Aldınız mı mesajı “karışmacı” baylar?

Abone Ol

2010’larda yüzde 76’larda olan “katılım oranı” 2015’te ilk turda yüzde 62, ikinci turda ise yüzde 64 olmuştu.
Geçen Pazar günkü; yüzde 58.29 katılım oranı, hiç de hayra alamet değil…
Bunun; elbette birinci nedeni “Pandemi” olarak gösterilebilir…
Ancak, belki de daha çok; “müdahale”leri davet ettiği, “AKP’nin adamı gibi hareket ettiği” için, Tatar’a ve AKP’ye yönelik bir “reaksiyon” anlamına da geliyor.
Bu seçimler; özellikle sağ-muhafazakâr kesimde; Türkiye’yi kırmak istemeyen, ama aynı zamanda AKP’nin seçimlere yaptığı müdahaleden de rahatsız olan ve “gücenmişliğini” sandığa yansıtan sessiz bir potansiyel olduğunu gösterdi.
Tatar’ın, bu seçimde aldığı oylar; UBP’nin geleneksel oylarının altındadır… Bu da gösteriyor ki, Tatar kendi partisinin oylarını bile alamamaktadır…
Tatar; hem “içten” hem de “dıştan” bu kadar ittire ittire ancak bu kadarını başarabilmişse, 2. turda Akıncı karşısında ciddi bir yenilgiye uğraması kaçınılmazdır.
Akıncı ise; 2015 seçimlerinin ilk turunda aldığı yüzde 26.94 oranındaki oyu artırmış görünüyor.
Tabii; bu iki adayın “yarış”taki performanslarına da bakmak gerekiyor…
Tatar; AKP yönetiminin “ciddi” desteği ile kampanya yürütmüştür. Profesyonel TC’li ekipler kendisi için günlerce “nokta atışı” yaparak çalışmıştır. Geçtiğimiz Ocak ayından beridir çok sevdiği “devlet”in olanaklarını kendi partililerine “gollifa” gibi dağıtmıştır.
Pandemi sürecinde “olağanüstü” yetkiler kullanarak “devlet” yağmasında, münhalsiz işe alımlarda, kredi dağıtmada, arsa dağıtmada hiçbir “kural” tanımamıştır.
Seçim sürecinde “yasakları” takmayan tutumuyla kendi “devlet”ini paspas yapmıştır. Bu süreçteki yasak ihlalleri, adaylığının iptalini gerektirecek kadar ciddi suçlara dönüşmüştür.
Pervasızca sergilediği siyasi kurnazlıklar; kendi ortağını bile çileden çıkarmıştır.
Ama hepsinden kötüsü, “Maraş açılımı” ile BM Güvenlik Konseyi’nin aleyhimize karar almasına “çanak” tutmasıdır.
AKP’ye “tavla teslim” olarak Kıbrıslı Türkleri “rencide” etmesidir.
Seçime iki gün kala 10,000 kişinin hesaplarına 2’şer bin liralık “seçim rüşveti” yatırılmış, çok onur kırıcı biçimde bu “ihtiyaçlı” insanlardan oy istenmiştir.
80 milyonluk bir ülkenin otoriter Başkanı ekranlara çıkarak ve sunuculuk yaparak “pazarladığı” bir aday oldu…
Kısacası; Tatar, partisinin örgütlü gücünden, AKP’nin maddi ve manevi katkılarından, yerli ve TC’nin yandaş medyasından ve “devlet”in imkânlarından beslenerek bir kampanya yürütmüştür.
Öte yandan Akıncı’ya baktığımızda, arkasında; UBP gibi, “menfaat dağıtımı” konusunda uzman bir siyasal parti ve onun her taraftaki örgütleri yoktu…
Arkasında “devlet”in olanakları yoktu… (Olsa da asla kullanmazdı) Kimseye devlette makam, mevki, arsa, kredi, iş sunmadı… Pandemi döneminde bir yığın partiliye ihalesiz işler kapatmadı… TC’den ekiplerle çalışmadı… TC medyasında hemen hiçbir programa davet edilmedi. Tam tersine TC’de ve KKTC’de yandaş medya, aleyhine yalanlarla dolu linç kampanyaları yürüttü. Vergilerimizle yaşayan BRT, tam bir propaganda makinesi gibi kullanıldı.
Akıncı, bir devlet adamına yakışır biçimde “seçim yasakları”na uydu, kalabalık yemekleri iptal etti, toplu gösteriler yapmadı, yasaklandı diye 30 bin adet kitapçığı dağıtamadı, çok düşük bir bütçe ile kampanya yürüttü.   
Buna karşın; Akıncı’nın, 5 yıl önceki seçimden daha fazla oy alması, Tatar’a ve onu destekleyen “kontrolsüz güce” karşı ciddi bir darbe oldu.
Üstelik bunu başaranlar, gerçek anlamda “partisiz” bir adaya oy vererek “halk” denilen gücün nelere kadir olduğunu gösterdiler.
Adeta “Yedi düvele karşı” savaşmasına karşın Akıncı’nın elde ettiği sonuç, 2. turda “rahatlıkla” Cumhurbaşkanı seçileceğini göstermektedir.
Akıncı; 2015 seçimlerinin ilk turunda yüzde 26.94 oy almıştı. İkinci turda aldığı oy; yüzde 60.50’ye yükseldi. Yani; Akıncı, oylarını 33.56 puan artırmıştı. Bu; yüzde 125 oy artışı demektir.
Oysa; aynı seçimde Derviş Eroğlu, yüzde 28.15 oy almıştı. İkinci turda ise oylarını ancak yüzde 39.50’ye yükseltebilmişti. Yani; oylarını ancak yüzde 40 oranında artırabilmişti.
Bu rakamlar; UBP’nin 2. turda oylarını artırma kapasitesi bulunmadığını ve Akıncı’nın “rahatlıkla” ikinci turun galibi olacağını işaret ediyor.
Tabii; bu seçimlerin bir diğer önemli sonucu da şudur: “Federasyon öldü” diyerek propaganda yapanlar, ciddi bir yenilgi aldılar. Özellikle YDP, DP ve HP adeta “nal topladı…”
Bu seçimde; genel anlamda; Akıncı’nın oyları arttığı için, “müdahale” sahiplerine ciddi anlamda bir “karışmayın” mesajı verilmiştir.
Dilerim; TC’nin buradaki Büyükelçisi de dahil, tüm “karışmacı”lar gerekli mesajları alırlar ve Kıbrıslı Türklerin bu “hassasiyeti”ne saygı gösterirler.