Annan Planı referandum günlerini ve vaatleri unutmadık

<p class="MsoNoSpacing"><span>2000li yılların ilk yarısına damgasını vuran Annan Planının

Abone Ol

2000li yılların ilk yarısına damgasını vuran Annan Planının  referanduma sunulmasının ardından on bir  yıl gibi bir süre geçti. Akıllarda  ne kaldı!...  Türk halkına verilen sözler vardı. Referandum günleri AB, BM ve diğer güçlerin   Kıbrıs Türk halkına verdiği sözleri hatırlıyor musunuz? Bize o günde ne demişlerdi?

“Referandumda ‘evet derseniz dünya ile bütünleşeceksiniz… Kurucu devlet olarak haklarınız 1960 Anlaşmalarından  çok daha  iyi olacak…. İzolasyonlar ve Ambargolar  kalkacak, tüm ekonomik sıkıntılarınız giderilecek … Evet derseniz Türkiyeye de hizmet etmiş olacaksınız. Çünkü evet derseniz  Türkiye için  AB kapıları ardına kadar  açılacak…. Kıbrıs Türkü “evet” ederse açıkta ve soğukta bırakılmayacaktı.  Kıbrıs Türkleri “evet” derse limanlarımız ve havaalanlarımız tanınacak, gemiler  ve uçakların biri gelecek diğeri gidecekti… Türkler ‘evet , Rumlar ‘hayır derse KKTC tanınacak”  deniliyordu. Rumlar “hayır” derse cezalandırılacaklardı…

Hatırlanacağı gibi Annan Planı Referandumu öncesinde  AB  görüşmelere fiilen  müdahale etmemiş fakat  Kıbrıs Türk halkını kandırmak için  , ikna etmek için ,Kıbrıs Türk halkının   referandumda ‘evet  demesini sağlamak için      geçmiş yıllarda basında yer alan haberlere göre  30 milyon Euro harcanmıştı. 

Hatırlardadır , o günlerde iki toplumlu etkinlikler  birbirini takip ediyor, spor müsabakaları  müzikli eğlenceler   , Korolar  eşliğinde  Birleşik Kıbrıs  , Birleşik Federal Kıbrıs çığlıkları atılıyordu!...  

Tabii ki  yaratılan havaya kendini kaptıran , yaratılan hayal dünyasına inanan  ve referandumda  “evet”  diyenler çoğunluktaydı.

Ama ne oldu?  Kıbrıs Türk halkına uygulanan  ambargolar ve izolasyonlar kaldırılmadığı gibi hayır diyen Rumlar ödüllendirilerek bir hafta sonra 1 Mayıs 2004 itibariyle ABne tam üye olarak kabul edildiler.

Kıbrıs Türkleri evet derse AB ile müzakerelerinde Kıbrıs  konusu Türkiyenin önüne bir kez daha engel olarak konulmayacaktı. Ancak aradan 11 yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen  Kıbrıs sorunu AB ile müzakerelerinde Kıbrıs konusu engel olarak karşısında duruyor ve ‘Kıbrıs sorununun hallet  öyle gel deniliyor.

Sonuç olarak, aldatılan Kıbrıs Türkleri ‘evet derken Rumlar ‘hayır dedi.  Hayır diyen  Rum tarafı cezalandırılacağı yerde ödüllendirildi.  KKTCnin tanınması bir yana ambargolar halen bütün şiddetiyle devam ediyor…

 Türkler evet, Rumlar hayır derse, KKTC tanınacak ve yücelecek dendi. Gelin görün ki Kıbrıs Türk halkı “evet” derken , Rumlar  “hayır” dedi. Ama KKTC tanınmadığı gibi izolasyonlar ve ambargolar da kaldırılmadı.

Aradan 11 yıl geçti, dile kolay!.. Kıbrıs Türk halkına “evet” demesi için  baskı ve telkinlerde bulunanlar şimdilerde tarafımıza bile bakmıyorlar ve de Rum-Yunan ikilisine hizmet ederek   Federasyon adı altında  Birleşik Kıbrısın oluşması için çaba harcıyorlar.

ABD, şimdilerde “Madem ki Annan planına evet dediniz ; bundan sonra  ayrı devlet, ayrı egemenlik  isteyemezsiniz” demeye başladı.

Günümüzde    BM Parametreleri çerçevesinde  yapılan görüşmelerde  BM, AB, ABD ve diğer büyük güçlerin hedefi  KKTCnin feshedilmesi, anavatanımız Türkiyenin etkin ve fiili garantisinin iptali  istenirken  oluşturulmak istenen Birleşik Kıbrısta Kıbrıs Türkü Ruma yama yapılmak isteniyor.

Kıbrıs sorunu ile ilgili müzakerelerde ABnin katılımı  ve desteği isteniyor. ABnin müzakerelerde hakem olarak yer alması demek  müzakerelerden Rumun istediği gibi bir sonucun çıkması demektir, anlaşmalarda “Birincil Hukuk”un olmaması demektir. Enosise giden yolun açılması demektir.

Kıbrıs Türk halkı olarak , KKTC olarak bizi bekleyen tehlikeleri zamanında görmemiz ve ses vermemiz  Muhtemelen, 2016da  yeniden  Annan Planına benzer bir  plan karşımıza çıkarılmak istenecektir.

 Kıbrıs Türk halkı bu kez, büyük güçlerin vaatlerine inanmayacak ve kanmayacaktır. Bulunacak bir siyasi çözümde önemli olan  Kıbrıs Türk halkının eşitliği, egemenliği ve özgürlüğüdür, self-determinasyon hakkıdır, 32 yıllık bağımsız ve egemen devletimizin    varlığı ve geleceğidir.

Kıbrıs Türk halkı bu kez,    “…Ben bir Atatürk milliyetçisiyim. Yurtta Barış , Dünyada Barış istiyorum . Ancak,  Ruma yama olmayacağım ve  Ruma boyun  eğmeyeceğim. Kıbrısta mevcut gerçekler ışığında  iki eşit egemen devlet in varlığının kabulünü ve iki devletin birbirini tanımasıyla  gelecek adil ve kalıcı bir barış  istiyorum…” diyecektir.

 Kıbrıs Türk halkı yeniden aldanmayacaktır, aldatılamayacaktır , devletine ve egemenliğine sahip çıkarak  ABD, BM, AB ve diğer büyük güçlerin yeniden  oyununa gelmeyecektir…

 

Elbet bir gün  uluslararası toplum, KKTCnin bir ulus-devlet olarak doğuşuna ve tanınmasına  evet diyecektir……