Allah senden razı olsun Kemal Dürüst…

Abone Ol

Bu köşeyi yakından takip edenler, “küçücük şeyler”le yakından ilgilendiğimi bilirler…

“Kaçış yolları”yla örneğin…

“Adana’nın yolları”nı ya da “Lefkara’nın yolları”nı bilirdik de, Gönyeli’nin bir gün gelip “kaçış yolları”na kavuşacağını hiç hesap edememiştik…

Ama ne oldu?

Günün birinde bir müzik öğretmeni “Ulaştırma Bakanı” olunca, kaderimiz değişti…

Adam baktı ki; ülkenin tam da ortasında, Lefkoşa-Girne-Güzelyurt’un kesiştiği noktada,kocaman bir “raundabaut” var ama araç kuyrukları uzayıp gidiyor…

Anında “kafayı” çalıştırdı ve “pratik bir çözüm” buldu…

Girne’den gelenlerin; Güzelyurt’tan ve Gönyeli’den gelenlerin bu çemberden “kaçmaları” için “kaçış yolları” diye bir “konsept” yarattı…

Böyle bir planlamanın; Beethoven ya da Mozart çalmaktan çok daha “basit” olduğunu gösterdi bize…

Kolları sıvadı, parasını buldu, yaptırdı ve işte karşınızda “kaçış yolları…”

Mağusa istikametinden gelip, Ortaköy’e doğru dönerken, “kaymak” gibi bir asfaltın üzerinden kayıp sola kıvırırken Kemal Dürüst’e “Hayırdualar” ediyorum…

Parayı hemencecik nereden buldu, ya da ihaleye çıktı mı gibi “çetrefilli” sorularla ilgilenmiyorum…

Sağdan soldan “kaçış”lar kimin tarlasını işgal etti, onunla da ilgilenmiyorum…

Hatta geçenlerde bir zengin tanıdığım “Kemal Efendi, bizim tarladan vurdu geçti” dediğinde, “Sakın ha, dava açma” dedim…  “Ecvet Yusuf caddesi gibi, çevre yolu gibi yıllarca “ara emri” nedeniyle beklemiyelim…” dedim…

Beni dinledi… Zaten “milliyetçiliği” bizim “pratik zekâlı” bakandan geri kalmıyor…

Hatta “Tarlama biraz müdahale oldu ama helal olsun” dedi…

O da bu “kaçış” işine destek verdi… Birlikte Sayın Bakan’ın bu “pratik zekâsı”nı selâmladık…

Bu “kaçış yolları”nı günde en az dört kez kullanan bir yurttaş olarak, yaşamımda elde ettiğim bu “kolaylığı” ve “zaman tasarrufunu” gerçekten Kemal Dürüst’e borçluyum…

İyi ki, çemberdeki “sıkışıklığı” fark etmiş… İyi ki bakan gözleri bu sorunu “görebilmiş”...

Iyi ki bunu kendine “dert etmiş” ve üzerine gitmiş… İyi ki sonuca ulaştırmış…

İnanın ki, “normal” bir ülkede yaşasaydık, çemberdeki bu trafik sıkışıklığı 30 yıl önce keşfedilecekti…

Oradaki “sıkıntı”yı gören “gözler” olacaktı…

Devletten maaş alan ve çözüm üretmek zorunda olan “teknik insanlar” olacaktı…

İnatla ve planlama ile siyasetçinin önüne “projeler” konacaktı…

Siyasetçi “çözüm üretmekten” kaçamayacaktı… Hele sivil toplum ve medya baskısı da olunca, parası bütçeye konacak, hemen inşa edilecek ve gazetelerde tek satırla bile “haber” olamayacaktı…

Marşlara ve mehter müziğine aşık bir müzik öğretmeninin gelmesini ve bizim çemberi “fark etmesini” tam 30 yıl beklemeyecektik…

Sıradan bir yol çalışması“telgrafın tellerine dizilmiş kırlangıçlar gibi”dizilen Bakanların kurdele kesmesi ile açılmayacak, canlı yayınlarla “Aha biz bu işi başardık” pohporozluğuna maruz kalmayacaktık…

Ama kaldık işte…

Ülkedeki araba sayısının dörtte birinin kullandığı bir çemberde; 30 yıldır süren “tıkanıklığı” bir bakanın fark etmesi, bakması, görmesi ile çözüme kavuşturduk…

Elbette, bu “proje”yi beğenmeyenler de olacak… Yeterli bulmayanlar da…

“Yayalar düşünülmedi, kaçış yolları çok dar, aralarda çok boş alanlar bırakıldı” gibisinden eleştiriler de oluyor…

Bunlar da doğru ve yerinde eleştiriler… Ancak bu çalışmayı küçümsemek haksızlık olur…

Ben; proje ile dalga geçen, fikir üretmeyen, öneri getirmeyen yaklaşımlara prim verenlerden değilim…

Hatta yıllardan beridir, günde dört kez bu çembere her geldiğimde “ahmaklar” diye bağırdığımı, stres yaptığımı inkar edemem…

Mağusa istikametinden gelen ve kimisi Gönyeli’ye, kimisi Girne’ye, kimisi de Ortaköy Lefkoşa’ya gitmek üzere kuyruğa giren araçlara asfalt üzerinde yön gösteren beyaz çizgilerin olmayışı beni her zaman öfkelendirmiştir.

Bu basit yol çizgilerinin yokluğu nedeniyle, ben tam 30 yıldır gereksiz biçimde bu kuyruklarda bekledim.

Benim gibi on binlerce insan zamanını bu kuyruklarda harcadı…

“Ahmak” ve “beceriksiz” yöneticiler bizim yıllarımızı çaldılar…

Şimdi geri bakıp “bunu neden 30 yıl önce çözmediler?” diye ısrarla soruyorum…

Neden?

“Ahmak yöneticiler” yüzünden… Tepkisiz toplum yüzünden… Suskun medya yüzünden… Bana neci politikacılar yüzünden…

Bu ihtiyacı göremediler, yere basit bir çizgiyi bile çizemediler ve yurttaşı çeyrek asır süründürdüler…

İşte bu yüzdendir ki sevgili Kemal Dürüst’ün bu “sorun”u görmesi, üzerine gitmesi beni sevindirdi.

Kutlamayı gerçekten hak ediyor…

“Allah senden razı olsun” Kemal Dürüst…