ANASTASİADİS İŞGAL SONA ERMELİ YURDUMUZ YENİDEN BİRLEŞMELİ DERKEN (1)

Abone Ol

Ancak,  Kıbrıs Türk ve Rum halklarının siyasi eşitliğine ve ortaklığına dayalı olarak ilan edilen Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Rum-Yunan ikilisi Megali İdea hayalleri nedeniyle Enosis’e sıçrama tahtası olarak görecekler ve   uzun ömürlü olmayacaktı..
Dün olduğu gibi bugün de  Rum liderliğine göre; “1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasında  Kıbrıslı Türklere fazla haklar verilmiştir,  Kıbrıs bir Helen Adasıdır ve  Kıbrıs Türkleri;  Kıbrıs Cumhuriyeti içinde Ermeniler ve Maronitler gibi  ‘azınlık’  olarak yerlerini almalıdırlar..”
Nitekim, 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırıları ile Rum-Yunan ikilisinin hedefi 8 saat içerisinde Lefkoşa’da Türkleri teslim almak ve de 24 saat içerisinde ada genelinde  etkisiz hale getirmekti. Nitekim bu çerçevede Rum-Yunan ikilisi Adanın her yanında Kıbrıs Türk Halkına karşı silahlı saldırılara ve katliamlara başlayacaktı. Ama  ne yazık ki dün olduğu gibi bugün de günümüzde Anastasiadis “Kıbrıs sorunu 1974’te başladı” diyor başka bir şey demiyor!..
Dünden bugüne geriye dönüp bakacak olursak 21 Aralık 1963 sabahının  erken saatlerinde Lefkoşa’da  01.30’da 2 araba ile evlerine dönmekte olan Türkler, polis kılığına giren iki Rum tarafından durdurulmalarının ardından  ateş açılması sonucu 2 kişi öldü, 7 kişi yaralanmıştı.
21  Aralık  günü sabahı Lefkoşa Türk Lisesi yakınlarından geçen Rum polislerin teneffüste olan öğrencilere ateş açmaları sonucu 2 öğrenci yaralandı.. Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Liderimiz Dr. Fazıl Küçük’ün ikametgahı kurşunlandı.  Ayni gün Türk Cemaat Meclisi Başkanı Rauf R. Denktaş’ın Avukatlık Bürosu, Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Liderimiz Dr. Fazıl Küçük’ün evi ve Girne Kapısı’ndaki  Atatürk Heykeli kurşunlandı..
 Ayni günün gecesinde Türkeli (Ayvasıl) köyünde katliam yaşandı. 21 soydaşımız toplu çukurlara gömüldüler.  Yine ayni gün Denya’lı 75 yaşındaki Bayram dede traktörün arkasına bağlanarak sürüklenir ve şehit ediliyordu..
23 Aralık’ta Lefkoşa Devlet Hastanesi’nde 25 Türk hasta yatağından kaybolur.. 3 günlük lohusa  kadın  çocuğu ile birlikte Lefkoşa Devlet Hastanesi penceresinden atılarak öldürülür.
24 Aralık akşamı 150’den fazla silahlı Rum Lefkoşa’da Kumsal bölgesinde silahlı saldırıya geçerler.  Bu gecede Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı’nda görevli Başhekim Bnb. Dr. Nihat İlhan’ın eşi Mürüvvet hanım, 3 çocuğu; 4 yaşındaki oğlu Murat, yine 4 yaşındaki oğlu Kutsi ve 6 aylık oğlu Hakan; banyoda ve yine evde misafir olarak bulunan ev  sahibesi Feride hanım şehit edilirken eşi Yusuf Güdem, akrabası Ayşe hanım ve kızı Işıl  ve de teyzesi Növber hanım yaralanmışlardı..
Yine 22 Aralık’tan beri K. Kaymaklı’ya düzenlenen  saldırılar sonucu yaklaşık 5 bin kardeşimiz   25 Aralık’ta göçmen durumuna  düştüler. K. Kaymaklı’da  6 şehit verirken 550 yaşlı kadın-erkek  ve çocuk esir durumuna düştüler.
25 Aralık 1963’te Lefkoşa’dan Ankara’ya yapılan yardım çağrısında “Son mermilerimizi atıyoruz, vatan sağ  olsun” deniliyordu. O günde hemen yardıma gelen Türk Savaş Uçaklarının bir mermi bile atmadan yapmış oldukları “ihtar uçuşu” Rum silahlı saldırıları o gün için duracaktı..  O günde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde  yapmış olduğu konuşmasında Başbakan İsmet İnönü: “ Bütün Meclis ve bütün Millet yekpare olarak vazifemizi yapacağız. Kıbrıs’ta yaşayan soydaşlarımıza karşı görevimizi yerine getireceğiz. Bugün Türk Savaş Uçakları Kıbrıs’taki mücadele alanına gitmişler, görünmüşler    ve de  ilk ihtarı yapmışlardır.” Demişti.
25 Aralık günü Hava’da Türk Jetlerini, Kıbrıs açıklarında Türk Donanmasını gören ‘sözde’ Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios; 26 Aralık 1963’te Garantör Devletlerin teklifini kabul etmesinin ardından 27 Aralık’ta üçlü bir kuvvet kurulacak  ve de Lefkoşa’da “Yeşil Hat” çizilecekti..
O günde Anavatanımız Türkiye, Kıbrıs’taki “Bu vahşetin derhal durdurulması için ABD ve İngiltere’den gerekli girişimlerde bulunmalarını istedi. 25 Aralık 1963’te T.C Başbakanı İsmet İnönü ve Genel Kurmay Başkanı Cevdet Sunay’ın katıldığı  toplantının ardından İstanbul’daki Türk Donanması Mersin’e hareket etti. Türk-Yunan sınırına Askeri Birlikler kaydırıldı, Türk Savaş Uçakları Lefkoşa üzerinde alçak uçuş yaptı. Konu Hava Harekatı öncesi Dünya Kamuoyu bilgilendirildi.
25 Aralık 1963’te Türk Hava Kuvvetlerine ait Savaş Uçakları saat 14.00’ten itibaren  Lefkoşa üzerinde ihtar uçuşu gerçekleştirdiler. O günde İngiltere ve Yunanistan Kıbrıs’a Barış Gücü gönderilmesine razı olacaklardı.. Bu gelişmelerin ardından 15 Ocak 1964’te Türkiye, Yunanistan, İngiltere ve de Türk ve Rum taraflarının  katılımı ile Londra Konferansı düzenlendi. Amerika ve İngiltere’nin hazırladığı planın ve 10 bin kişilik NATO gücünün yerleştirilmesinin  Rumlar tarafından reddedilmesi üzerine  Kıbrıs sorunu BM Güvenlik Konseyine taşınır..
4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararı ile BM Güvenlik Konseyi;   Barış Gücü Askerini Kıbrıs’a gönderilirken aldığı kararda 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarını başlatan Rumları Kıbrıs Cumhuriyeti  olarak tanımları nedeniyle;  Rum-Yunan ikilisin yarattığı Kıbrıs sorunu bugünlere kadar gelecekti.. O günde “Ateş Kes” ilan edilecek ancak bu uzun sürmeyecek ve tüm adaya yayılacaktı..
21 Aralık Kanlı Noel saldırılarının ardından Rum-Yunan silahlı saldırıları ve katliamları tüm adaya yayılacaktı. Nitekim,   6 Şubat 1964’te Arpalık’ta, 11-13 Şubat’ta Limasol’da, 9 Mart’ta Baf’ta, 19 Mart’ta Çamlıköy ve Gaziveren’de,  8-9 Ağustos 1964’te Erenköy ve bölgesine on binlerce  Rum-Yunan askeri saldırılarının ardından 15 Kasım 1967’de Geçitkale ve Boğaziçi’ne silahlı saldırılarda bulundu. Adanın  dört bir yanında bazı soydaşlarımız evlerinden bahçelerinden otobüslerden toplanarak katledildiler.
11 yıl boyunca Rum mevzilerinden çalınan “Bekledim De Gelmedin” şarkılarıyla moralimizi bozulmasını bekleyenler yanıldılar. Bu şarkılar; bizi birbirimize daha da bağladı, Kıbrıs Türk halkının direnişini artırdı.   Kıbrıs Türk Halkı Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) etrafında bütünleşerek, Anavatanımız Türkiye’ye güvenerek; Lefkoşa’da, Mağusa’da, Limasol’da, Baf’ta, Larnaka’da, Beşparmak dağlarında, Snt. Hilarion’da diğer kent ve köylerde Direndi!.. Direndi Ay Yıldızlı Bayrağı altında yaşamak için, Direndi!. İstiklal Marşını okuyabilmek için, Direndi Atatürk ile ve Devrimleri doğrultusunda yürüyebilmek için!..
Neticede Enosis’i gerçekleştirme adına 15 Temmuz 1974’te  Yunan Cuntası desteğinde RMMO ve EOKA-B’nin ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Makarios’a karşı düzenlemiş olduğu darbenin esas hedefi Enosis’in bir an önce gerçekleşmesini sağlamaktı.. Nitekim Makarios’un yerine getirilen Nikos Sampson 17 Temmuz 1974  Radyo’dan yapmış olduğu açıklamasında Kıbrıs Helen Devletini ilan etmişti..
Anavatanımız Türkiye’nin bu gelişmelere seyirci kalması mümkün değildi. 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’ta iki bölgelilik oluştu.. Kıbrıs’a barış ve huzur geldi ve de Kıbrıs Türk Halkı 15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilan etti..
Ama ne yazık ki hala daha  Rum-Yunan ikilisi Kıbrıs sorunu 1974’te başlayan bir işgal sorunudur demeye devam ediyorlar.  Anatasiadis ve onun gibi düşünenler; Kıbrıs sorununun 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile başlamadığını, Rum-Yunan ikilisinin tarihin derinliklerinden gelen  Megali İdea hayallerinden kaynaklandığını kabul etmelidirler.. DEVAM EDECEK..