Anastasiadis rüyası

Abone Ol

Rum lider Anastasiadis bakın ne demiş:  “Kıbrıs Sorununa kalıcı, fonsiyonel ve çağ dışı kalmış garantiler ile üçüncü ülkelerin askeri varlıklarının olmadığı, bağımsız, egemen gerçek bir devletin kurulmasını sağlayacak bir çözüm bulunması amacıyla müzakerelerin başlamasından başka bir önceliğim yok...”  Anastasiadis’in bu tür açıklamalarına alıştık artık... Bu son açıklamanın satır aralarını okursanız, Rum liderin rüyasının ne olduğunu anlarsınız. Onun “çağ dışı” dediği garantiler, bugün eski Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulduğu  zamanki garantilerden çok farklı. Fark şu: Türk garantisi, 36 yıllık bağımsız, egemen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin güvenliğini garanti altına alan bir garantidir. Bu garantinin ortandan kalkması söz konusu olamaz. Anastasiadis, Türk garantisinin ortadan kalkmasını, hayal ettiği “federal çözüm”ün gerçekleşmesi için ilk şart olarak görmektedir. Satır aralarını biraz daha okursanız, bu görüşün altında yatan  hayalin KKTC’nin oratadan kalkması olduğunu görürsünüz.

Yani Rum lider, bağımsız, egemen, gerçek bir devletin kurulmasını istemektedir. Nedir bu bağımsız, egemen “gerçek” devlet? Yeni kurulacak  “federal Kıbrıs Cumhuriyeti”nin başında oturacak Rum  “çoğunluk” hükümetinin istediği devlettir Anastasiadis’in söz ettiği “gerçek”  devlet. Bu da KKTC’nin ortadan kalkmasının Rumların ilk ve en önemli hedefi olduğunu göstermektedir. Ayakları yere bassa, Rum lider böyle bir çözümün, yani KKTC’siz bir çözümün mümkün olmadığını görecek... Ama nerde?... Satır aralarını  okumaya devam ediyoruz. Anastasiadis, “müzakerelerin” tekrar başlamasından başka bir önceliği olmadığını söylemeye devam etmektedir. Sayın Okurlarım; sizlerin de bildiği gibi  36 yıllık KKTC bağımsız, egemen Devletinin tanınmasına en büyük engel “müzakerelerin” tekrar başlamasıdır. Anastasiadis işini bilir... Gördüğü rüyanın içinde en öne çıkan cümle şöyle özetlenebilir:  “Müzakereleri başlatalım ve KKTC’nin tanınmasını önleyelim.” Anastasiadis’in rüyası ile gerçekler arasındaki farkı gördük. Rum liderin amacının ne olduğunu da anladık.

Şimdi, Anastasiadis’in rüyasını ve hayalinde canlandırdığı “gerçek”  devleti (yani Türkiye’nin garantisinin ortadan kalktığı, KKTC Devletinin ortadan kalktığı ve Kıbrıslı Türklerin bir “toplum” statüsüne indirildiği bir devleti) bir kenara bırakalım. O, renkli rüyalarını görmeye devam etsin... Biz, yani KKTC Devleti, kökleşmiş bir Devlet olarak tanınma yoluna ne zaman gireceğiz?... İşte en önemli soru bu. KKTC Devleti gerçeğini dünyaya ve BM’ye nasıl kabul ettireceğiz?... Bu soruya acilen cevap bulmamız gerekiyor. İcraat ne zaman başlayacak?... Sözlerle ve açıklamalarla hiçbir şekilde tanınmayı gerçekleştiremeyiz. Tanınma politikasını hemen uygulamaya koymalıyız...