AMACIN ULAŞILMASI

Abone Ol
“Bu aziz topraklar için canlarını seve seve feda eden Aziz Şehitler! Müsterih uyuyunuz. Arkanızda bıraktığınız eser artık tarihe mal olmuştur. Biz sizleri tarihe gömdük. Sizler İnkılap yarattınız, yeni bir devir açtınız. Bizler de bu yolu takip ediyoruz. Aziz Şehitlerimiz ruhlarınız Şad Olsun.” 1959 
Dr. Fazıl KÜÇÜK  
Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin garantörü ülke olarak gerçekleştirdiği Barış Harekâtının 49. Yıldönümüne ulaşmış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Gerek adada gerçekleştirilen kutlamalar ve anmalarda övünç ve onurun yaşandığı gözlerden kaçmadı. Böyle tarihi günlerin yaşatılmasına vesile olanları da saygı ve sevgilerimizle anıyor, bir gül bahçesine girercesine şehitlik şerbetini içmiş olan kardeşlerimizin anıları önünde saygı ile eğiliyoruz. Mekânları cennet olsun. 
Buna karşın karşımızdaki unsur mal bulmuş gibi Türkiye’yi yıllardır suçlamayı marifet olarak kabul ediyor. Türkiye’den gelen üst düzey yöneticilerin gelmelerinden duydukları rahatsızlığı dünya kamuoyuna sunmak çabası içine giriyorlar. Gelenler veya gelecek olanlar için utanmasalar bizden izin almadan gelemezsiniz anlamına gelen açıklamalar yapıyorlar. Barış Harekâtlarının 49. Yıldönümü nedeniyle bize göre bildiklerini okudukları için kervanı da yürütmeye çalışıyorlar.  
Onların bu çıkışlarını doğal karşılıyor olsak bile AKEL’in açıklamaları üzerinde durmak gerekiyor. Adı geçen partinin adanın Yunanistan’a bağlanması için parti genel kurulundan aldığı iki adet kararları olması nedeniyle değerlendirmek gerektiğini vurguluyoruz. Barış Harekâtının 2. Aşaması nedeniyle yaptıkları açıklamaya gelince, açıklamalarında, Kıbrıs sorununun gidişatının tehlikeli ve endişe verici olduğu savlanıyor.  
Bununla yetinmeyenler adanın taksimini hiçbir zaman kabul etmeyeceklerini öne sürüyorlar. Türklerin çözüm önerileri olan eşit egemenlik yaklaşımına karşı olduklarını yineliyorlar. Israrla bugünlere gelinirken yıllar öncesinde kullanımdan kaldırılması gereken BM’in iki bölgeli iki toplumlu federasyon çözümünü öne çıkarıyorlar. Hangi tür federasyondan yana olduklarına da açıklık getirmeleri gerektiğini vurguluyoruz. 
1959-1960 Kıbrıs Cumhuriyetinin kuruluş anlaşmalarında öne çıkarılan Merkezi federasyonu mu yoksa bölgesel federasyonu mu kast ediyorlar. Açıklık getirmeleri gerekiyor. İki toplumun eşitliğine dayalı bir çözümü kabul etmeyenlerin Kıbrıs Türklerine önermeye çalıştıkları çözümün İngiliz yazar Harry Scott Gibons’un söylemi ile Onursuz Barış önerisi olduğu gerçeğinin aradan geçen süreye karşın değişmediğini gözlemliyoruz.  
Merkezi Federasyon modeli olarak kabul edilen Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yaşatmamak için alanları Kıbrıs Türklerine dar edenlerin önerilerinin günümüzde hiçbir anlamının olmayacağını bilmeleri gerekiyor. Adada egemen eşit iki devletli çözümün karşımızdaki unsur tarafından da kabul edilmesi gerektiğinin altını kalın çizgilerle çiziyoruz.  
Açık denizlerde kulaç atarken nasıl ki güçlü olunması gerekiyorsa bizlerin de eşit egemenliğimizin kabul edilmesi için çalışmalarımıza ivme kazandırmamız gerekiyor mu ne… 
SEVGİ ile kalınız…