ALTIN KURAL

<p class="MsoNormal"><span>Gözardı edilmemesi gereken bir gerçek var. Sn. Mustafa Akıncı, iki kesimli, iki toplumlu federasyon çözümünü müzakere etmek için halktan destek istedi ve

Abone Ol

Gözardı edilmemesi gereken bir gerçek var. Sn. Mustafa Akıncı, iki kesimli, iki toplumlu federasyon çözümünü müzakere etmek için halktan destek istedi ve  seçimi kazanarak bu konuda yetki aldı. Bunu bir kenara koyup devam edelim. Herhangi bir sorunu çözmek için müzakereler yapılırken bir altın kural vardır. “Kıbrıs Sorunu” müzakereleri sürerken, Rumların ne istediği değil, sizin KKTC olarak ne istediğiniz önemlidir. Vazgeçilmezlerinizi ortaya koymanız ve masada tutmanız gerekir. Sürekli istediklerinizi elde etmek için yollar aramalısınız. İstediklerinizi  hep ön planda tutmayı başarırsanız, yolun yarısından fazlasını aşmış olursunuz. İşte diplomaside altın kural budur. Federe Devlet ve hatta KKTCnin bağımsızlığını ilan ettiği günlerde, küçücük bir fidan  olan KKTC Devletinin kesilmesi ile başka, başka çözümler ve tabii ki federasyon çözümü düşünülebilirdi. Ancak şimdi artık 32 yıllık çok kökleşmiş  kocaman bir çınar olan KKTC Devletini kabul etmemek, görmemek, yok saymak hiçbir uluslararası hukuka uymaz. Yani kısacası KKTC Devleti kalıcıdır.

KKTC Devletinin  uluslararası  toplum tarafından halâ tanınmamasına tek engel, devam  eden müzakerelerdir. Dünya adadaki iki halkın tekrar birleşip bir federasyon  veya yeni bir federal devlet kurmasına inandırılmıştır. KKTCnin  tanınması için hiçbir girişim yapılmamıştır. Rumlar ise, BM ve ABnin desteğini arkalarına alarak federasyon çözümüne doğru ilerlemektedir. KKTC  Cumhurbaşkanı ve müzakerecilerinin “federasyon” çözümü üzerine yoğunlaşması, KKTC Devletinden kurtulmak için herşeyi göze alan Rumlara altın tepsi içinde sunulmuş bir hediyedir.  KKTC Cuuhurbaşkanı ve müzakerecileri, taa baştan “iki toplumlu, iki kesimli, eşitliğe dayalı federal çözümü” müzakere etmek için masadadır. Böyle bir politika, böyle bir yaklaşım ile KKTC  Cumurbaşkanı ve müzakerecileri kendi kendilerine bir sınır koymuş ve bu tür bir çözümün  dışına çıkmalarına kendileri bir engel koymuştur. Yani KKTC Devleti ve halkını temsil eden Sn. Akıncı   sadece federasyon çözümünü gerçekleştirmek için masadadır imajı yaratılmıştır.

Rumlar ise, federasyon çözümünü, yani iki halkın Kıbrıs Cumhuriyeti veya Federal Kıbrıs Cumhuriyeti şemsiyesi altında birleşmelerini , yüzde 82 yüzde 18 temsiliyet ile “mutlu sona” ulaşmalarını beklemektedir. Bu açık ve çok net bir biçimde ortadadır. Bu durumda Sn Akıncının federasyon çözümü çerçevesi içinde, işi evirip, çevirip lehimize bir sonuç alması çok, çok zordur. Müzakerelerde  KKTC Devletinin devamı ve kalıcı olması,  KKTC Devletinin çözüm içinde yer alması çok zorlaşmıştır. Şu anda KKTC Cumurbaşkanı ve müzakerecilerinin KKTC odaklı olarak istediklerini ortaya koymaları ve böyle bir politika izlemeleri maalesef çok uzak bir olasılık olarak kalmaktadır.

 

Şimdi yapılması gereken, BMye ABye, Rumlara ve genel olarak uluslararası topluma 32 yıllık bağımsız, egemen KKTC Devletinin kalıcı  olduğunu, yaşamını, varlığını sürdüreceğini alıştırmak  olmalıdır.   Onlara bu gerçeği kabul ettirmek için her yolu denemek lazım. Bu sadece müzakerecilerin değil, tanıtım yolu ile tüm devletin ve bireylerin üstleneceği çok önemli bir görev olmalıdır.