ABD İLİŞKİLERİ

<p class="MsoNormal"><span>Hiç kuşkusuz, dünyanın en güçlü devleti olarak bilinen ABDnin “Kıbrıs Sorunu” konusunda sessiz kalması olası değildir. Ancak şunun da bilinmesi gerekir.

Abone Ol

Hiç kuşkusuz, dünyanın en güçlü devleti olarak bilinen ABDnin “Kıbrıs Sorunu” konusunda sessiz kalması olası değildir. Ancak şunun da bilinmesi gerekir.  ABDnin, Türkiye ve Kıbrıs Türklerini ta baştan haklı konumda görmesi, Türkiye Cumhuriyetini en güvenilir müttefik olarak kabul etmesi ve Türkiyenin bölgedeki önemli rolünden dolayı “Kıbrıs Sorunu”na zorla çözüm kabul ettirmek üzerine kurulu bir politikası yoktur. 1963ten bu yana Kıbrıs adasındaki olayları kendi uzmanları kanalıyla iyi etüd eden ABD, “Kıbrıs Sorunu” çerçevesi içinde hem KKTCnin bağımsız, egemen bir devlet olarak duruşunu, hem de Rumların Kıbrıs Cumhuriyetinin politikasını değerlendirerek “sorunun” çözümüne “yardımcı” olmaya çalışmaktadır. Bu arada ABDnin en önemli Uluslararası Hukuk uzmanlarından birinin kitabında “ Kıbrıs Sorunu”na yer verdiğini ve sorunun çözümünün ancak Kıbrıs adasındaki  iki devletin birbirlerini tanımaları ile gerçekleşeceğini açıkca dile getirdiğini de belirtmek gerekir.

Tekrar vurgulamak gerekir. ABDnin en  güvendiği müttefiki ve iyi  ilişkilerini sürdürdüğü Türkiyeyi hep ön planda tuttuğunu da söyleyebiliriz. Bu görüşü “iyimser” bir bakış açısı olarak değerlendirmemek gerekir. Bu görüş, 1963ten bu yana süregelen ABDnin “Kıbrıs Sorunu” değerlendirmelerinden kaynaklanmaktadır. Elde edilen bilgilere göre, Washingtonun, şu anda “Kıbrıs Sorunu”na ilişkin gündeminde tuttuğu konuları şöyle sıralayabiliriz: Garantiler, mülkiyet, toprak ve Maraş. Rumlara verilebilecek toprak ve belki de Maraşa karşılık KKTCnin tanınma olasılığı da gündeme gelebilir. Tanınma olayının KKTC açısından büyük önem taşıdığını söylemeliyiz... Bu bağlamda, Kosova örneğini de gündemde tutmak gerekir. Kosova, Sırbistan topraklarından ayrıldıktan kısa bir süre sonra BMye giderek resmen ayrı devlet olarak tanınma istemiş ve bu konuda ABDnin desteğini almıştır. ABD Kosovayı tanımıştır. Kosovann BMye resmi tanınma için yapmış olduğu başvuru sonucu, 195 BM üyesinden 81i Kosovayı bağımsız, egemen devlet olarak resmen tanımıştır.

 

Şimdi ABD, “Kıbrıs Sorunu”nu detaylı etüd etmek amacıyla ABD Dışişleri Bakanlığının Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Bakan Yardımcısı  Bayan Victoria Nulandı Adaya göndermiştir. Bayan Nuland, hem KKTC Cumhurbaşkanı Sn. Akıncı, hem de Rum lider Anastasiadis ile görüşmüş olacak. Amaç, “Kıbrıs Sorunu”nun  çözümüne “yardımcı” olmak... ABD ile olan ilişkilerini KKTCnin ABD tarafından (Kosovayı tanıdığı gibi) tanınmasına yönelik geliştirmek hem KKTCi resmen tanıyan Türkiye Cumhuriyetine hem de KKTCnin dış politikasına ve KKTCnin dış politikasını yönetenlerin becerisine bağlıdır. Menhus “Kıbrıs Sorunu müzakereleri” girdabının çıkmaz ile sonuçlanacağını da Bayan Nulanda ve dolayısıyla ABDye anlatmak gerekecek. KKTCnin 33 yıllık bağımsız, egemen statüsüne vurgu yapmak kaçınılmaz olmalıdır...