23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN (2)

Abone Ol

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınız Kutlu Olsun..

TBMM’nin 23 Nisan 1920’de Açılışının 104’ncü yıl dönümünde mutluyuz, gururluyuz.. Şu bir gerçek ki TBMM’nin ilk açılışı Mustafa Kemal Atatürk’ün imkansızı gerçekleştiren, inanç, irade ve dehasının eseridir. İşte bunun içindir ki Mustafa Kemal Atatürk Mazlum Milletlerin Bağımsızlık Hareketinin Öncüsüdür.

Atatürk’ü, Atatürk yapan ve çağının ötesine taşıyan olan da hiçbir devlet adamında görülmemiş olan ondaki çocuk sevgisidir. Dünyada çocuklara bayram, hem de resmi bayram armağan etmiş tek devlet adamı olması bu sevginin “Bugünün küçüğü yarının büyüğüdür” sözü de çocuklara verdiği değerin, onlara duyduğu saygının kanıtlarıdır.

Gerilere dönüp bakacak olursak; Mondoros Mütarekesinin 30 Ekim 1918’de imzalanması ile birlikte İtilaf Devletleri tarafından Anadolu’da işgallerin başlaması ile birlikte “Milli Mücadele” zorunlu hale gelmişti.

07 Mayıs 1919’da İtilaf Devletleri Yüksek Konseyi’nin aldığı karar uyarınca 15 Mayıs 1919’da İngiliz Donanması desteğinde İzmir’e ayak basan Yunan Askerlerinin bölgeyi işgal etmelerinin ardından 21 Haziran 1919’da İtilaf Devleri, Türk milletinin direnişini kırmak için İzmir’de bulunan Yunan Askerlerini Anadolu içlerine sürmeye karar vermesiyle birlikte Balıkesir, Bursa, Uşak ve Trakya kısa sürede Yunan ordusu tarafından işgal edilecekti.

Anavatanımızın, bütün yönlerden düşman saldırısı ile karşı karşıya kaldığı günlerde dava arkadaşlarıyla birlikte 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basan Mustafa Kemal Paşa, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuna giden yolda büyük mücadeleler vermiştir.

19 Mayıs 1919, Türkiye Cumhuriyetinin temellerinin atıldığı gündür. 19 Mayıs 1919’da Samsun’da çakan kıvılcım bir meşale oluyor ve de Anadolu insanı Mustafa Kemal’in önderliğinde Türk Kurtuluş Savaşını başlatıyordu. Diğer bir değişle Türk ulusunun bağımsızlık ve özgürlük yolu Mustafa Kemal ve arkadaşlarının 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basışlarıyla açılıyordu.

Mustafa Kemal, 19 Haziran 1919’da Amasya toplantısını gerçekleştirir. Bu toplantıda, Ali Fuat Cebesoy,, Refet Bele, Rauf Orbay, 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir, 2. Ordu Müfettişi Mersinli Cemal Paşa da vardı. Kaynak: http://blog.milliyet.com.tr/19-mayis-1919-da-mustafa-kemal-ataturk-samsun-a-cıkarak-kurtulus-savasi-ni-baslatir/Blog/?BlogNo=561068

21-22 Haziran 1919’da yayınlanan Amasya Tamimi’nde “Milli Bağımsızlığı Yine Milletin Azim ve Kararı Kurtaracaktır” derken 23 Temmuz-07 Ağustos 1919 Erzurum Kongresi’nde “Vatan Bir Bütündür, Parçalanamaz, Manda ve Himaye kabul Edilemez” deniliyordu..

.. Yine 4-11 Eylül 1919 Sivas Kongresi’nde de alınan kararlar yeni bir Türk devletinin kuruluşuna temel olacaktı. O günde de Mustafa Kemal Paşa “Tek Egemenlik Vardır, O Da Milli Egemenliktir. Ülkeyi Yine Ulusun Kendisi Kurtaracak” demişti.

Erzurum ve Sivas Kongrelerinin amacı ; Türk ulusuna bağımsızlık ve özgürlük düşüncelerini aşılamak ve kurtuluşa giden yol haritasını çizmekti. Tutsaklığın Türk ulusunun yapısına aykırı olduğunu çok iyi bilen Mustafa Kemal, o günde Anadolu insanına ulus olma bilincini aşılamaya çalışıyordu.

Erzurum ve Sivas Kongrelerinde: “Milli sınırlar içerisinde ‘Vatan’ bir bütündür, parçalanamaz. Manda ve himaye kabul edilemez. Kuvay-ı Milliye’yi tek kuvvet tanımak ve milli iradeyi hakim kılmak esastır” deniliyor ve de Türk Kurtuluş Savaşı millete mal ediliyordu. Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının düzenlediği Sivas ve Erzurum Kongrelerinin ardından İstanbul’daki Hükümet, ülke üzerindeki idare ve askeri denetimi tamamen kaybediyordu..

27 Aralık 1919’da Ankara’ya gelen Mustafa Kemal, bütün yörelerden gelen halkın temsilcileri ile 23 Nisan 1920’de TBMM’ni açarak memleketin yönetimini halkın iradesine verirken, Mustafa Kemal Paşa Yönetiminde ulusal direniş Hükümeti kuruluyordu.

Böylece Türk yurdu ve yönetimi, halkın iradesine verilmiş oluyor ve de Ankara; Türk Kurtuluş Savaşının merkezi oluyordu. TBMM, “Misak-ı Milli Sınırları İçerisinde Vatanın Bir Bütün Olduğu ve Parçalanamayacağı” görüşünden hareketle düşmanla mücadele kararı alıyordu.

Yeni gelenlerden ilk Ankaralı olan Mustafa Kemal’di. Ankara, 27 Aralık 1919 gününden beri Mustafa Kemal’i Ziraat Mektebinde misafir ediyordu. Bu okul, Keçiören yolunda sonradan Meteoroloji Enstitüsü olan iki katlı bir binaydı. Mustafa Kemal Paşa, üst katta kalıyordu. Üst katta büyücek bir odanın döşemesi şöyleydi: sac bir soba, bir-iki kanepe ve koltuk, üç-dört sandalye ve bir çalışma masası. Gazi, Heyet-i Temsiliye Reisi makamı, Karargah, kabul salonu, görüşme, toplantı salonu ve çalışma odası olmak üzere hep o tek odayı kullanıyordu..

..İlk Meclis’in açılış hazırlıkları, bütün ülkeye yayılan tebliğler, ordu kurulması ve savaşla ilgili konular oradan yürütülmüştü. Gelen giden yazılar iki kişilik bir “Kalem odasından” sağlanıyordu. Anadolu Ajansı da o günlerde kurulmuş ve Ziraat Mektebinin üst katındaki bir başka küçük odada çalışmaya başlamıştı..

..Halide Edip (Adıvar) ve Yunus Nadi’den oluşan iki kişi ile bütün yurda ve dünyaya duyurulmak istenen konular ve haberler günde en az iki defa servis yapılmak üzere telgrafhaneye veriliyordu..

..Mustafa Kemal daha sonra İstasyonda (Ankara Garı) binasında üç odalı bir daireye yerleşmiş, oradan da Çankaya’ya (Halen Çankaya Kökü Bahçesi içinde Müze olan) iki katlı mütevazi küçük bir bağ evine taşınmıştı. Kaynak: Dr. Öğüt Yazman, TBMM Yeni Devlet ve Cumhuriyet, Bütün Dünya, s.25-29, Başkent Üniversitesi Kültür Yayını , 1 Nisan 2015

23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açarak bütün dünyaya karşı yayınlamış olduğu beyanname ile “Egemenliğin Kayıtsız Şartsız Türk Milletine Ait Olduğunu” ve “Büyük Millet Meclisi’nin üzerinde hiçbir makam bulunmadığını” ilan etmiştir. Ayni gün Meclis, Mustafa Kemal Paşa’yı başkan seçerken onun önderliğinde Türk İstiklal Savaşı da başlıyordu..

Diğer bir değişle 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a ayak basmasıyla kısa sürede merkezi bir nitelik kazanır. Bu süreçte arka arkaya 10 Ocak 1921’de I. İnönü Zaferi, 1 Nisan 1921’de 2. İnönü Zaferi, 23 Ağustos-13 Eylül 1921 tarihleri arasında kazanılan

Dumlupınar ve Sakarya Meydan Muharebeleri ile Türk yurdunun düşmandan kurtarılması yolunda önemli adımlar atıldı.

26-30 Ağustos 1922’de gerçekleşen Büyük Taarruz, Türk İstiklal Harbinin son safhasıdır. 26 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz sonucunda Yunan ordusu kısa sürede dağılır, 30 Ağustos 1922’de büyük zafer gerçekleşir. 1 Eylül 1922’de Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ordulara, “İlk Hedefiniz Akdeniz’dir İleri!” diyerek düşmanın akıbetini belirlemiş oluyordu. Türk askerleri kaçan düşmanı takip ettiler. Türk Askeri her gün bir şehri düşmandan temizleyerek 9 Eylül 1922’de Yunan Askerlerini İzmir’de denize döktüler.

11 Ekim 1922’de imzalanan Mudanya Mütarekesi ile Doğu Trakya’yı teslim almıştır. 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması ile Milli Mücadelenin kazanımları güvence altına alınıyordu.

“Hattı Müdafaa Yoktur, Sathı Müdafaa Vardır, O Satıh Bütün Vatandır” diyen Mustafa Kemal Paşa, uzun yıllardan beri düşlediği ve de Kurtuluş savaşı boyunca bir sır olarak gönlünde ve kafasında sakladığı Cumhuriyet’i en uygun zaman diye gördüğü 29 Ekim 1923’te TBMM’nin kararı ile ilan etmiştir.

..23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızı, 1979 yılından bu yana Türkiye Radyo Televizyon Kurumu tarafından gerçekleştirilen Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ile dünya çocukları ile birlikte kutluyoruz..

..Şenliğin bir amacı Atatürk’ün Türk çocuklarına armağan ettiği dünyanın ilk ve tek çocuk bayramı sevincini dünya çocukları ile paylaşmak; bir diğeri de Büyük Önderin, “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesini dünya ölçeğinde geleceğe taşımaktır.

Gerilere dönüp bakacak olursak; açılışın ertesi günü 24 Nisan’da yaptığı konuşmasında yeni devletin kuruluş esaslarını Mustafa Kemal şöyle açıklıyordu:

1-Ülkeyi bölünme ve çöküşten kurtarmak için bütün güçleri birleştirmek gerekir.

2-TBMM yalnızca bir yasama ve denetleme organı değil, ülkenin ve milletin kaderiyle “Bilfiil ilgilenen bir heyettir.

3-Kendi içinden bir heyeti hükümet işlerini yürütmeye memur etmesi gerekir.

4-Meclis Başkanı seçilecek kişinin yüce meclisi temsil eden bir kişi olarak hükümete de başkanlık etmesi meclis adına hükümet kararlarına imza koymaya ve bu kararları onaylamaya yetkili olması gerekir.

5-Reis hükümetin diğer üyeleri gibi meclis önünde tam sorumlu olmalıdır.

6-Saltanat ve hilafet makamının tutsaklıktan kurtarılmasına kadar geçici olarak bile olsa bir “Hükümet Reisi” tanımamak ya da bir “Padişah Kaymakamı” yaratmamak gereklidir.

Mustafa Kemal, yukarıdaki esasları içeren bir önerge vermiş ve bu önerge kabul edilerek meclis kararı haline getirilmiştir. Bu önergede geçen “Yeni Bir Hükümet Teşkili Zorunludur” ifadesi aslında yeni bir devletin ilanından başka bir şey değildi.

Sonuç olarak; 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasıyla başlayan ulusal direnişlerin bayram niteliğine dönüştürülmesi, süregelecek devrim hareketlerinin başlangıç noktasıydı.

29 Nisan 1920’de bayramı çocuklara armağan eden Mustafa Kemal Atatürk’ün, çocuklardan başlayarak gençliğe doğru yürümesi yine üstün bir zekanın ürünüydü.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınız Kutlu olsun..

Ne Mutlu Türküm Diyene