ABDnin , Güney Kıbrısı stratejik Ortak olarak görmesi nedeniyle ABD Başkan Yardımcısı Joe Bidenin 21 Mayıs 2014de başlayan ziyaretine önem veriyordu.
O günde bir Beyaz Saray yetkilisi yapmış olduğu açıklamada: Joe Bidenin ziyaretinin amaçlarının ABD ve Güney Kıbrıs arasında geliştirilen güçlü stratejik ortaklık ilişkisinin teyit edilmesi , enerji konusu ile Ukrayna krizi nedeniyle Rusyaya karşı yaptırımlar konusunun ortaya konulması ve Kıbrıs sorunu olduğunu belirtmesi yanında “Güney Kıbrısın yeni güçlü stratejik ortak olduğunu , bu nedenle ziyarete önem verdiklerini ve Güney Kıbrısın , bölgenin güvenliği ile barış ve de tüm Doğu Akdenizde önemli bir rol oynayabileceğine inandıklarını ifade ediyordu.
ABD yetkilisi ayrıca , Güney Kıbrısın “Münhasır Ekonomik Bölgesinde” hidrokarbon bulunmasının Güney Kıbrısı , bölgenin enerji ve ekonomik lideri yapmasının da mümkün olduğunu söylemişti.
Bidenın gündeminde enerji, bölgesel Güvenlik ve Ukrayna krizi bulunuyordu. Üç günlük ziyaret sırasında ortaklık ilişkilerinin kurulması , enerji güvenliği ve Kıbrıs müzakere süreci gündeme gelmişti.
ABDnin Kıbrıs konusuna ilgisinin ansızın artması ; Kıbrıs sorunu etrafında yaşanan hareketlilik ABDnin Doğu Akdeniz bölgesinde keşfedilen petrol ve doğalgaz yataklarının işletilmesinde kilit bir rol oynamak isteğinden kaynaklanıyordu.
Yakın geçmişte GKRY lideri Anastasiadisin , Rusya Devlet Başkanı Putinin davetlisi olarak Moskovaya gitmesi söz konusu oldu.
10 Şubat günü Politis gazetesinde yer alan habere göre ; EDEK Başkan Vekili Marionos Sizopulos , Rusyanın Güney Kıbrısı her zaman destekleyen bir ülke olduğunu ve talep etmesi durumunda Güney Kıbrısın Rusyaya kolaylıklar sağlanması gerektiğini savunmuştu.
Benzer şekilde DİSİ Başkanı Averof Neofitu ise Güney Kıbrısın AB üyesi bir ülke olduğunu ve dış politikasının AB politikasıyla uyumlu olması gerektiğini belirterek bunun dışında BM Güvenlik Konseyinin üç daimi üyesi olan ABD, Rusya ve Çinle ilişkilerini mümkün olan en iyi düzeyde tutmalarının da önemli olduğunu vurgulamıştı.
Gelinen aşamada 25 Şubatta Moskovada yapılan ikili anlaşmalar iki taraf arasında ekonomik , kültürel, ve turizm ilişkilerini geliştirmeyi amaçlamakla birlikte askeri ve güvenlik konularını da kapsıyor.
Ancak anlaşmanın en dikkat çekici yönü Rus savaş gemilerinin Kıbrıs limanlarını kullanımına açılması olmuştur. Anastasiadisin yapmış olduğu bu anlaşmalar düşündürücüdür. Bu anlaşmalar bize Anastasiadisin dış politikasında bir kayma olduğunu göstermektedir. Anastasiadis, uygulamakta olduğu çok yönlü dış politikalarla AB içindeki pozisyonunu güçlendirmeyi hedeflemiş olabilir mi?
Rum liderliğinin Rusya ile ilişkilerini bu denli sıcak tutmaya çalışmasının nedenleri vardır. Bunlardan biri ekonomik krizden çıkmak için kredi sağlamak, Rusyadan Güney Kıbrısa gelecek turist sayısını artırmak, bunun yanında Kuzey Kıbrıstan Rusyaya gidecek gıda ürünlerinin ihracatını engellemek ; siyasi ve diplomatik mekanizmayı güçlendirmektir.
İngiltere, Güney Kıbrıs ile Rusya arasında , Rus savaş gemilerine Rum limanlarına demirleme izni veren anlaşma imzalanması nedeniyle derin endişelerini belirttiİngiltere milletvekilleri, Güney Kıbrıs-Rusya anlaşmasını “Endişe verici ve hayal kırıcı; Güney Kıbrıs, Yunanistan, ve Macaristanı da AB içerisindeki Rusya yanlısı blok olarak niteledi.
Brüksel de Anastasiadisin Moskova ziyareti ve sonuçları konusunda bilgilendirilmeyi bekliyor.
Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, Moskova ziyareti sırasında imzalanan anlaşmalara Londradan gelen tepkiler üzerine , “Londra ,Lefkoşanın Kıbrıs Cumhuriyetinin egemenlik haklarının ihlali konusunda Türkiyeye güçlü mesaj verilmesi talebine destek vermedi. Moskovada imzalanan anlaşmalar Kıbrıs Cumhuriyetinin çıkarana hizmet ediyor ve tepki gösterilmemesi gerekir” ifadelerini kullandı.
Sonuç olarak; GKRYnin sözde Kıbrıs Cumhuriyeti olarak , 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti adına söz söyleme ve anlaşma yapma hak ve yetkisi yoktur.GKRY , imzaladığı bu anlaşmalarla yetki sınırlarını aşmış ve de ada üzerindeki dengeleri ve de adadaki gerçekleri hiçe saymıştır.
Diğer yandan AB de , 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti anlaşmalarına rağmen, uluslar arası hukuka rağmen 1Mayıs 2004 itibarıyla Güney Kıbrısı , 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti olarak ABne tam üye almalarının hatalı bir karar olduğunu idrak etmek durumundadırlar.
Moskova AB tarafından uygulanan yaptırımların ardından başta Kıbrıs , Macaristan ve Yunanistan olmak üzere bazı AB ülkeleriyle ilişkilerini güçlendirmeye çalışıyor. Rum Yönetimi lideri Anastasiadis de, Türkiyeye karşı hem Rusyayı hem de AB ve ABDni birlikte kullanmayı hedefliyor. Anastasiadisin hedefi , AB içindeki pozisyonunu güçlendirmektir.
Anastasiadis, bir tarafta Rusya ile ilişkilerini en üst düzeye getirmeye çalışırken diğer yandan da NATOya girmeyi hedefliyor...Ne yapmak istediğini Anastasiadis de bilmiyor!...
Makarios da yıllar önce ikili oynamaya çalışmıştı!...Makarios, bir yandan Batıya yanaşmaya çalışırken diğer yandan da Rusyayı yanına çekmeye çalışıyor; benzer şekilde Rusyaya yanaşarak Batıyı yanına çekmeye çalışıyordu. Neticede bu oyun Yunanistanın 15 Temmuz 1974 darbesiyle son bulmuş ve Makariosla birlikte Rum halkı da bedel ödemek durumunda kalmıştı!..
ABD ve İngiltere de verdikleri destekle şımarttıkları sözde Kıbrıs Cumhuriyetinin ikili oynamasını değerlendirme zamanı gelmiştir. Anastasiadis, Rusyaya yaptığı ziyaretin ve orada söylediklerinin bedelini ödemek durumundadır…..