ANASTASİADİS ZORDA

<p class="MsoNoSpacing"><span>24 Nisan 2004 Annan Planı Referandumunda “evet” diyen Anastasiadis, göreve yeni

Abone Ol

24 Nisan 2004 Annan Planı Referandumunda “evet” diyen Anastasiadis, göreve yeni  başladığı  günde   Kıbrısta bir anlaşma olacağı yönünde umutlar vardı. Ancak Anastasiadis çok geçmeden yapmış olduğu açıklamada Rum tarafında    Annan Planına %76 oranında “hayır” varken benim  Annan Planına benzer bir planı kabul etmem mümkün değildir diyerek  bir bakıma  Megali idea peşinde koşanlara, Rum Ortodoks Kilisesine  teslim olduğunu dile getirmek istiyordu.

Aklı sonra Anastasiadis, kendi değişiyle  “…Kıbrısı Türk işgalinden , “kolonizasyondan”  ve dış bağımlılıktan kurtaracak, halkı, toprakları ,  toplumu ve ekonomiyi , Kıbrısı gerçekten  yeniden birleştirecek , tüm halkın insan haklarını tesis edecek ve buna saygı duyacak bir çözüm arzuladığını…” ifade etmektedir.

Günümüzde çeşitli bahanelerle Anastasiadis görüşme masasından  kaçmıştır. Anastasiadisin  tavrı malum.Anastasiadis, çeşitli bahanelerle rotarlı olarak başladığı  görüşmelere devam etmek istemiyor. Türkiyenin Navtexi yürürlüğe koymasının ardından Anastasiadis Kıbrıs  konusu ile ilgili müzakereleri askıya aldı. Anastasiadis, görüşme masasına dönmesi için de  ön şartlar  ileri sürmeye başladı. “Türkiyenin ‘sözde Kıbrıs Cumhuriyetini  tanıması ön şartını  dile getiriyor.

Anavatanımız Türkiye, çeşitli vesilelerle ‘sözde Kıbrıs Cumhuriyetini tanımadığını ve tanımayacağını dile getirmiş olmasına rağmen Anastasiadis , devletinin tanınmayacağını bilmesine rağmen gündem yaratarak zamana oynama çabasında…Anastasiadis, bu konuda BM ve çok güvendiği ABden istediği  ve beklediği desteği alamadı.

Nitekim, BM Genel Sekreteri Ban Ki Moonun Barış Gücünün  görev süresinin 31 Temmuz 2015e kadar uzatılması ile ilgili raporunda  Anastasiadis  hayal kırıklığına uğradı. 2197 sayılı karar metninde  Rumların “müzakerelerin askıya alınmasında Türkiyenin  sorumlu tutulması” doğrultusundaki istekleri kararda yer almadı.

Ban Ki Moonnun  bu raporunda  yer alan , “Güney Kıbrıs”  ifadesi   Rumları çok kızdırmıştır.  Gerçekte bu ifade  basite alınacak bir şey değildir. Bu bir gelişmedir ve arkası gelecektir.

Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadisin  BM Genel Sekreteri Ban Ki Moonun UNFICYPin görev süresinin uzatılması  amacıyla hazırladığı   rapor sonrasında 16 Ocak 2015de Rum basınında yer alan  haberlere göre Anastasiadisin BM ile ABD Lefkoşa Büyükelçisi  tarafından baskı ve şantajlara maruz kaldığı şeklindeki açıklamaları ve diğer yandan Anastasiadisin BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon, Genel Sekreterin Özel Danışmanı Espen Barth Eide ve ABD Güney Kıbrıs Büyükelçisi  John Koeninge  ilişkin sert eleştirileri yabancı diplomatları rahatsız etmiştir.

Rum Yönetimi beklediği gibi Türkiyenin Barbaros  Hayrettin Paşa Gemisi ve beraberindeki gemilerin çekilmesi  ve Navtexin kaldırılması yönündeki bir eğiliminin olmaması  Rum Yönetiminin köşeye sıkışmasına neden olmuştur.

AB , ‘sözde “Kıbrıs Cumhuriyetinin  egemenlik haklarını tanımakla birlikte,  doğalgaz gelirlerinin  her iki topluma  ait olduğunu  düşünmekte  ve  bu konuda  Türkiyenin   haklarını korumak gerekçesiyle yapmış olduğu  girişimleri anlayışla karşılamaktadır.AB , taraflar arasındaki gerilimin  yumuşatılması ve  en kısa sürede müzakerelerin yeniden başlamasına yoğunlaşmış olup  Anastasiadisi görüşme masasına  dönmesi için ikna etmeye çalışmaktadır.

Tabii ki Rum liderliği nin  beklentileri bu yönde değildi. Gelinen noktada   Rum yönetimi oynadığı oyundan vazgeçerek ve ön şartsız olarak görüşme masasına  bir şekilde  dönmek durumunda kalacaktır.  Ancak hala daha Rum liderliği  bildiğini okumaya ve destek aramaya devam ediyor.

Anastasiadiste görülen  tutarsızlığı  onun  Rum halkı nezdinde  bir destek kaybına uğramasına neden oldu diyebiliriz….

GKRY için bir başka önemli konu daha vardır ki bu kendileri için çok daha önemli. Bir tarafta Rusya diğer tarafta ABD ve AB ikilisi….

Rusyanın Mart 2014de Kırımı topraklarına katması ve ardından da Ukraynada ayrılıkçı ‘sözde özgürlük savaşçılarını desteklemesi üzerine oluşan kriz nedeniyle AB ve ABD, Rusyaya karşı bir takım yaptırımlar devreye koymuştu. AB ülkelerinin Rusyaya karşı uyguladıkları ticari ambargoların faturası Rusya için ağır olmuştur. Rusyanın ekonomisi zor durumdadır. ABnin Rusya aleyhine yeni yaptırımlar  peşinde koşması ; GKRYni ve Yunanistanı zor durumda bırakmıştır.

Unutmayalım ki Rusyanın Yunanistan ve GKRY ile ilişkileri  ezelden beri özeldir. Bu çerçevede Rusya, BM Güvenlik Konseyinde Kıbrıs konusunda her zaman Rum-Yunan ikilisine destek vermiştir. GKRYnin de Rusyaya Güney Kıbrısta tanıdığı ayrıcalıklar vardır.

Anstasiaidisin yakın bir gelecekte Rusyaya ziyareti ve Putinle görüşmesi ve önemli anlaşmalara imza atması söz konusudur. Anastasiadis iki arada bir derede kalmış durumdadır!...

Gelinen aşamada Anastasiadis, kendi yarattığı bahanelerle müzakere masasından izlenen Rum siyasetinin getirdiği başarısızlığı ortadan kaldırmak için  Rum Yönetimini seferber etmiştir. Rum basınında yer alan haberlere göre;  Aralık ayının 2. Yarısında Anastasiadisin talimatları doğrultusunda  Brüksele giden  Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis, ABnin  Katılım Müzakerelerinden Sorumlu  Komiseri Johannes Hahn ile yapmış olduğu görüşmede, gerilimin azaltılması  ve Kıbrıs  müzakerelerinin Anastasiadisin  önerisi temelinde  başlanması  konularının konuşulduğu ve Rum tarafının bu konuda Brükselin desteğini istemiştir. Ayrıca konu görüşmede Maraş konusunun da gündeme geldiği ve de Kasulidisin  “Türk gemilerinin  MEBdeki yasadışı varlığı devam ettiği sürece  Türk katılım başlıklarının açılmasına  rıza göstermeyeceklerini resmen dile getirdiği belirtilmektedir. .

 

Neticede  genel bir  değerlendirme  yaptığımız  zaman, içte ve dışta  Anastasiadisin güven kaybettiğini söylemek yanlış olmasa gerek…  Anastasiadisin içte ve dışta işi zor . Gerçekten öyle mi dersiniz!..