ANASTASİADİS KLASİĞİ VE GERÇEKLER ( 2 )

<p><span style="font-family: Times New Roman; font-size: small;"> </span></p> <p style="margin: 0cm 0cm 8pt; "><span style="font-family: Calibri;"><span style="font-size: small;">İnsan Hakları Zirvesine Katılan Liderler Onuruna “Ev sahibi”...

Abone Ol

İnsan Hakları Zirvesine Katılan Liderler Onuruna “Ev sahibi” olarak Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı  Recep Tayyip Erdoğan tarafından verilen  yemeğe  KKTC Cumhurbaşkanı sayın Mustafa Akıncının   davet edilmesi üzerine  yemeğe katılmayarak Atinaya giden Anastasiadisin bu olumsuz çıkışına Rum medyası ve Rum kamuoyu  büyük bir destek verdi.

Ancak ne yazık ki  Rum medyası  ve Rum  kamuoyu yanında Türk tarafında da  Anastasiadisi haklı görenler de vardır, bu asla kabul edilemez… Anastasiadisi haklı görenler bilmelidirler ki  Anastasiadise verilen destek onu, Anastasiadisi bu tür  krizleri  sürdürmeye  ve  görüşme sürecini baltalamaya devam  etmesine ve masaya her dönüşünde taviz istemesini sağlamaya yöneltmektedir….

Anastasiadisin İstanbulda ve sonrasında gösterdiği tepki ile vermek istediği mesaj : “…Kıbrıs Türk halkı asla Rum halkı ile  eşit olamaz  , Kıbrıs Türk Halkının siyasi eşitliği olamaz, iki halk arasında denklik söz konusu olamaz…” anlamındadır.

Anastasiadisi , KKTCnin tanınma korkusu sarmıştır. Korkunun ecele faydası yoktur!... ÇOK YAKINDA Anastasiaidsin korkuları  gerçekleşecektir…

Anastasiadis, bu fırsatı değerlendirmeye çalışırken esas yüzünü de göstermiş oldu. Anastasiadis adeta “Ben tanınmış bir devletin Cumhurbaşkanıyım,  dünya kamuoyu önünde, BM üyesi ülke temsilcileri önünde , ‘sahte devletin Cumhurbaşkanı ile  ayni salonda bulunmam yakışık almaz” dercesine İstanbuldan ayrılmıştır.

Şimdi bu gerçekler ortada iken yarın yine  Anastasiadis ile sayın Akıncı ayni masada  ne konuşacaklardır?  Rumların  hayal ettiği siyasi çözüm ile Türk tarafının düşlediği siyasi çözüm modeli   ayni olmadığına ve  olamayacağına göre neyi konuşmaya devam edeceklerdir!...  İşte gerçekler ortada ve bir vesile ile Anastasiadis bir kez daha siyasi çözüm ile ilgili olarak ne düşündüğünün ve  ne demek istediğinin mesajını verdi. Bu mesajı  doğru okumalıyız !...

Kabul etmek gerekiyor ki Kıbrısta adil ve kalıcı bir barış için her iki lider çok farklı düşünüyorlar. KKTC Cumhurbaşkanımız sayın Akıncı çok iyi niyetle göstermiş olduğu yaklaşımlara maalesef gereken yaklaşımı karşı taraf göstermemektedir, gösterememektedir, çünkü hesap vermek durumunda olduğu bir Rum Ortodoks Kilisesi vardır….

Gerçek şu ki Rumlar, 541(1983) ve 550(1984) sayılı BM Güvenlik Konseyi kararları ile Kıbrısta tek meşru devlet ve tek meşru hükümet  olarak tanınmanın ve de 1 Mayıs 2004 itibarıyla AB üyesi olmanın  rahatlığı içindedirler ve bu kazanımlarını kullanıyorlar; Kıbrıs Türk Halkının  siyasi eşitliğini, egemenliğini  ve self-determinasyon   haklarını göz ardı ederek AB üyesi Yunanistanda , Batı Trakyadaki kardeşlerimize reva gördükleri ‘Azınlık haklarından öte haklar tanımak istemiyorlar.

Rum kendilerine göre adil ve kalıcı bir barış için Türk askerinin Kıbrıstan çekilmesi, garanti anlaşmalarının iptalini, tüm göçmenlerin evlerine dönmesini , Kıbrısta AB normlarının uygulanmasını  istiyorlar. Rumlar Kıbrıs Türk halkının ‘sözde Kıbrıs Cumhuriyetine  yama olmasını ve ‘azınlık haklarına razı olmasını istiyorlar.  Rumlar tek egemenlik, tek vatandaşlık , tek uluslararası temsiliyet  istiyorlar.  Kıbrısta adil ve kalıcı bir siyasi çözüm için ‘sözde Kıbrıs Cumhuriyetinin anavatanımız Türkiye tarafından tanınmasını ve tüm limanlarını Kıbrıs Cumhuriyeti gemilerine ve uçaklarına açılmasını istiyorlar…

Peki biz buna karşı ne yapıyoruz?  Kıbrıs Türk halkına  yaşama hakkı tanımak istemeyenleri iyi niyetimizden , Kıbrısta adil ve kalıcı bir barış ve siyasi çözüm adına ısrarla görüşme masasına davet ediyoruz…

Görüşme masası tehlikeye giriyor  diye üzülmeyelim. Zaten zoraki devam ettirilen  bu görüşmelerden bir sonuç alınması  mümkün değildir.

Sayın Akıncı, masadan   kaçan  Anastasiadise  “Anlaşılması  mümkün olmayan  fevri tepkileri bırak” diyerek çözüm  çabalarının  arttırılmasını önerirken Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu, 2016da çözüm hedefine  ulaşmak için zamanı iyi değerlendirmek   gerektiğini vurgulayarak  , “Cumhurbaşkanımız Kıbrısta  bir an önce  çözüme  ulaşmak  amacıyla  sürdürdüğü  çabayı  ikiye  katlamaya hazırdır “ dedi.

Halbuki Kıbrıs Türk halkına  ve yetkililere düşen görev “Herkes yoluna” demekti. Bize düşen görev KKTCnin tanınması için yola çıkmaktı!....