AKEL’İN ERENKÖY DİRENİŞİNİ KINAMAYA HAKKI YOKTUR
“Türkiye’nin 1964 yılında Dilliga’da gerçekleştirdiği hava saldırısını kınıyoruz.”
Bir de şu açıklama vardı:
“60 yıl sonra tarihi hafızanın, halkın kurtuluşu ve yeniden birleşme mücadelesini güçlendirmesi gerekir.”
Erenköy’e çıkan 500 yüksek öğretim gençlerimiz, kitabı defteri bir kenara koyarak, Kıbrıs Türkü’nün var olması için orada savaştı. Gençlerimizin Erenköy’e çıkması, Grivas ve hazır hale getirdiği ordusunu çılgına döndürmüştü. Ne yani Grivas ordusu ile saldırıya geçecek ve Türk uçakları bombarduman yapmayacaklar mıydı.
AKEL açıklamasında Grivas’ın saldırısına değinmedi. Durduk yerde mi Türk uçakları boşuna mı bombaladı?
Türkiye göz göre göre Dillirga’daki Türkleri Grivas’ın insafına mı terk etmeliydi?
AKEL şimdi o hava saldırısını kınıyor.
Yani Rumlar bu açıklama ile hem suçlu hem de güçlü anlayışı ile hareket ediyorlar. Tilkinin kuyruğu sıkışınca nasıl bağırdığını biliyorsunuz.
Tilki bağdaki üzümleri yok etmek için bağa girmiş, bağ sahibi onu kovalayınca bağdan çıkmak için delikten çıkmaya çalışmış ama çıkamamış. Dolayısı ile bağcı tilkiye dersini vermiş.
Tilkinin “ben sadece üzüm yemeye geldim” demesine benzer AKEL’in açıklaması.
Rumların fanatikleri sadece bunu kınamıyor. Rumlar bir de Türk çıkarmasını kınıyorlar, her 20 Temmuz geldiğinde.
Türkiye’ye davetiye çıkaran EOKA değil miydi? 15 Temmuz’da Makarios’a düzenlenen darbenin hangi amaçla yapıldığını bizzat Nikos Sampson açıklamıştı.
“Kıbrıs’ı Yunanistan’a ilhak ettik. Ben de yeni Cumhurbaşkanımızım” demişti.
Türkiye’nin çıkarma yapması, 1959 Londra ve Zürih anlaşmalarınaki garantörlük hakkına dayanıyor.
Esasında 1964’te yedikleri tokatı unutan Rumlar, yapacakları her yanlış adımda kafalarına bombalar yağacağını tahmin etmeliydiler. Sen bir ordu ile Dillirga’ya saldıracaksın, Türkiye de eli kolu bağlı halde o saldırıyı önemsemeycek.
Erenköy bombardumanı bir kırılma noktasıydı. Lakin Rumlar o kırılma noktasını hala kavrayamadılar. Erenköy’e yapılan saldırı, amacımıza ulaşmanın göstergesidir. Bırakın AKEL bu saldırıyı kınasın, ileride başlarına geleceklerinin hesabını yapmayarak, hayallerle hareket eden Rum fanatikler, Kıbrıs’ın bölünmesini sağladı.
Allah Rumları şaşırttı, diye bir ifade vardır. İlle de Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak için yapmadıklarını bırakmadılar. Hata üstüne hata yaptılar. Güneydeki Taşkent köyümüz erkeklerinin silahlarını toplayıp,onları silah zoruyla otobüslere bindirip ıssız bir yerde kazdıkları çukurda katletmediler mi?
O katliamdan kurtulan Suat Hüseyin, bütün bu olanları dünya basınına açıklamıştır.
Daha söyleyeceklerimiz var. Rumlar yıllarca bize “Bekledim de gelmedin” şarkısını çalarak Türkiye ve Kıbrıs Türkünü hiçe saydılar.
Türkiye sabrın son sınırına kadar bekledi. Nikos Sampson 1964 Küçükkaymaklı’yı yakması esnasında eline geçirdiği Türk bayrağını göstererek “Cesursan gel al” demedi m? Dedi...
Türkiye de cesur olduğunu gösterdi ve 20 Temmuz şafağında gelerek bayrağını aldı.
Nikos Sampson yayınladığı hatıralarında şöyle diyor Yunan Cuntası için.
“Hainsiniz. İhanet dosyası açılacaktır” demişti.
Hain olan ve Türk askerinin adaya çıkarma yapmasına engel olamayan Yunan Cuntası imiş. Bize ne? Onların kavgaları kendilerine.
Bir yerde Nikos Sampson, AKEL gibi Yunan Cuntasını kınıyor. Nikos’un kınaması yerindeydi ama gerçek olan, Türk askeri Kıbrıs’a çıkarma yapmakla Yunanistan’a da demokrasiyi getirdi ve Yunan Cuntasını ortadan kaldırdı.
Rumlar birşeyi daha hatırlatıyorlar bize.
Neden adanın bütün sahillerine devasa beton mevziler yapmışlardı. O beton mevzileri yapmalarının nedeni, “Bir gece ansızın gelebilirim” şarkısı ile örtüşüyor.
Velhasıl AKEL, bundan sonra gerçekleri saptırmadan böyle kınama oyunlarına girmemelidir. Çünkü kendi suçlarını örterek kınama oyunlarına girince gülünç oluyorlar.