ARA ELEMAN AÇIĞI VAR MI?
BRT’nin sabah haberleri arasında yaptığı bölge mülakatlarında Mağusa’nın meslek okulu Dr. Fazıl Küçük Meslek okulu müdürünü dinlerken, hep sanayicileri ve çarşı pazarı düşündüm.
Geçmişteki memuriyet hayatımda bu durumu iyice analiz etmiştim. Özellikle turizm sektörüne elemanlar yetiştirmek işin canla başla çalışırdık. O zamanlar OTEM Otelcilik okulu faaliyetteydi ve pek çok eleman yetiştirmiştik piyasaya.
Hatta gençlerin bir ekmek kapısı bulmaları için, otel sahiplerini mecburiyetle otellerine almaya zorlardık.
Öyle anlıyorum ki her alanda şimdiki meslek okulları eleman yetiştiriyorlar. Hatta dört senelik lisans eğitimi bile alanlar varmış. Bu da bizi memnun ediyor.
Geçmişte meslek okullarına normal okullarda başarısız olan oğrenciler alınırlardı. Daha doğrusu kendi tercihleri o okullar olurdu. Esasında bu okullar mühimsenecek okullardır. Şu anda hayatımızda olan bazı müteahhitler, meslek okullarından çıkmadırlar ve plan-projeden iyice anlarlar. Kimisi de çizim teknisyeni çıkmış.
Bu okullarda birçok meslek grupları vardır. Mesela inşaat sektörü, konfeksiyon, çizim teknisyenliği, tekstil, desinatörlük ve gastronomi gibi meslek grupları.
Haydarpaşa Ticaret Lisesi de Meslek Okulları gibi eleman yetiştiriyorlar. Adı üstünde. Ticaret lisesi. Muhasebe, ticaret hukuku, ürün yapım derleri, ekonomi ve cebir...
Ticaret liselerine giden talebeler, iş hayatına atılmak isteyen talebelerdir.
Sadece turizmi ele alacak olursak, herhalde önbüro, servis, rezervasyon, kat hizmetleri ve gastronomi başlı başına bir iştir. Otel işletmeciliği gerçekten sınırsız ve kaliteli hizmet sektörüdür.
Otellerde self-service’inde hepimiz görürüz. Ne mükemmel masa donatırlar, ne kadar göze hoş gelecek donanımları gerçekleştirirler.
Evvelden aileler şöyle düşünürlerdi:
“Ben evladı mı aşçı mı yapacağım?” Veya “yapıcı mı?” derlerdi.
Halbuki televizyondan da izlediğiniz gibi Master Chef’lerde yetişen elemanlar, beş yıldızlı otellerin ahçıları olarak piyasaya giriyorlar. Yani gastronomi, yeni gençler için önemli bir ekmek kapısıdır.
Pek incelemedim ama, o mülakattan şunu anlıyorum:
“Ülkemiz gençlerri, meslek okullarına yöneldiler ve bir hedefleri vardır.”
Bir de değişen şartlar ve devirler bilişim derslerini yarattı. Bilişim dediğimiz şey, bilgisayar öğretimidir.
Dedik ya çağ değişti diye...
Bizim zamanımızda bilgisayar mı vardı. Hesap makinaları bile yeni yeni çıkmaya başlamıştı bizim zamanımızda.
Ülkenin demografik yapısına baktığımızda, değişik evreler geçirdiğini anlarız.
Mesela piyasada bir dönem sanayici ve üreticiler eleman bulamıyorlardı iş yerlerine. Bu çarkı döndürmek için mutlaka eleman bulmak zorunluluğu hasıl olunca, Hataylı kardeşlerimiz o açığı kapattılar. Uzun bir süre Hataylılar kendilerini kanıtladılar, ara eleman açısından. Sonra memlekette pahalılık artınca bircik bircik memleketi terkettiler. Burada vatandaş olanlar ve hayatlarını düzenleyenler Kıbrıs’ta kaldılar.
Ondan sonra ne tür elemanlar girdi hayatımıza? Bir düşünün...
Afrika’dan gelen zenciler, Pakistan ve Hindistan’dan, hatta Ukrayna’dan gelen kişiler o arla eleman boşluğunu devraldılar.
Zencilerin ülkemizde ne haltlar yediklerini görüyoruz...
Birilerinin yanında çalışmaya başlarlar, sonra da paranın sıcak yüzünü görünce geçtiğimiz günlerdeki cinayet gibi, insanların hayatlarına kıyarlar. Hatta marketlerden yiyecek ve eşya çalarlar.
Bunlarla da kalmazlar, uyuşturucunun da taciri olurlar.
Devlet artık bunlar için önlem almalıdır. Meslek Okulu Müdürünün söylediği gibi bu okullardan mezun olanlar, kesinlikle işsiz kalmazlar. O halde bu işin harmanlanması ve analiz edilmesi lazım.
Ara eleman meselesi bir stratleji meselesi haline geldi. İş hayatı için çalışanlara ve okuldan mezun olanlara sahşp çıkmak ve onların önünü açmak, gerçekten devlet politikası olmalıdır.