14 Şubat Salı günü yapılması gerek liderler arası görüşmeler yapılmazken 16 Şubat Perşembe günü yapılacak olan görüşme ilgili yapmış olduğu açıklamada sayın Akıncı: Rum Meclisi’nin Enosis ile ilgili kararının iptalini istemek amacıyla Nikos Anastasiadis ile görüşeceğini açıklarken Rum hükümet Sözcüsü “ Anastasidis, ne Meclis kararını, ne de Türk vatandaşlarına 4 özgürlük konusunu görüşür” diyerek görüşmenin de sonucunu bir gün önceden belli ediyordu…
Nitekim beklenen oldu !.. Liderler Rum Meclisi’nin aldığı Enosis kararının gölgesinde ara bölgede bir araya geldi. Görüşme sırasında Eide, Türk tarafında yaratılan algının düzeltilmesi gerektiğini söylerken Anastasiadis, “söyleyecek bir şeyim yok” diyerek ayağa kalktı ve kapıyı çarpıp çıktı!...
Görüşme sonrası yapmış olduğu açıklamada KKTC Cumhurbaşkanı sayın Akıncı: “…Herkesin tavırlarına dikkat etmesi gerekir. Her toplantının bir adabı var. Saygı çerçevesi dışına çıkılmamalıdır… Bizi anlayıp durumu düzeltmek Rum liderliğinin elindedir. Bunu yapmak yerine ‘bize abartmayın’ dediler. Tepkimiz abartılı değil , az bile… Yanlıştan dönmek erdemdir. Rum liderin de şu anda yapması gereken budur…. Bu kritik safhada bütün bu trajedilerin sorumlusu olan Enosis idealini kutsanacak bir olaymış gibi kutlama kararı almanın hiçbir olumlu gerekçesi yoktu…Çözüm için uğraşlarımızı sürdürmemiz lazım. Ancak bunun gelişigüzel bir çözüm olmayacağını, Rumların yanlışlarına göz yummayacağımız bilinmeli…” dedi.
Birkaç gün öncesinde “15 Ocak 1950 Enosis Plebisiti”nin Rum okullarında okutulması ve yıl dönümlerinin kutlanması yönündeki kararlarına karşı sayın Akıncı kararın iptal edilmemesi halinde müzakerelerin anlamını yitireceğini belirtirken Anastasiadis: “Siz de Kıbrıs’ın işgal gününü kutluyorsunuz, gayri meşru devletinizin kuruluş yıldönümünü kutluyorsunuz, 1950 Enosis Plebisitinin Rum okullarında kutlanması ve okutulmasına niye karşı çıkıyorsunuz” diyordu.
Anastasiadis, söz konusu Rum Meclis kararının Güven Yaratıcı Önlemler çerçevesinde alınan kararlara aykırı olduğunu da mı bilmiyor. Anastasiadis bilmelidir ki; 20 Temmuz 1974, Kıbrıs Türk halkının anavatanı Türkiye’ye ve Mehmetçiğe kavuştuğu bir gündür, Kıbrıs Türk halkını Rum mezaliminden, Rum’un zulmünden ve katliamlardan kurtaran askeri bir harekatın yıl dönümüdür. 20 Temmuz 1974, Kıbrıs Türk halkının Muratağa, Sandallar, Atlılar, Taşkent ve Türkeli’de olduğu gibi toplu mezarlara girme günlerini sona erdiren Türk askerinin bizi kurtardığı gündür. Böyle bir günü kutlamak başka bir şeydir, Enosis’in gerçekleşmesini istemek başka bir şeydir.
20 Temmuz’u kutlamakla, Enosis’i kutlamak ayni şey mi? Rum liderliği , Rum halkı, Rum-Yunan ikilisi hep ayni düşünceyi paylaşmaktadır. Yarın bu Meclis kararlarını geri alsalar ne yazar? Düşüncelerini değiştiremezsiniz ki? Birleşik Federal Kıbrıs gibi siyasi çözümde yine benzeri kararlar almayacakları ve bunları uygulamaya geçmeyeceklerini kim ve nasıl garanti edebilir ki?
Sayın Akıncı 14 Şubat’ta yapılacak görüşmeye gitmeyeceğim; Perşembe günü yapılacak görüşmeye gidebilirim ama o güne kadar kararın iptal edilmemesi halinde masada sadece ‘Enosis’ kararının iptalini görüşürüm demişti. Buraya kadar tamam!... Ya ondan sonraki günlerde yine hiç bir şey yokmuş gibi görüşme masasına oturacak olursak bu çıkışların ne anlamı olur ki? Sakın ola yine görüşme masasına oturmayalım!..
Sayın Akıncı’nın tavrı bir kerelik olmamalıdır, müzakerelere devam edilmemelidir.Görüşmelere devam etmek; büyük bir teslimiyetçilik olacaktır, Rum ırkçılığına, Rum’un Enosis hayallerine boyun eğmek olacaktır.KKTC Cumhurbaşkanı sayın Akıncı’nın bu saatten sonra Haziran 1967 Enosis kararlarının ve de diğer Türk düşmanı ırkçı yasaların gölgesinde görüşme yapmasını kabullenemeyiz… Bu mevcut şartlarda görüşme yapmanın anlamı yoktur…
19 Şubat 1959 Zürih ve Londra Anlaşmalarının ardından 16 Ağustos 1960’da yapılan Lefkoşa Anlaşmalarıyla ilan edilen Kıbrıs Cumhuriyeti iyi niyetle kurulan, siyasi eşitliği olan bir ortaklık devleti idi. Ancak Rum’da iyi niyet yoktu, Rum liderliğinin Megali İdea hedefleri vardı. Dolayısıyla 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti yaşamadı, yaşatmadılar…
Kıbrıs Türk halkına çok haklar verildi diyerek yapmak istediği anayasa değişikliği ile Kıbrıs Türk halkını ‘azınlık’ durumuna düşürmeyi hedefleyen Makarios bunu başaramayınca 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarıyla Akritas Planını ve de devreye koyarak Kıbrıs Türk halkını bir gecede Kıbrıs Cumhuriyeti’nden dışlamadılar mı? Kıbrıs Türk halkı Cumhurbaşkanı Muavini ile, 3 bakanı ile , milletvekilleriyle, memurlarıyla, polisleriyle Kıbrıs Cumhuriyeti’nden dışlanmadı mı? 1 Ocak 1964’te Makarrios Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tüm kuruluş anlaşmalarını iptal ediyorum demedi miydi?
Dolayısıyla yine iyi niyetle yola çıkamayız, Kıbrıs Türk halkı yeni maceralar peşinde koşamaz, yeni maceralar arayamaz. Rum-Yunan ikilisinin tarihin derinliklerinden gelen Megali İdea hayalleri varken siyasi çözüme, adil ve kalıcı bir barışa varamayız, Rum-Yunan ikilisinin hedefleri ortada iken, yol yakın iken bir kez daha görüşme masasına oturmayalım… Herkes yoluna diyelim…
Kıbrıs Türk halkına düşen görev şehitlerimizin canı ve kanı pahasına kurulan bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’ne sonuna kadar sahip çıkmaktır, KKTC’ni yaşatmak ve tanınmasını sağlamaktır…