ANASTASİADİS BM PARAMETRELERİ HARİCİNDEKİ FİKİRLER KABUL EDİLEMEZ DERKEN
“.. En son Temmuz 2017’de Crans Montana’daki görüşmelerin sona ermesinin ardından Federasyonun artık geçerli bir model olamayacağı, yeni fikirlere, alternatif modellere ihtiyaç duyulduğu ortaya çıkmıştır. Ada gerçeklerine dayanan bir çözümün bulunması artık farz olmuştur. Kıbrıs’ta iki ayrı halk ve onların kurduğu iki ayrı devlete dayalı çözüm en doğrusudur. Federasyon seçeneği üzerinde ısrarcı olmak, zaman kaybıdır. Federasyon masalı masal olmaya devam etmektedir. Dolayısıyla yeni bir siyaset zamanıdır, o da gerçeklere bağlı siyasettir. Gerçeklere bağlı siyaset ise egemen eşitlik temelinde yan yana yaşayan ve zaten var olan iki devletin iş birliğidir. Bu bağlamda artık iki devletli çözümün gerçekçi bir yaklaşımla masaya getirilmesi şarttır. Önümüzdeki süreçte Türkiye’nin önerisi ile toplanması planlanan 5’li konferans Kıbrıs konusunda bir anlaşma için son şans olacaktır.” Denilmiştir.
Bu açıklamanın ardından Rumlarla bir arada yaşama adına, bazı köşe yazarları ve partiler yanında KKTC’nin 2’nci Cumhurbaşkanı sayın Mehmet Ali Talat ve KKTC’nin 4’üncü Cumhurbaşkanı sayın Mustafa Akıncı da büyük bir tepki göstermişlerdir.
KKTC’nin 4’ncü Cumhurbaşkanı sayın Akıncı; iki devletli çözüme doğru sürüklenildiğini ancak bunun bir tarafının Kıbrıs Cumhuriyeti’ne sahip Rumlar, diğer tarafının ise Türkiye’ye daha bağımlı bir hale gelecek olan Kuzey Kıbrıs olduğunu vurguladı.
Diğer yandan ; Türklerin çözüm ve barış istediğine işaret ederek, bugün için federal çözümden başka bir alternatif olmadığını ve tarafları ikna etmenin ise Cumhurbaşkanı’nın görevi olduğunu dile getiren sayın Talat: Cumhurbaşkanının görevi çözümün önündeki engelleri kaldırmaktır. Aldığı oylar bunun içindir. Hepimiz bunun için destek olduk. Cumhurbaşkanının görevi tek başına hedefler belirleyerek tüm toplumu duvara toslatmak olamaz. Buna hiçbir hakkı yoktur.” Demiştir.
Türkiye’nin günü birlik siyaset izlediğini belirten ve günü geldiğinde “Türkiye, iş uluslararası çıkarlarına gelince, Kıbrıs sorununda esneklik göstermesi gerektiğinde, Tatar’ın ‘Federasyon’ söylemlerini kendisine yalayıp yutturacaktır, Tatar dikkatli olsun” diyen sayın Talat, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Federasyon’a karşı olan tutumu nedeniyle Kıbrıslı Türkleri zor günlerin beklediğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın ‘iki devlet’ içerebilecek bir anlaşma zemini için yaptığı çağrıları anımsatan sayın Talat, BM’nin böyle bir görüşme içine girmeyeceğini vurguladı. Sayın Talat, “Cumhurbaşkanlığı mevkiindeki bir insan söylediği sözü söylemeden önce iyice ölçüp tartmakla yükümlüdür” dedi.
Sayın Talat’ın bu söylemlerine KKTC’nin 5. Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar’dan cevap gecikmeyecekti. Sayın Tatar: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 2’nci Cumhurbaşkanı seçilerek görev yapmış bir kişi olan sayın Mehmet Ali Talat’ın, Türkiye’nin günü birlik siyaset izlediğini belirterek, “Türkiye, iş uluslararası çıkarlarına gelince, Kıbrıs sorununda esneklik göstermesi gerekecek ve Tatar’ın federasyon söylemlerini kendisine yutturacaktır demesi bir eski Cumhurbaşkanı’na yakışan üslup değildir” dedi.
“Madem ki Rum tarafı ile federal çözüm mümkündü sayın Talat 2005-2010 yılları arasındaki 5 yıllık görev süresi içinde neden başaramadı? Şu anda gerçek olan Kıbrıs’ta iki ayrı Devlet’in varlığıdır. Ben de halkımdan 18 Ekim’de aldığım yetki doğrultusunda egemen eşitlik temelinde bir anlaşmayı savunuyorum. Türkiye de bu noktadadır” diyen sayın Tatar:
Kıbrıs konusundaki federasyon görüşmeleri 2017 yılı Temmuz ayında sayın Akıncı ile Rum lider Anastasiadis gibi iki ateşli federasyon savunucusu sayın Akıncı’nın ifadesi ile Rum tarafının uzlaşmaz tutumu yüzünden çökmüştür. Sayın Akıncı bu çöküşün ardından yaptığı açıklamada, ‘Bu bizim neslin son federasyon denemesi idi, başaramadık’ demişti. 2017-2020 yılları arasındaki üç yılda da taraflar federal çözüm yolunda bir milimetre bile ileri gidememiş ve masaya bile oturamamıştır.
Sayın Tatar: “ Ben ve Ulusal Birlik Partisi yıllardır Kıbrıs’ta iki ayrı egemen devlet ve iki ayrı egemen devlet ve iki ayrı halk olduğunu vurgulamakta, bir anlaşmaya varılacaksa gerçeklerden hareket edilmesi gerektiğinin altını çizmekteyiz” Dedi.
Rum basınından basınımıza yansıyan habere göre Anastasiadis, 3 Kasım’da gerçekleştirdikleri görüşmede Tatar’ın kendisine ilettiği görüşleri aktardı.. Tatar’ın , Berlin açıklaması konusunda ne düşündüğü sorusuna “Bizi bağlamıyor. Türkiye’nin tezi, egemenliğin tanınması yönündedir” dedi.
Gazete, Tatar’ın Kıbrıs sorunu, AB ve enerji konularında Anastasidis’e şu yanıtları verdiğini savundu: “İki devlet, İki Eşit ve Egemen Devlet. Garantiler. Doğalgaz: Ortak kullanım yolları bulunmalı .. Kıbrıslı Türklerin ve Türkiye’nin hakları göz ardı edilemez..” Gazeteye göre Anastasiadis; “Türkiye’nin beşli konferansta netlik kazanacağını düşündüğünü, ve Türkiye’nin nihai hedefinin Kıbrıs’ın tamamını kontrol etmek olduğu, bu yüzden de bir oy ve eşit katılımda ısrar ettiğini” toplantıda dile getirdi.
Yine , KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar, 12 Kasım günü BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışman Vekili ve BM Barış Gücü Misyon Şefi Spehar’ı kabul ederek görüştü.. Spehar’ın ekibini tanıştırması vesilesiyle yer alan görüşmede, KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, muhataplarına; Kıbrıs Türk tarafının Kıbrıs’ta bir uzlaşı elde etmek için belirlediği yeni yaklaşım ve politikayı anlattı.
Güney Kıbrıs’ta yayımlanan Alithia Gazetesinin 25 Kasım 2020 tarihli haberine göre GKRY Lideri Anastasiadis, “Ada’daki fiili durumun ve belirlenmiş BM Parametreleri dışındaki her türlü fikrin kabul edilmez olduğunu” vurguladı.. “Ada’yı yeniden birleştirmek, garantörler veya askeri müdahale aracılığıyla yabancı bağımlılıklarından ve yabancı asker varlığından kurtulmuş, gerçekten bağımsız ve egemen bir devlet kurmak birinci önceliğimiz olmaya devam ediyor” ifadesini kullanan Anastasiadis: “Bizim açımızdan kabul edilemez bir fiili durum var, belirlenmiş BM Parametreleri dışındaki fikirler sürdürülebilir seçenek değil” diye ekledi..
Netice itibarıyla gerçek şu ki; sayın Mehmet Ali Talat KKTC Cumhurbaşkanlığı görevine gelirken verdiği vaatler vardı… 5 yıl boyunca verdiği tavizler sonunda Rum-Yunan ikilisinin Enosis hayalleri nedeniyle hedefine ulaşamadı.. Neticede sayın Talat: “Daha ne yapayım? Gidip kendimi Saray Önünde Asayım mı?” demekten kendini alamayacaktı!..
Diğer yandan ; 2015’de göreve gelirken 2016 yılı sonuna kadar siyasi çözüm hedefiyle yola çıkan KKTC’nin 4. Cumhurbaşkanı sayın Akıncı; göreve geldiği daha ilk günlerden itibaren verdiği tavizler bir yana Cenevre’de, Mont Pelerin’de, Crans Montana’da verdiği tavizlere rağmen adil ve kalıcı bir siyasi çözüme gidilememesi bir yana 07 Temmuz 2017’de Crans Montana’da sabahın çok erken saatlerinde Rum-Yunan ikilisi valizlerini toplayıp gitmelerinin ardından yaşadığı hayal kırıklığı içerisinde gün içinde gerçekleştirmiş olduğu basın toplantısında sayın Akıncı: “Bu Bizim Neslin Son Denemesiydi” demekten kendini alamayacak ama kısa bir süre sonra Anastasiadis’in masaya gelmesi için yine yalvarmaya başlayacaktı.. Sayın Akıncı, görevde olduğu süreçte ilk 2 yıl içinde Kıbrıs’ta siyasi bir çözüm adına Rum’a taviz üstüne taviz verdiği yetmezmiş gibi bir de KKTC Meclisinin dahi bilgisi dışında ‘harita’ verdiği hatırlardadır.. Yazık hem de çok yazık!..
Sonuç olarak ; Kıbrıs Türk Halkına düşen görev; hak, hürriyet, ve egemenliğimize sahip çıkarak varlığımızı korumak azminde ve kararlılığında olduğumuzu bütün dünyaya göstermek olmalıdır. Kıbrıs Türk Halkı olarak bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne sahip çıkmalıyız, hür ve demokratik cumhuriyetimizin varlığını korumalıyız.
Kıbrıs Türk Halkı olarak üzerimizde oynanan oyunları görelim. Aldanmayalım ve asla temelleri sağlam olmayan taşlar üzerine oturmayalım. 1960 Antlaşmalarının akıbetini daima hatırlayalım. Kıbrıs’ın, Yunan Helenizminin halkalarından biri olduğunu hiç ama hiç unutmayalım. KKTC’ni kurmayı başaran atalarımızla gurur duyalım. Aziz şehitlerimizin, gazilerimizin, TMT mensuplarının, Mücahit halkımızın onurunu ve şerefini asla Helenizme teslim etmeyelim.
KKTC’nin kurulmasına giden yolda önder olanlar; sonsuza kadar sevgi ve saygıyla anılacaklardır. Onlara olan borcumuzu ödemek için bu eseri korumalı ve ona sahip çıkmalıyız. Onlar aç kaldılar, susuz kaldılar, dağlarda, ovalarda nöbet tuttular, kalemleriyle savaştılar, onlar yaşamlarını Kıbrıs Türk Halkının özgürlük ve bağımsızlık mücadelesine verdiler..
Sonuçta; sırası geldiğinde şerefleriyle ölmesini bildiler. İşte bunun içindir ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti dimdik ayaktadır ve de ayakta kalmaya devam edecektir. Kıbrıs Türk Halkının yegane yaşam bulabileceği zemin bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetidir. Bu vesileyle bir kez daha aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi, TMT mensuplarını, Mücahit halkımızı ve de adsız kahramanlarımızı saygıyla selamlıyorum…
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..