ALKOL VE TRAFİK
Kamu ve Özel taşıt sürücüleri için direksiyon başında oldukları sürece alkollü içki içme tamamen yasaklanmalıdır. Bazı ülkelerde kabul edilen az miktarda alınan alkolün refleks ve zihinsel faaliyetleri etkilemediği savına katılmıyoruz. Öyle insanlar vardır ki bir kadeh içki bile, bunların davranışları ve dengesini bozmaya yeter. İçkili sürücülere verilecek cezalar katı ve caydırıcı olmalıdır.”
Yıllarca Trafik kazalarının oluşumunu izlediğimiz KKTC’de insanlarımızın çoğunun alkollü içki teysiri altında araç kullanmaları sonucu kendilerine ve başkalarına zarar verdiğini görüyoruz ve acıyoruz… Bilindiği gibi alkol beyin merkezine baskı yapan bir unsurdur. Alkol kan dolaşımı ile vücudun tüm dokularına kadar dağılır. Bundan en çok sinir sistemi etkilenir. Sinir sisteminin faaliyetleri bozulur. Alkollü iken içgüdülere yapılan baskı azalır veya tamamen kalkar. Bu baskı kalkınca cesaret, neşe, konuşkanlık ve benzeri davranışlar artar. Karar verme yeteneği zayıfladığından öfke ve kızgınlıklar ortaya çıkar, bu sebeple alkollü olarak araç kullanan bir sürücünün direksiyon başında olması gereken dikkat ve uyanıklığı azalır, hareketleri yavaşlar. Alkol gözleri de etkilediğinden görüş ve refleksleri zayıflatır ve intikal zamanının uzamasına yol açar. Aracını ve hızını kontrol edemez, yerinde ve zamanında karar veremez hale geleceğinden trafik kazalarına karışma ihtimalide artacaktır. Bu nedenle trafik kazaları ve üzücü hadiselerle karşı karşıya kalmamak için araç kullanırken alkol almayalım yada alkollü iken araç kullanmayalım.
Alkolizma bir “Kitle hastalığı”dır ve Alkol denen zehir cemiyetin insanların hayatından tamamen uzaklaştırmadıkça da önlenmesi mümkün değildir. O halde, insanlar neden içmektedirler ?... Kimi dertten içer, kimi keyiften… Yemekten önce iştahı açar, yemek üstüne hazımı kolaylaştırır, gamı defeder, neşeyi artırır. Alkol zannedildiğinin aksine, çok zaman ruhi veya bedeni bir ıstırabı bastırmak için alınır. İçen kimse alkol sayesinde çevre ile münasebetlerinin düzeldiğini, daha rahat konuştuğunu, neşelendiğini, dertlerden kurtulduğunu söyler. Halbuki içki masasının sonu çok zaman dostlukların kavgaya hatta cinayete inkılab etmesi ile gelir.
Bugün bütün laboratuvar incelemeleri, alkolün insan hücreleri üzerine kompozisyonunu değiştirecek ölçüde bir zehir etkisi yaptığını organizmanın bu etkiden kurtulabilmesi için ise belirli bir zamana ihtiyaç duyduğunu göstermektedir. İnsanların hareketlerini denetleyen beyin üzerindeki etkileri analojiktir. Çıkarılan sonuca göre özel ve kamu taşıtlarını süren sürücülerin hiçbir zaman alkol almaması gerekmektedir.
Trafikte cezaların artırılmasında temek kural ve cezalar caydırıcı ancak dehşet verici değil. Eğitici ve düzeltici olmalıdır. Bizim sürücülerimiz kurallara uyma alışkanlığı kazanmadan araç kullanmaktadırlar. Böylece ne kazalar durur ne ölenlerin sayısı düşer.