynak: www.izzettincopur.com?.option_contentview=article&id=81:kibris-harekatinin-askeri-ve-siyasi-sonuc-ve-degerlendirmeleri
20 Temmuz 1974 Barış Harekatı sonrası 13 Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti (KTFD) ilan edilmiştir. KTFD’nin kuruluşunu adanın “Taksimini” amaçlayan bir girişim olarak değerlendiren Makarios’un 17 Şubat 1974’te BM Güvenlik Konseyi’ne başvurarak konuyu görüşmek üzere toplanmasını istemesinin ardından BM Güvenlik Konseyi aldığı 12 Mart 1975 tarih ve 367 sayılı kararı ile KTFD’nin ilanını esefle karşılamış ve ilanın geri alınmasını istemiştir. Yine söz konusu kararda: “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliğine , bağımsızlığına, ülke bütünlüğüne ve bağlantısızlığına saygı göstermeye çağırır; adanın taksimi veya bir başka ülke ile birleştirilmesine yönelik herhangi bir girişimden kaçınmalarını önemle rica ediyordu.
Yine Kıbrıs sorununun Rum-Yunan ikilisi tarafından BM Genel Kuruluna taşınması sonrası alınan 13 Mayıs 1983 tarih ve 37/253 sayılı kararında: Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliği, bağımsızlığı, toprak bütünlüğü ve birliği ile bağlantısızlığı yeniden desteklenmiştir.
Bu gelişmeler üzerine Kıbrıs Türk Toplumunda bulunan bütün sivil kurum ve kuruluşlar , 20 Mayıs 1983 tarihinde Devlet Başkanı Rauf R. Denktaş’a bağımsızlık talep eden bir muhtıra vermişlerdir.. KTFD Meclisi, 17 Haziran 1983 tarihinde aldığı bir kararla Kıbrıslı Türklerin “self-determinasyon” hakkının göz ardı edilemeyeceği vurgulanmıştır. Bunun arkasından 15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ( KKTC) ilan edilmiştir.
KKTC’nin bağımsızlığına en fazla tepki gösteren ise Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetiminin yanında İngiltere olmuştur. Bu sebeple Kıbrıs Rum Yönetimi, Yunanistan ve İngiltere’nin başvurusu üzerine, BM Güvenlik Konseyi 18 Kasım 1983 tarihinde 541 sayılı kararı kabul etmiştir. Bu kararda , KKTC’nin bağımsızlık ilanı “Hukuken Geçersiz” sayılıp geri alınması, Güvenlik Konseyi’nin 365 ve 367 sayılı kararlarının uygulanması, tarafların Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliğine, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne saygı göstermesini ve nihayet “Bütün Devletlerden” , Kıbrıs Cumhuriyeti’nden başka bir devleti tanımamaları istenmiştir. Kaynak: SoyalpTamçelik, BM Güvenlik Konseyi’nin Kıbrıs’la İlgili Aldığı Bazı Kararların Özellikleri ve Analitik Değerlendirmesi (1964-1992), s.1251
Yunan Genel Kurmay Başkanının resmi yayın organı STOHOS (Hedef) adlı 1992 yılında yayınlanan aylık dergide, Yunanistan Megali İdea Haritasını yayınlamıştır. Bu haritada ; Kıbrıs Adasını da içine alan ve Türkiye’nin üçte ikisini kapsayacak şekilde Yunan yayılmacılığı gösterilmiş ancak hedeflerine şimdilik silahla değil, siyasi ve propagandayla ulaşılması amaçlanmıştır.Kaynak:www.izzettincopur.com?.option_contentview=article&id=81:kibris-harekatinin-askeri-ve-siyasi-sonuc-ve-degerlendirmeleri
The New York Times Gazetesinden NicholasGage ile röportaj yapan Kıbrıslı bir Türk bakkalı söyledikleri düşündürücüdür. Kıbrıslı Türk: “…Rumlarla ilişkilerimiz eskiden beri çatlak bir cam gibiydi. Bu cam 1974’te kırıldı, bir daha yapıştırılması olanaksızdır…” demiştir. Kaynak: www.izzettincopur.com?.option_contentview=article&id=81:kibris-harekatinin-askeri-ve-siyasi-sonuc-ve-degerlendirmeleri
24 Nisan 2004 Annan Planı döneminde AB’nin verdiği sözlere ve vaatlere inanarak Anavatanımız Türkiye’nin desteğinde; Kıbrıs Türk Halkı ‘evet’ derken Rumlar ‘hayır’ demelerine karşın; bir hafta sonra 1 Mayıs 2004’te Rumlar Kıbrıs Cumhuriyeti olarak AB’ne üye kabul edilirlerken Kıbrıs Türk Halkının ‘evet’ oyu yanlış anlaşılıyor ve de “verdiğiniz ‘evet’ oyu ile hak ve statülerinizden, KKTC’den vazgeçebileceğinizin mesajını verdiniz” demeleri bir yana KKTC’ye uygulanan izolasyonlar ve de yaptırımlar kalkmazken; AB gibi, ABD de “Kıbrıs Adasında Kıbrıs Cumhuriyeti’nden başka bir hükümet tanımıyoruz” diyecekti..
Sonuç olarak; günümüzde Rum liderliği AB üyeliğini istismar ederek, iyi niyetten yoksun yollara yönelmek suretiyle tek yanlı kazanımlar elde etme arayışı içindedirler.. Rum-Yunan ikilisi Megali İdea hayalleri çerçevesinde Enosis’i gerçekleştirme hedeflerinden vazgeçmemişlerdir.
Nitekim, 22 Nisan 2007’de Yeniçağ Gazetesi’nde yayınlanan beyanatında Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskopos’u 2. Hrisostomos: “.. EOKA mensubu olmaktan şeref duyuyorum. Düşmanımız Ankara’dır. Kilise; Türk askerleri çekilene , vatan kurtulana kadar milli mücadele saflarında kalacaktır. Biz yerleşikleri ve Türk askerlerini Kıbrıs’tan kovacağız.” Demiştir.
Şubat 2010’da Rum Meclisi Kıbrıs’ta garantiler ve garantörlük haklarının kabul edilemeyeceğini vurgulayan bildiriyi oy birliği ile onaylamıştır..
12 Eylül 2007 tarihinde Rum televizyonunda yapmış olduğu konuşmasında GKRY Lideri TasosPapadopulos: “Tek ve en büyük düşmanlarının Adadaki işgalci Türk askerleri .”olduğunu ifade etmiştir..
Uluslararası Hukuk ve Antlaşmalara dayanılarak gerçekleştirilen 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı; adamıza barışı, huzuru, ve istikrarı getirmiş; yepyeni bir tarihsel süreci başlatmıştır. Kıbrıs Türk Halkının soykırıma uğramasını ve Kıbrıs Türk Halkının Girit misali yok olması engellenmiştir… DEVAM EDECEK..