Alayköy'deki Prenses gece kulübünde 3 Mart'ta intihar eden Anastasia Melega’nın ölümü ve Kıbrıs’taki insan ticareti konusu Güney Kıbrıs’taki gazetelerde de geniş yer buldu.
Güney Kıbrıs’ta yayınlanan Philenews gazetesinde yayınlanan bir haberde, Anastasia Melega’nın ölümünün, 28 Mart 2001 tarihinde erken saatlerde Limasol’daki bir apartmanın beşinci katından düşerek hayatını kaybeden Limasol’daki bir gece kulübünde çalışan 20 yaşındaki Rus dansçı Oxana Rantseva'nın ölümüyle benzerliğine dikkat çekildi. O yıllarda, Güney Kıbrıs’tali kabarelerde, “sanatçılar” için, bugün Kuzey Kıbrıs’ta olduğu gibi, sefil çalışma koşulları hüküm sürdüğü ifade edildi.
Akdeniz Cinsiyet Araştırmaları Enstitüsü (MIGS) kıdemli araştırmacısı ve proje koordinatörü Dr. Christina Kaili, Philenews gazetesinde yaptığı açıklamada, “Bizim için bu, AİHM’in 2010 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti’ni insan ticaretiyle mücadele için uygun yasal ve idari çerçeveyi oluşturmadaki başarısızlığı ve Kıbrıs Polisi’nin onun ölümünün koşullarını eksik soruşturması nedeniyle kınadığı Oksana Rantseva’nın hikayesinin bir tekrarıdır” dedi.
Dr. Christina Kaili, “Kıbrıs’ın her iki yakasındaki kadınlar, uluslararası insan ticareti ve kadınların cinsel sömürüsüne karşı mücadele etmek için sivil toplum örgütleri aracılığıyla iş birliği yapıyor” dedi.
Kaili, Kıbrıs Türk tarafında yasal araçların eksikliğinin, insan ticaretinin önlenmesi, mağdurlara destek sağlanması ve cezai kovuşturma yapılması önünde önemli engeller yarattığını sözlerine ekledi.
Kaili gazeteye yaptığı açıklamada, “Özellikle Afrika ülkelerinden gelen kadınlar, insan tacirlerinin sınır hattını kullanarak kadın ticareti yapması ve onları sömürmesi nedeniyle Kıbrıs Türk tarafında daha da savunmasız durumdadır. Bu nedenle toplumlararası işbirliği şarttır.” dedi.
Cyprus STOP Trafficking örgütünün yönetim kurulu üyesi Nelson Neocleous’un gazeteye “Kıbrıs sorunu çözülemeden, Kıbrıs genelinde kadın ticaretiyle (genel olarak kişilerle) mücadelede işbirliği yapmak zordur” ifadelerini kullandığı belirtildi.
OKSANA RANTSEVA HAKKINDA…
Mart 2001’de Güney Kıbrıs’a kabare sanatçısı olarak çalışmaya gelen 20 yaşındaki Oxana Rantseva, iki hafta sonra kaldığı apartmanın 5. katındaki dairesinin balkonuna çarşafla asılı olarak bulundu. Bunun üzerine kızın babası Nikolay Rantsev, Oxana’Nın ölümüyle ilgili her iki ülkede soruşturma açarak, kızının neden öldüğünün araştırılmasını istedi.
Güney Kıbrıs’taki Rum Büyükelçisi de Rum makamlarından defalarca soruşturma açılması yönünde talepte bulundu. Bunun üzerine aralık sonunda bir mahkeme açıldı. Soruşturmada, Rus kızın çalıştığı kabarenin sahibi Marios Athanasiou, Rus kızını bir diskotekte bulduğunu ve Kıbrıs’ta yasalara aykırı kaldığını öğrenince polise getirip, durumu bildirdiğini belirtti. Kabare sahibi, duruşmada Oxana’nın sınır dışı edilmesini, yerine başka izinli bir kızı çalıştırmak için getirmek istediğini söyledi.
Polisin gözaltına aldığı Rus kızı, daha sonra kulüp sahibi Athanasiou’nun sorumluluğuna teslim edilerek, serbest bırakıldı. Kulüp sahibi genç kızı kaldığı apartmana getirdiğini ve kızın ayrı bir odada uyuduğunu söyledi. Roxana, aynı gecenin sabahı da balkondan düşerek öldü. Apartmanın sahibi kadın da, kabare sahibinin ifadesini doğrular ifade vermekle birlikte, bazı ifadelerin birbirini tutmadığı görüldü. Kızının ölümüyle ilgili davadan tatmin olmayan babası, daha sonra Rus makamlarından, ardından da AİHM’nden de yardım istedi.
Soruşturma sonunda, AİHM’den önemli karar çıkmakla birlikte, 2001 yılında talihsiz Rus kızı Oxana Rantseva’nın nasıl öldüğüne dair kesin bir sonuç alınamadı. Avrupa Adalet Divanı, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yaşam hakkını ihlal etmek, özgürlük ve güvenlik hakkını ihlal etmek ve etkili bir soruşturma yürütmemek suçlarından mahkum etti. Kıbrıs da Rusya gibi İnsan Hakları Sözleşmesi’nin köleliği ve zorla çalıştırmayı yasaklayan maddesini ihlal etmekten mahkum edildi.
Bu skandalın ardından Başsavcılık, Oxana Rantseva’nın ölümünden önce ve sonra yaşanan olaylara karışan kişiler için cezai sorumluluk doğup doğmadığını araştırmak üzere ceza soruşturmacıları atamaya karar verdi. Araştırmanın tamamlanması yıllar sürdü. Sonuçlara dayanarak, ölümünden 15 yıl sonra, iki eski Emniyet mensubu ve işvereni olmak üzere üç kişinin yargılanmasına karar verildi.
İki eski polis memuruna görevlerini yaparken yetkilerini kötüye kullanmak suçlaması yöneltilirken, kabare sahibine ise mağduru kaçırma ve alıkoyma suçlaması yöneltildi. Üçü de beraat etti.