BM Güvenlik Konseyinin 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararıyla ilgili olarak ABDnin Kıbrıs Özel Temsilcisi Nelson Ledskynin Denktaşla arasında geçen diyalogda Rauf R. Denktaş Ledskyye BM Güvenlik Konseyinin Rumları meşru hükümet olarak tanıyan 4 Mart 1964 tarihli kararının haksızlığından bahsetmesi üzerine Ledsky şunları söylemiştir:
“1964ün dosyalarını incelettim. BM Güvenlik Konseyince alınan bu kararın hukuki temellere dayanan bir karar olmadığını , siyasi mülahazalarla alınmış bir karar olduğunu tespit ettim” demesi dikkat çekicidir. Kaynak: Soyalp Tamçelik, BM Güvenlik Konseyinin Kıbrısla ilgili aldığı bazı kararların özellikleri ve analitik değerlendirmesi, (1964-1992), s.1247; Orbay Deliceırmak, Haklılık ve Kararlılık (Tepkiler Demeti) , Lefkoşa, s.40, 1993
Ledsky, BM Güvenlik Konseyinin yasal durumunu inceledim. Kıbrıs hükümetinden söz ederek başlatmış olduğu bu tutum başlıca ülkelerce de benimsenmiş ve bunun bir sonucu olarak yetki gasbı yapmakta olan yönetimi “hükümet” olarak tanımıştır, dedi. Kaynak: Zaim Necatigil, “Son 25 yılda Kıbrıs ve BM” Örgütünün 40.Yıl Dönümü , 24 Ekim 195 BM Türk Derneği , Ankara , 1986 ; Soyalp Tamçelik, BM Güvenlik Konseyinin Kıbrısla ilgili aldığı bazı kararların özellikleri ve analitik değerlendirmesi, (1964-1992), s.1247
O günde Kıbrıs Türk Cemaat Meclisinin Başkanı olan ve de Kıbrıs Türk halkını temsilen BM Güvenlik Konseyinde bulunan Rauf R. Denktaş 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararlarına şiddetle karşı çıkmıştı….
Sorun Mart 1964de Güvenlik Konseyine havale edildiği zaman , ilk karar taslağında “…Kıbrıs Cumhuriyetine …” atıf yapılmıştır. Denktaş ise buna itiraz etmiştir. Zira Denktaş “Kıbrıs Cumhuriyetini Rumlar yıkmıştır; ortada yoktur. Rumlar silahlı saldırı düzenleyerek Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetinin Türk kanadını hükümet dışına atmışlardır. Bu nedenle kararda Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetine atıfta bulunulursa Rumlar buna sahip çıkacak , sorun daha da büyüyecektir demiştir. Ayrıca Denktaş “Kimseye sözümü dinletemedim. Sadece kararın çıkarılması bir hafta geciktirilmiş oldu. Araya İngilizler ve Amerikalılar girdi. Kıbrısta akan kanın Türk kanı olduğunu, durdurulması gerektiğini , kendilerinin Kıbrıs hükümeti kompozisyonunun nasıl olması gerektiğini bildiklerini ve bunu garanti ettiklerini , kelimeler ve deyimler üzerinde oynayarak daha fazla zaman kaybedilmemesi gerektiğini söylediler. Türkiyeye giderek Türk makamlarını da ikna ettiler. Neticede karar geçirilmiş oldu. Kararın bu şekilde geçirilmiş olmasına son derece üzüldüm, ağladım. Başımıza geleceği ve Rumların bu kararı kendi lehlerine nasıl kullanacaklarını tahmin ediyordum. Bunu Genel Sekreter UThanta da söyledim” dedi. Kaynak: Soyalp Tamçelik, BM Güvenlik Konseyinin Kıbrısla ilgili aldığı bazı kararların özellikleri ve analitik değerlendirmesi, (1964-1992), s.1245-1246
4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı karar , 1974 yılına kadar nazari de olsa yürürlükte kalmış olup Kıbrısla ilgili bütün görüşmelerde veya BMin bundan sonraki kararlarında buna atıf yapılmıştır. Söz konusu karar, günümüzde alınan tüm kararlarda bağlayıcı bir nitelik taşımaktadır.
Sonuçta bu karar , Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğünde en büyük etkenlerden biri olarak tarafların karşısına çıkmaktadır. Birçok kesimin dediği gibi o günden itibaren Kıbrıs sorunu Rumlar için çözülmüştür. Kaynak: Soyalp Tamçelik, BM Güvenlik Konseyinin Kıbrısla ilgili aldığı bazı kararların özellikleri ve analitik değerlendirmesi, (1964-1992), s.1247
Sonuç olarak; BM Güvenlik Konseyi 186 sayı ve 4 Mart 1964 tarihli kararıyla Makariosu Kıbrıs Cumhuriyetinin yasal başkanı olarak kabul etmesi , Kıbrıs Türk Halkının 21 Aralık 1964 saldırılarıyla hükümetten dışlanmasına rağmen , 1960 Kıbrıs Cumhuriyetinin ortadan kalkmış olmasına rağmen ‘sözde Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümetini Kıbrısın tek hükümeti olarak kabul etmiş olması BM GKnin yapmış olduğu en büyük hata olmuştur. BM Güvenlik Konseyinin 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararı ile Kıbrısta iki kurucu toplumdan sadece birinin hükümeti olarak devam etmiş ve Kıbrıs sorunu bugünlere gelmiştir.
15 Kasım 1983de KKTCnin ilanının ardından, BM Güvenlik Konseyinin peş peşe almış olduğu 541 (1983) ve 550 (1984) sayı ve tarihli kararlarıyla ‘sözde Kıbrıs Cumhuriyetini Kıbrısta tek meşru devlet ve hükümet olarak ifade ederken KKTCnin ise tanınmamasını istemesi düşündürücü olduğu kadar tek yönlü alınan kararlar olduğu inancındayız.
Unutmayalım ki, Rum gençliğinin mücadelesi Enosis mücadelesidir. Enosis deyip geçmeyelim. Girit, Enosis siyasetinin bir neticesi olarak Yunanistana geçmiştir. Yunanlılar Girit mücadelesini Enosis bayrağı altında yürütürlerken , Giritin Yunanistana ilhakı ile bu mücadelenin bitmeyeceğini de açıklamakta bir sakınca görmezken hedefimiz Giritten sonra On İki Adalar, Epir, Kıbrıs, İzmir ve Konstantinopolistir diyebiliyorlardı….
Enosisin muadili Çift Enosistir . Kıbrıs Türk halkı olarak bu topraklarda alnı açık yaşayabilmemiz için , özgürlüğümüze , eşit egemenliğimize, self determinasyon haklarımıza , anavatanımız Türkiyenin etkin ve fiili garantisine sahip çıkarak ; anavatanımız Türkiye ile işbirliği içerisinde Bayraklarımızı gönderden indirmeden, bağımsız ve egemen devletimiz KKTCnin bu topraklarda sonsuza kadar Türk varlığını sürdürmek ve de tanınmasını ve tanıtılmasını sağlamaktır….