29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMINI COŞKU İLE KUTLARKEN
I. Dünya Savaşında yenik düşen, orduları dağılan ve de savaş yorgunu olan büyük Türk Ulusu Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde olağanüstü zor koşullarda tam bağımsızlık hedefiyle kurtuluş savaşı vermiştir. Türk Ulusal Kurtuluş Savaşı, sadece İstanbul’u ve Anadolu’yu işgale kalkışan emperyalist güçleri kovalamakla sınırlı kalmamış ve başta Osmanlı Devleti Padişahı ve ona bağlı hükümetler yanında emperyalizmin işbirlikçileri ile de mücadele edilmiştir.
Her savaşın bir siyasi hedefi vardır!. 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkarken kararlaştırdığı hedef: “Ulusal sınırları içinde, ulusal egemenliğe dayalı, tam bağımsız yeni bir devlet kurmaktır. Ulusal sınırları Misak-ı Milli (Ulusal Ant) ile tanımlanmıştır. Ulusal egemenlik demek; Osmanlı Hanedanı’nın egemenliğine son vermek demektir. Tam bağımsızlığın anlamı da başta kapitülasyonlar olmak üzere ulusumuzu sömüren araçlardan kurtulmaktır. Bunun da adı Meşrutiyetten Cumhuriyete geçiştir. Kaynak: Dr. Cihangir Dumanlı, Cumhuriyet 29 Ekim 1923’te kurulmadı, ilan edildi. Bütün Dünya s.7, Başkent Üniversitesi Kültür Yayını, 1 Ekim 2017 sayı 2017/10, Ankara..
Gençlik yıllarından itibaren Osmanlı İmparatorluğunun çökmekte olduğunu gören Mustafa Kemal Atatürk, İmparatorluk yerine Ulusal Egemenliğe dayalı “Yeni Bir Devlet” kurmayı hedeflemişti. Mustafa Kemal Atatürk o günlerde bunu telaffuz etmese de aklındaki “Yeni Devlet”, Cumhuriyetti.
21-22 Haziran 1919 tarihli Amasya Tamiminde; milli mücadelenin komutanlarının imzası ve onayı ile ilan edilen genelgede sık sık ifade edilen “Milletin İstikbalini Yine Milletin Azim ve Kararı Kurtaracaktır” denilirken alınan bu kararlar; Kongre Başkanlığını Mustafa Kemal’in yaptığı 23 Temmuz-7 Ağustos 1919 Erzurum Kongresi’nde ve 4-11 Eylül 1919 Sivas Kongrelerinde de benimseniyor ve de “Vatan Bir Bütündür, Parçalanamaz, Manda ve Himaye Kabul Edilemez” deniliyordu.
Mustafa Kemal Atatürk 23 Temmuz-07 Ağustos 1919 Erzurum Kongresi günlerinde Mazhar Müfit Kansu’ya özel bir defter alarak söylediklerini yazmasını ister. Mustafa Kemal’in yazdırdığı ilk madde şudur: “Zaferden Sonra Devletin Şekli Cumhuriyet Olacaktır”
Yine Erzurum Kongresinde kendisine “Yoksa Cumhuriyet’e Doğru Mu Gidiyoruz? Diye soran muhatabına “Hala Daha Şüphen Mi Var?” demişti. Kaynak: Lord Kingross, Atatürk ve Bir Milletin Yeniden Doğuşu” Çeviri: Necdet Sandar. Altın Kitaplar, s.220 İstanbul.
Ankara’da Büyük Millet Meclisi sert bir bildiri ile kınayarak kabul etmeyeceğini ilan ediyordu. 10 Ağustos 1920’de imzalanan Sevr Anlaşmasıyla Türk’ün kendi anayurdunda hür yaşama hakkına son verilmek istenirken söz konusu anlaşmayı Ankara’da Büyük Millet Meclisi set bir bildiri ile kınayarak kabul etmeyeceğini ilan ediyordu.
Türk istiklal Savaşı günlerinde 10 Ocak 1921’de I. İnönü Zaferi ve 31 Mart 1921’de 2. İnönü Zaferinin kazanılmasının ardından 23 Ağustos 1921’de başlayan ve gece gündüz devam eden Sakarya Meydan Muharebesi; Türk Kurtuluş Savaşının dönüm noktası olacaktı. 23 Ağustos 1921’de Yunanlılar taarruza başlarken; Gazi Mustafa Kemal Paşa “Hattı Müdafaa Yoktur, Sathı Müdafaa Vardır; O Satıh Bütün Vatandır. Her Karış Toprağı Vatandaşın Kanı ile Sulanmadıkça Terk Olunamaz” emrini veriyordu.
23 Ağustos-12 Eylül 1921 tarihleri arasında 22 gün 22 gece süren savaş sonunda 13 Eylül 1921’de Türk Ordusu büyük bir zaferle Yunan Ordusunu geri kaçmak zorunda bırakmıştır. Bu zaferle TBMM, Mustafa Kemal Paşa’ya “Mareşallık” rütbesi ile “Gazilik” ünvanı vermiştir.
Türk Kurtuluş Savaşının son evresi olan Büyük Taarruz Yunan Kuvvetlerini Anadolu’dan kesin olarak atmak için 26 Ağustos 1922 sabahı Afyonkarahisar-Kocatepe’den Türk Ordusunun topçu ateşiyle başladı. 26-30 Ağustos 1922’de gerçekleşen Büyük Taarruz, Türk İstiklal Savaşının son safhasıdır. 30 Ağustos 1922’de gerçekleşen Başkomutanlık Meydan Muharebesinde 1 gün içinde Yunan ordusunun önemli bir bölümü etkisiz hale getirilmiştir.
30 Ağustos Atatürk’ün bizzat yönettiği “Dumlupınar Meydan Muharebesi” ile Türk Askeri kesin bir zafer kazanırken düşmanın ana kuvvetleri imha edilerek pek çok esir alınmış ve de Yunan ordusu bozguna uğratılmıştır.
O günde İzmir’e doğru kaçmaya başlayan Yunan Ordusunun toparlanmasına fırsat vermek istemeyen Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, 1 Eylül 1922’de tarihe geçecek olan o emri verdi: “Ordular İlk hedefiniz Akdeniz’dir, İleri!..” Böylece İzmir’e doğru hızla çekilen Yunan Ordusu, Türk ordusu tarafından takip edilirken işgal altındaki şehirler tek tek düşmandan temizleniyordu. O günde Türk Orduları akın akın İzmir’e doğru koşarken Yunan askerleri ve de Rumlar, İngiliz, Fransız gemilerine yetişip kaçabilmek için panik içinde koşuyorlardı.
Yunan ordusunu takip eden Türk ordusu, 1 Eylül 1922’de Uşak’a girdi. Arkasından sırasıyla Eskişehir (2 Eylül), Nazilli, Simav, Salihli, Alaşehir, Gördes (3 Eylül), Kula (4 Eylül), Balıkesir, Bilecik (6 Eylül), Aydın (7 Eylül), Manisa (8 Eylül), Bursa (10 Eylül)’de Yunan işgalinden kurtarıldı.
9 Eylül 1922 sabahı Ahmet Zeki Bey komutasındaki 2. Süvari Fırkası, ardından da II. Süvari Komutanı Mürsel Paşa Komutasındaki 1. Süvari Fırkası birliklerinin İzmir’e girdiğinin bildirilmesinin ardından, 5. Süvari Kolordusu Komutanı Mirliva Fahrettin Paşa Komutasındaki birlikler saat 10.00’da İzmir’e girdi.
Diğer yandan 2. Tümen’in öncülüğünü yapmakla görevlendirilen Yzb. Şerafettin Bey , konağa girerek konağın balkonundaki direğe Türk Bayrağını astı ve de Türk Askeri birlikleri öğlene kadar bütün önemli noktaları ele geçirdi.
9 Eylül 1922 günü I. Kolordu, Kemal Paşa’ya, 2. Kolordu Turgutlu’ya ulaştı. Kuzey’de Kozancı bayırında Yunan mevzilerine taarruz eden 3. Kolordu düşmanı etkisiz hale getirerek Bursa’ya ilerlerken, Türk Süvarileri 3 yılı aşkın bir süreden beri göz yaşı döken, ızdırap çeken İzmir Türk Halkının sevinç göz yaşları arasında İzmir’e girdi.
10 Eylül 1922’de Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, yanında Genel Kurmay Başkanı Fevzi Çakmak, Yaveri Salih Bozok ve İsmet Paşa ile birlikte İzmir’e girdi ve Fahrettin Paşa ile buluşarak doğruca Hükümet Konağı’na gitti ve de Konağın balkonundan başarıyı Türk milletine mal eden kısa bir konuşma yaptı.
Mustafa Kemal Paşa’nın ordulara 1 Eylül’de verdiği tarihi emirle başlayan ve 18 Eylül 1922 tarihine kadar yapılan takip harekatı ile bütün Batı Anadolu’daki Yunan askerleri Türk sınırları dışına çıkarılırken takip harekatının başarı ile sonuçlanması sayesinde İzmit bölgesinden İstanbul Boğazı’na kadar Türk Ordusu için hayati önem taşıyan diğer stratejik hedefler de İtilaf Devletlerinin işgalinden , olaysız olarak barış yoluşa kurtarılmıştır.
Türk Kurtuluş Savaşının sonunda İstanbul, Boğazlar ve Doğu Trakya’nın savaşsız kurtarılmasını sağlayan TBMM Hükümeti’nin ilk siyasi ve diplomatik Zaferi 11 Ekim 1922 Mudanya Ateşkes Anlaşması olup bu antlaşmayı imzalayan İsmet İnönü adını tarihe altın harflerle yazdıracaktı..
25 Ekim 1923’te kabine Atatürk’ün telkini ile istifa etme kararı aldı. 27 Ekim’de Başbakan Fethi Okyar ve bakanlar istifa etti.
28 Ekim’de Mustafa Kemal Atatürk yakın arkadaşlarını Çankaya Köşkünde akşam yemeğine çağırdı ve konuyu tartıştılar. Gecenin sonunda Atatürk, “Arkadaşlar, Yarın Cumhuriyeti İlan Ediyoruz” dedi. O gece Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü ertesi günü Meclise sunulacak yasa teklifini hazırladılar.
29 Ekim 1923’te yapılan anayasa değişikliğinin Anayasa Komisyonu raporunda Cumhuriyetin zaten kurulmuş olduğu şu ifadelerle vurgulanmaktadır: “Egemenliğin ulusa ait olması ve idare usulünün milletin mukadderatının bizzat ve bilfiil idare etmek esasına dayanması zaten Cumhuriyet demektir.
29 Ekim günü Atatürk, İnönü ile birlikte hazırladıkları yasa teklifini sundu. Teklif oy birliği ile “Yaşasın Cumhuriyet” sesleri ile kabul edildi. Ayni gün yapılan Cumhurbaşkanı seçimine 159 üye katıldı. Mustafa Kemal Atatürk, 158 oyla oyla 42 yaşında Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı seçildi. Çekimser bir oy Atatürk’ün kendi oyu idi. Kaynak: Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam, 3. Cilt, s.157 , Remzi Kitabevi İstanbul, 1965; Dr. Cihangir Dumanlı, Cumhuriyet 29 Ekim 1923’te kurulmadı, ilan edildi. Kaynak: Bütün Dünya, s.11, sayı 2017/10, 1 Ekim 2017
30 Ekim günü Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü’yü ilk Başbakan olarak görevlendirdi ve Türkiye Cumhuriyetinin ilk hükümeti kuruldu. Hükümetin kurulmasının ardından Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları anavatanımız Türkiye’yi çağdaş uluslar düzeyine yükseltebilmek için gerekli devrimleri gerçekleştirerek bir olmazsa olmazı başardılar..
Bu Büyük Zaferi Türk Milletine Yaşatan , Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Silah Arkadaşları Olmak Üzere Kahraman Mehmetçiklerimize Bir Kez daha Minnet ve Şükranlarımızı arz ederim..
Türkiye Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa ..