4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararları ve önemi

Abone Ol

19 Şubat 1959 Zürih ve Londra Anlaşmaları ile kuruluşunun temelleri atılan  ve de 16 Ağustos 1960 Lefkoşa Anlaşmaları ile   ilan  edilen Kıbrıs Cumhuriyeti  Kıbrıs Türk ve Rum halklarının eşit kurucu  ortaklığına ve de siyasi eşitliğine dayalı   bir Cumhuriyetti…

1960-1963 yılları arasında 3 yıl boyunca  1959 Zürih ve Londra Anlaşmalarının kendi iradesi dışında imzalandığını dile getiren Makarios  Enosis’e giden yolu açmak için   Kıbrıs Türk halkına  anayasada hayat veren  13 maddenin değiştirilmesine yoğunlaşır. Bunu başaramayınca  da  21 Aralık 1963 günü sabahının  erken saatlerinde  Kıbrıs Türk halkını yok etmeye yönelik   Akritas Planı  devreye konulacaktı…

Hedefleri 8 saat içinde Lefkoşa’yı ele geçirmek ve 24 saat içinde tüm Kıbrıs’a hakim olmaktı. Lefkoşa’nın düşmesi için önce K. Kaymaklı ele geçirilmeliydi!..

Nitekim Yunan Alayı’nın da  saldırılara katılması sonucu  Küçük Kaymaklı düşmesi ve  saldırıların Lefkoşa’ya yoğunlaşması üzerine   25 Aralık 1963’de, Türk Savaş Uçakları  Lefkoşa üzerinde  ihtar uçuşları yapmıştı…Türkiye’nin müdahalesinden korkan Rumlar, İngiltere’nin de arabuluculuğu ile   bir Ateşkesi  kabul etmişlerdi!..

27 Aralık 1963 günü  İngiliz Generali   Peter George Francis Young’ın  Komutasında  üç garantör ülkenin askerleri   “Barışı Koruma  Kuvveti” adı altında göreve başladı.  30 Aralık günü de  mevcut durum çerçevesinde  “Yeşil Hat” çizildi.  Bu hat, Lefkoşa’nın  Türk ve Rum kesimini ayıran    ve Rum saldırılarının  durdurulduğu hattı. Yeşil bir kalemle çizildiği için adına  “Yeşil Hat” denilmişti…

Neticede  Ateşkes Anlaşmasını ihlal eden Rumlar saldırılarını  adanın her yerine yayması sonrası Kıbrıs sorunu  BM Güvenlik Konseyi’ne taşınır.BM  Güvenlik Konseyi  4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı   kararı ile  Rum Yönetimini   Kıbrıs’ta meşru  hükümet olarak tanınıyordu.

BM Güvenlik Konseyi toplantısında Birleşik Krallık, Kıbrıs Cumhuriyeti, Türkiye ve Yunanistan  hükümetlerine   danışılarak Kıbrıs Adası üzerinde   bir  BM Barış Gücü’nün kurulmasına karar verildi.  Ayrıca  Türkiye’ye yönelik olarak kararın 1. Maddesinde  “Uluslararası barışı tehlikeye   sokacak herhangi bir   harekatın yapılmaması istendi.  Birleşik Krallık, Türkiye ve Yunanistan arasında arabuluculuk amacıyla “Özel bir Temsilci” atanması kararı alındı.  Kararlar   tüm üye ülkelerin   ‘evet’ oyu ile alındı…

186 sayılı BM Güvenlik Konseyi karar;  öncelikle Rumları günümüze kadar  gelen çözümsüzlükte     ve Enosis’e   giden   yolu açma  mücadelelerinde   cesaretlendiren bir karar olmuştur. BM Güvenlik Konseyinin  4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararı    hangi adalete  ve   hukuk   temellerine    dayandırılarak  alınmıştır?  Bunu o günde   çok az kişi düşünmüş ancak üzerinde   durulmamıştı!...

Nitekim konu ile ilgili olarak   ABD’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi   Nelson  Ledsky’nin  çok önemli bir tespiti vardır.. 1980’li yıllarda  ABD’nin   Kıbrıs  Özel  Temsilcisi olan   Nelson Ledsky’nin   Rauf R. Denktaş’la   arasında geçen bir diyalogdaRauf R. Denktaş, Ledsky’ye  BM  Güvenlik Konseyi’nin   Rumları meşru hükümet olarak tanıyan   4 Mart 1964 tarihli   kararının  haksızlığından  bahsetmesi  üzerine   Ledsky şunları söylemiştir: 

“1964’ün   dosyalarını incelettim.  BM Güvenlik Konseyi’nce   alınan bu kararın   hukuki temellere dayanan   bir karar olmadığı, siyasi mülahazalarla   alınmış bir karar olduğunu tespit ettim” demesi  dikkat çekicidir. Kaynak :  Soyalp Tamçelik, BM  Güvenlik Konseyi’nin  Kıbrıs’la İlgili  Aldığı Bazı Kararların  Özellikleri ve Analitik  Değerlendirilmesi (1964-1992)

İşin ilginç yanı Türk tarafı da  bu kararın kabul edilmesinden memnundu.  Aslında Türk yetkililerin Kıbrıs Türk Halkının yalnızlığını başlatan , onları uluslararası alanda muhatap olarak kabul edilmekten alıkoyan, sona ermeyecek ambargolara maruz kalmasına neden olan bu kararı, sırf  Türkiye’nin  müdahale hakkını açıkça ortadan kaldırmadı diye onaylamaları ciddi bir stratejik hatanın sonucudur. Kaynak: Soyalp Tamçelik, BM Güvenlik Konseyi’nin Kıbrıs’la  ilgili aldığı bazı kararların özellikleri ve analitik değerlendirmesi, (1964-1992), s.1247

Sonuç olarak; dünden bugüne   Kıbrıs Rum   tarafını   çözümsüzlükte ve Enosis’e giden yolun   açılması mücadelesinde   cesaretlendiren   en önemli   etken  BM Güvenlik Konseyi’nin   4 Mart tarih ve 186 sayılı kararı ile   Rum  yönetimini   meşru devlet ve hükümet olarak tanınmasıdır.

BM Güvenlik Konseyine düşen görev;  1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının  çalıştırılmasını istemek olmalıydı…BM Güvenlik Konseyi, meşru hükümet ancak   anayasanın   öngördüğü şekilde   egemenliğin  iki halk  arasında eşit  bölüşüldüğü  ve Türklerin de  içinde  yer aldığı  hükümettir demiş olsaydı ve de anayasayı çalıştırmazsanız, anayasayı işletmezseniz,  yaptırımlar uygulayacağız demiş olsaydı, Kıbrıs   sorunu bugünlere kadar devam etmemiş olabilirdi….

Şimdilerde Kıbrıs Türk halkına düşen görev ; BM Güvenlik Konseyi kararlarının  ve de 1 Mayıs 2004 itibarıyla  Rumların AB üyesi olmaları nedeniyle  Kıbrıs  sorununu  bu günlere kadar taşıyanlara inat;  Kıbrıs Türk halkının self-determinasyon hakkını kullanarak 15 Kasım 1983’te ilan ettiği bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’ne  sahip çıkmak ve  tanınmasını sağlamak için  gereğini yapmaktır..

Kim ne derse desin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti  vardır ve var olmaya devam edecektir. KKTC Sen Çok Yaşa…