Son günlerde bazı anketler yayınlanmaya başlanmıştır. Siyasi partilerin alacakları oy oranına, kimin kaç milletvekili çıkartacağına varana kadar anketler ortaya konuluyor. Ayrıca hangi gazetenin daha çok sattığını, hangi yazarın daha çok okunduğu ile ilgili anketlerimiz de mevcut olur hale geldi. Acaba amaç neydi? Bu anketler ne kadar gerçeği yansıtıyordu? Yoksa amaç bambaşka mıydı?
Üç-dört ay sonra bir erken seçim olsa, bu ankette tespit edilen oranlar tutmazsa ve gerçeği yansıtmazsa, bu anket şirketi Kıbrı Türk halkına bir özür borçlu olmaz mı? Bu gibi durumlarda ceza-i bir uygulama olmadığı için, sadece anket şirketine olan güven ile alakalı bir kayıp olabilir. Ancak bizim hafızamız 21 günle sınırlı olduğu için biz bunları kolayca unutacağız ve bu yüzden anketler de devam edebilecektir. Oysa başvurulan bu yöntem tüm dünyada kamuoyunu yönlendirmek ve algısını yanıltmak için kullanılıyor. Bizim de şuncacık aklımızı alacaklar.
Örneğin CTP %24 alırsa, YDP %6 alırsa, TKP %5’i geçerse bunu topluma nasıl yutturacaklar? O yüzden bazı şeyleri not almakta fayda vardır. Bu tecrübeleri bizden önce yaşamış diğer kişiler bakalım bu konuyu nasıl ele almış:
“Bireylerde olduğu gibi, kitlelerin ve toplumların da psikolojik özellikleri ve bilinçaltı mevcuttur. Ele geçirilmiş zihinleri menfaatler doğrultusunda yönlendirmek veya tetiklemek, hâkimiyete giden yolun en önemli yapı taşlarındandır. Dünya üzerinde, devşirilmiş ve ele geçirilmiş beyinleri yönlendirmek veya tetiklemek kadar muazzam bir başka güç daha yoktur. Bu sebepledir ki, bir bölge veya coğrafyada hâkimiyet ve iktidar amaçlayan bir odak için kullanılabilecek en etkili silah, beyinleri ele geçirmek ve manipüle etmektir.
Psikolojik savaş, kitleleri istekler doğrultusunda yönlendirmenin ve şekillendirmenin anahtarıdır. Bir toplumu etkileyebilmek içinse, o toplumun mevcut özelliklerini saptamak ve kodlarını çözebilmek olmazsa olmaz şarttır. Davranış eğilimleri saptanmış, toplumsal bilinçaltı çözülmüş bir toplum düşmanın elinde adeta bir oyuncak olabilir. Kolay galeyana gelme ve parlama özelliği gösteren toplumlar, aynı zamanda daha kolay yönlendirilebilme özelliği gösterirler. Bu özelliğin en somut örneği ise Türk toplumudur.
Toplumun psikolojik altyapısının çözülmesi, toplumun algısal zaaflarının ve kitlesel özelliklerinin saptanmasını da beraberinde getirir. Halk kitlesinin duygusal sınırlarının ve tepe noktalarının keşfedilmesi, duyarlılık gösterdiği etkenlerin saptanması ve yorumlanması, etki gösterilmek istenen toplumu çözmek için yapılması gereken başlıca eylemlerdendir. Bir toplumun, içgüdüsel davranış eğilimlerinin art niyetli odaklar tarafından saptanması, o toplumun düşmanın elinde kuklalaşmasını kaçınılmaz kılar.
Kitlelerin zihinlerini devşirmek, tek kurşun atmadan medeniyetler fethetmenin en akılcı yoludur. Bu silah, bir ülke tarafından başka bir ülkenin halkına doğrultulabileceği gibi, kendi ülkesinde hâkimiyet arzulayan kişi veya odaklar tarafından da kullanılabilir. Çünkü en büyük güç, kitleleri arkana alabilme gücüdür. Bu gerçekleştirildiğinde ise geriye sadece eylemlerin hayata geçirilmesi kalır.
Medya, kitlesel bilinçaltı şekillendirmenin en etkili silahıdır. Günün büyük bir bölümünde medya araçları ile haşır neşir olan bir bireyin bundan etkilenmemesi kaçınılmazdır. Etkilenme derecesi ise, cehalet ve bilinçsizlik ile doğru orantılıdır. Medya yolu ile etki gösterme, doğrudan yapılan propaganda ile gerçekleştirilebileceği gibi, dolaylı ve daha çok şuur altını etkileyebilecek yöntemlerle de gerçekleştirilebilir. Haber bültenleri, tartışma programları ve siyasi yayınlar toplumun siyasi ve politik algılarının değiştirilmesi konusunda oldukça etkilidir.”