ADINI KOYMAK

Abone Ol

“Müzakerelerin” “federal birleşik Kıbrıs” çözümü için tekrar başlatılmaması gerektiğini söyleyenler çoğunlukta. TC Başbakan Yardımcısı Sn. Recep Akdağ, Rumların işi çözümsüzlüğe mahkum etmeyi kendi lehine gördüğünü ve Güney Kıbrıs Rum kesiminin uygunsuz bir zamanda, haksız biçimde AB’ye alınmasının çözümde olumsuz rolü olduğunu vurguladı. Sn. Akdağ, ayrıca KKTC’nin kalkınmasına odaklanılması gerektiğini bildirdi. Bu gerçekleri ortaya koydu. Ancak, KKTC’de çöken “federal çözüm” müzakerelerinin tekrar başlatılmasını istemeyen KKTC Devleti, Hükümeti ve halkı , Türkiye’nin bu durumda KKTC ile birlikte nasıl bir politika izleyeceğini beklemeye başladı. Nasıl bir politika izleneceği merak konusu? KKTC’nin resmen tanınmasına ilişkin bir politika var mı? Halkın beklentisi olan bu gelişme gerçekleşecek mi?... Tanınma konusunda herhangi bir girişim yapılmadığı takdirde, yeni politikanın adını koymak da zorlaşacaktır.

Hiçbir sonuç elde edilemeyecek yeni bir “müzakere sürecinin” tekrar başlaması, Rumların çok istediği yoldur. Rumlar, hayallerinde yaşattıkları “birleşik federal Kıbrıs” çözümünü gerçekleştirmenin onlar için tek kurtuluş yolu olduğunu açık-seçik söylemekte ve başta 34 yıllık bağımsız, egemen KKTC Devletinin ortadan kalkmasını öngören ve diğer kabul edilemez politikalarını tüm hızı ile sürdürmeye devam edeceklerdir. Rumlar hedeflerinin adını, aynen yukarıda anlatıldığı gibi çoktan koymuşlardır. KKTC’de ise belirsizlik sürüyor. Çoğunluk, “müzakerelerin” tekrar başlatılmasını istemiyor. Ancak yeni süreçte, Türkiye- KKTC politikasının kesin olarak ne olacağı halâ bilinmiyor.

Tabii ki, Türkiye ile KKTC arasında işbirliği devam edecek. Hiç kuşkusuz, TC’nin büyük desteği ile KKTC daha da güçlenecek. Bunları herkes biliyor. Bilinmeyen ne biliyor musunuz? KKTC’nin tanınmasına ilişkin bir girişimin başlatılıp başlatılmayacağı konusu... Tabii ki tanınma konusunda bir takım zorluklar var. Ancak bunlar aşılamayacak zorluklar değil. Bu aşamada yeni Türkiye-KKTC ortak politikasının adını koymak her ne kadar zor olsa da, KKTC halkını büyük ölçüde rahatlatacaktır.

Son haftalardaki yazılarımda “müzakerelerin” tekrar başlatılması için Rumların BM ve AB ile birlikte bazı çalışmalar yaptıklarını belirtmiştim. Şimdi, bunun örnekleri teker, teker karşımıza çıkmaya başladı. BM Genel Sekreteri Sözcüsü Dujarric, “Kıbrıs Sorununun  toparlanma sürecinde olduğunu  ve Genel Sekreterin ileriki adımlar için karar almasının müdahil taraflara bağlı olduğunu” söylemiş. Efendim neymiş? Genel Sekreter iki lideri bekliyormuş. Karar almadan önce Sn. Akıncı ve Anastasiadis’i dinleyecekmiş. Demek oluyor ki; “müzakerelerin” tekrar başlaması için bir girişim planlandı, hazırlandı, iki lideri bekliyor. Hiçbir sonuca bağlanması mümkün olmayan şu BM politikaları ne zaman son bulacak?... Avrupa Birleşik Solu Başkanı Zimmer, “müzakerelerin BM himayesinde, yeniden başlaması gerektiğinden” söz etmiş ve eklemiş “Bir ülkenin bölünmüşlüğünün ne demek olduğunu biliyoruz.”  Bu kadının “Kıbrıs Sorunu”nu zerre kadar bilmediği ortada. Rumlarla görüşüp onların istediği açıklamayı yapmış...

Bay Anastasiadis dünyayı dolaşıp destek istemeye devam edecek. Peki sayın okurlar, acaba şimdi, Türkiye ile KKTC’nin yeni politikasının en azından başlangıç noktasına gelme zamanı değil mi?...