21 ARALIK 1963 KANLI NOEL SALDIRILARINA GİDEN YOL VE HEDEFİ (5)

Abone Ol

1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Antlaşmalarını Enosis’e giden yolda  sıçrama tahtası olarak gören  Cumhurbaşkanı  Makarios;  başta İngiltere, Fransa ve Rusya olduğu halde  Batılı devletlerin  yardım ve desteğiyle  hedeflerine ulaşacağına  inanıyordu.
Nitekim  bu amaçla hazırlanan  Akritas Planı;  21 Aralık 1963’te yürürlüğe  konularak, Kıbrıs Türk halkına karşı silahlı saldırıya geçilerek onları  eşit ortağı oldukları devletin yasama, yürütme ve yargı organlarından,  devlet dairelerinden tamamen dışlayarak  1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’ni gasp ederken  Kıbrıs Cumhuriyeti , Rum devletine dönüştürülüyordu..
Rumların Enosis’e giden yolu açma adına , Kıbrıs Türk Halkına karşı 21 Aralık 1963’ten itibaren gerçekleşirmiş oldukları silahlı saldırıların katliamlara dönüşmesinin ardından Anavatanımız Türkiye’nin  Garanti Antlaşmaları çerçevesinde 25 Aralık 1963 günü saat 14.30’da gerçekleştirdiği  ihtar uçuşları sonrası   Lefkoşa’da Türkler ve Rumlar arasında  sınır olarak bir ‘Yeşil Hat’ çizilmesinin ardından kısa bir süre sonra Rum silahlı saldırıları yeniden başlayacak ve tüm ada geneline yayılacaktı..
O günde Kıbrıs Türk Halkı; 21-25 Aralık  1963  tarihleri arasında cereyan eden ve tarihe Kanlı Noel olarak geçen sadece bir    hafta içerisinde 92 şehit ve 473 yaralı verirken  kayıpların ise sayısı bilinmiyordu..
15 Ocak 1964’te gerçekleşen 5’li Londra  Konferansının başarısızlıkla sona ermesinin ardından toplanan  BM Güvenlik Konseyi aldığı 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararında  yer alan “Kıbrıs’ta olayları önlemek amacıyla   ‘Kıbrıs Hükümeti’nin  onayıyla ‘BM Barış Gücü’ kurulması ve adaya gönderilmesi” ifadesi ile çok açık ve net olarak “Kıbrıs Hükümeti’nden  şiddet ve kan dökülmesini önleyecek  her türlü tedbirin alınması” yönündeki talebi ile  Enosis peşinde koşan Rum Hükümeti’nin, “Yasal Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümeti” olarak tanıması bir yana  tarafların  kuvvet kullanmaktan kaçınmaları istenirken hedef; Garanti Antlaşmasını etkisiz hale getirmekti!..
  O günde  kararda yer alan   “Kıbrıs Hükümeti” ifadesi, daha sonra Rum yönetiminin “Yasal Kıbrıs  Hükümeti” olarak tanınmasını sağlamıştır.  Nitekim bu karara Türkiye’nin  de onay  vermesiyle birlikte   Batı, Kıbrıs  Cumhuriyeti’nin yasal temsilcisi  olarak  Rum yönetimini  meşru hükümet ve devlet olarak tanıyacaktı!..
21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırıları ile  Lefkoşa’da Türk direnişini çökertemeyen   Rum-Yunan saldırıları kısa sürede tüm  adaya yayılır. O günde 103 köyden yaklaşık 30 bin Türk   göçmen durumuna düşerken yollardan, utanç barikatlarından   toplanan yüzlerce Türkün izine bile rastlanmayacaktı.  11 yıl boyunca Rumların  silahlı saldırılarına  ve katliamlarına  uğrayan  Kıbrıs Türk Halkı  1963-1974 yılları arasında Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) etrafında bütünleşerek büyük mücadeleler vererek  bir “Şafak Vakti”  kahraman Mehmetçiğin gelişini bekledi.
11 yıl boyunca Kıbrıs Türk Halkı, Lefkoşa’da, Mağusa’da, Larnaka’da, Baf’ta, Limasol’da , Erenköy’de, Boğaz’da , St. Hilarion’da diğer kent ve köylerde direnerek büyük mücadeleler verdi.
15 Temmuz 1974’te   Yunan Cuntası desteğinde RMMO ve EOKA-B’nin Makarios’a karşı düzenlediği darbenin esas hedefi Enosis’in bir an önce gerçekleşmesini sağlamaktı.. Nitekim Makarios’un yerine getirilen Nikos Sampson 17 Temmuz 1974 günü televizyondan yapmış olduğu açıklamada Kıbrıs Helen Devletini ilan ediyordu..
Yıllarca Rum mevzilerinden, Rum radyolarından yayınlanan “Bekledim De Gelmedin” şarkılarını  dinlemek durumunda kalan  Mücahit Kıbrıs Türk Halkı 11 yıl boyunca , dağlarda, ovalarda, bayırlarda, köy ve kentlerde kadınıyla erkeğiyle Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) etrafında  bütünleşerek sürdürdüğü onurlu mücadelesinin sonunda  20 Temmuz 1974’te gerçekleşen   Barış Harekatı ile Kıbrıs’a barış ve huzur geldi..
2 Eylül 1975’te Viyana’da BM Genel Sekreteri Kurt Waldeim’ın huzurunda Kıbrıs Türk Federe Devleti Başkanı Rauf R. Denktaş ve ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti   Temsilciler Meclisi Başkanı  Klerides arasında imzalanan  Antlaşma ile  tamamen gönüllülük esasına dayanılarak Güney’den Kuzey’e 65 bin Türk,  Kuzey’den de Güney’e 120 bin Rum Güney’e geçerken Kıbrıs’ta iki bölgelilik oluşuyordu..
Yıllarca devam eden toplumlararası görüşmelerin adil ve kalıcı bir siyasi çözüme varılmasını hedeflemeyen Rum liderliğinin Kıbrıs sorununu yeniden  BM Güvenlik Konseyi’ne taşımalarının ardından BM Güvenlik Konseyi aldığı  13 Mayıs 1983 tarih ve  37/253 sayılı  kararı ile  Kıbrıs Türk Federe Devleti’ni “Geçersiz Bir Devlet” olarak ilan etmesi yanında  Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliği, bağımsızlığı, toprak bütünlüğü ve birliği ile bağlantısızlığı   destekleniyordu..
Bu yaşananların ardından KTFD Meclisi oy birliğiyle aldığı kararın ardından 15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilan etmiştir. O günde; BM Güvenlik Konseyi aldığı 541 sayı ve 18 Kasım 1983 tarihli kararla   bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni “Hukuken Geçersiz” saymasının bir  sonucu olarak günümüzde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni sadece anavatanımız Türkiye tanımaktadır..
Günümüzde, Kıbrıs Türk ve Rum Halklarının zorla bir araya gelmesini hedefleyen büyük güçler bilmelidirler ki; Kıbrıs Türk ve Rum Halklarının  ayni devlet çatısı altında  bir araya gelmesi asla  ve asla mümkün değildir..  Kıbrıs’ta barış ve huzur ancak ve ancak  Kıbrıs’ta var olan bağımsız ve egemen iki devletin birbirini  karşılıklı olarak tanıması ve yan yana yaşamasıyla mümkündür.
Unutmayınız ki dünya ile bütünleşmek, özgür, bağımsız ve egemen  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile gerçekleştiği taktirde bir anlam ifade edecektir.  Hedefimiz; KKTC’nden,  egemenliğimizden ve bağımsızlığımızdan  vazgeçmemizi isteyen tüm siyasi çözüm önerilerine ‘hayır’ demek olmalıdır.
Yaşamı boyunca özgürlük mücadelesini bir ‘Bayrak’ gibi taşıyan  Kıbrıs Türk Halkı; gücünü Türklüğün şanlı tarihinden, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten ve Kuvay-ı Milliye ruhundan alan Türk Mukavemet Teşkilat (TMT) etrafında bütünleşerek   Rum hakimiyeti altına girmemek, Batı Trakya  Türkleri gibi ‘azınlık’ durumuna düşmemek; Girit örneğinde olduğu gibi yok olmamak için  Kıbrıs Türk Halkı, Atatürk ilke ve  devrimlerinden aldığı  ruh, ilham ve güçle bağımsızlığına, egemenliğine, özgürlüğüne ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne  sahip çıkmaya devam edecektir.
 Kıbrıs Türk Halkı; özgürlüğün  ve egemenliğin ne anlama geldiğini, anavatanımız Türkiye’nin  güvencesinde  yaşamanın huzurunu çok iyi bilmektedir.
Kıbrıs Türk Halkının varlığını  ortadan kaldırmak ve yok etmek için  Akritas Planının  uygulanmaya konulduğu günün 57’nci yıl dönümünde olduğumuz bugünlerde Kıbrıs Türk Halkının  bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yaşatmak ve tanınmasını  sağlamak  azminde ve kararında olduğunu bir kez daha vurgulamakta yarar vardır..
Dünden bugüne büyük güçlerin desteğiyle Kıbrıs’ta oynanan oyunu bozacak tek olgu bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin  yaşatılmasını ve tanınmasını sağlamaktır.
Bayrağımız, Canımız, Kanımız… Kıbrıs Vatanımız, Türkiye Anavatanımız Helal Olsun Canımız Kanımız..
 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok yaşa…