AB çözümü engellemekten vazgeçmeli

<p class="MsoNormal">

Abone Ol

       Fransa, İngiltere, Almanya gibi ülkelerin güdümünde olduğu bilinen Avrupa Birliğinin, sırf ezeli Türkiye düşmanlığı nedeniyle, Rum yönetimini üye aldığı görüşündeyim.

 

        Çünkü sadece Rumları temsil eden Rum yönetimini üyeliğe alması; tutarsızca ve haksızca olması bir yana, Kıbrıs Cumhuriyeti kuruluş anlaşması ile AB ilkelerine de aykırıdır. Avrupa Birliğinin bu bilinçli ve hatalı tutumunun amacı da, ayni Giritte yapıldığı gibi, Türk ordusunu adadan çıkarmak ve Kıbrısı Yünanistana vermektir. Türk ordusunun adadan ayrılması durumunda, her nasıl bir anlaşma yapılırsa yapılsın AB ilkelerine ters düştüğü ileri sürülerek uygulanmayacak ve Kıbrıs tümüyle Rumların daha doğrusu Yünanistanın kontrolü altına sokulacak. Yazılı tüm garantilere rağmen, Anavatanın da bir Avrupa Birliği üyesi ülkesindeki olaylara karışabileceğini ve bizi kurtarabileceğini düşünmek saflıktır. Türk tarafında AB üyeliği ile yanıp tutuşanlar, medyada kalem oynatan bazı işbirlikçiler ve bazı Türkiye düşmanı siyasiler ile STÖ yöneticilerinin tutumundan umutlanan AB yetkilileri, Rumların istediği şekilde bir çözümü kabul ettirilebileceği umudundadır. Bu nedenle Rumların arkasına saklanarak üyelik süresince Türkiyenin, Kıbrısta ödün vermesini sağlamağa çalışıyor.

Ancak Avrupa Birliği, Türkiyenin üyelik uğruna,adadaki haklarından feragat etmeyeceğini ve Kıbrıs Türk halkını feda etmeyeceğini bilmelidir. Bu nedenle artık AB, hatasını düzeltmeli ve haksızca, tek yanlı Rum-Yunan tezini desteklemek yerine, makul bir anlaşma yapılmasına yardımcı olmalı. Yakın geçmişte sağcı bir partiyi işbaşına getiren Avusturyayı ve aşırı sağcı bir partiyi koalisyona aldığı için Polonyaya baskı uygulayan AB, şimdiye kadar tüm çözüm seçeneklerini kabul etmeyen ve oyun bozanlığı defalarca kanıtlanmış Rum-Yunan tarafının , makul bir çözümü kabul etmesini sağlaması mümkündür. Avrupa Birliği, çözüme yardımcı olmak istiyorsa, Rum-Yunan ikilisinin ‘artık dar ulusalcılık perspektifini bırakmasını ve Avrupalı gibi davranmasını sağlamalıdır.

Rumların maksimalist taleplerde bulunmağa devam etmesi durumunda, KKTCyi de ayrı bir devlet olarak ABne almalı ve böylece sorunun hakça çözümünü sağlamalıdır. Kuşkusuz, halen sürdürülen görüşmelerden de bir sonuç alınamaması ve Türk tarafının Rumlarla birleşme dışındaki seçeneklere yönelmesi durumunda, Avrupa Birliği Kıbrıs sorunundaki hatalı tutumu anlayacaktır. Böylece egemenliği tartışmalı Rum yönetimini üye alarak Avrupa Birliğinin kucağında çözülmemiş uluslar arası sorunla kalacak. AP Başkanı M.Schultzun KKTC ziyaretinde makam aracındaki AB bayrağını kapatarak ziyaretinin resmi olmadığını göstermek istemesi, ayrıca Rum başkana altın tepsi, KKTC Başkanına seramik tabak hediye etmesi, Avrupa Birliğinin hala daha hatasını düzeltmek yerine Rumları kayıtsız şartsız desteklemekte ısrarlı olduğunu kanıtlamaktadır.

Ancak , ABnin bu tutumu sürdürmesi durumunda, Türk halkının artık Avrupa Birliğine sempati duymasını gerektirecek hiçbir neden kalmayacak. Eğer Avrupa Birliğinin istediği bu ise, Rum-Yunan ikilisini her koşulda desteklemeye ve şımartmaya devam etsin. Zaten ABnin Türkiyeyi üyeliğe almak niyetinde olmadığı ve müzakereleri sırf Türkiyeyi kontrol altında tutmak amacı ile sürdürdüğü biliniyor. İşte bu nedenle Türk tarafı; Rumları birleşmek, AByi de üyelik için yalvarmaktan vazgeçmeli ve kendi çözüm seçeneklerini uygulamalıdır.