Ne kadar çok paylaşırsak, o kadar çok kazanırız ve buna mucize denir. Leonard Nimoy
Türkiye Barolar Birliği tarafından düzenlenen ‘Kıbrısta Son Söz Söylenmedi konulu panel 19 Mart 2016 tarihinde Ankara da yapıldı.
Panel, konusu olarak özelliklede Kıbrısı gündeme taşıması bakımından hem zaman, hem düşünce olarak önemliydi. Bu açıdan Türkiye Barolar Birliğini, Başkanı Sn. Metin Feyzioğlunu ve yönetim kadrosunu,paneli destekleyen herkesi ve katılımcıları kutluyoruz. Sivil toplum örgütlerinin, kurumlarının ulusal ve uluslararası sorunlarda çözüme yönelik desteklerinin önemini de bu vesile ile tekrarlamış oluyoruz. Giovionun sözü de tam burada anlamını bulmuş oluyor. ‘Zamanında tembellik edip adım atmayanlar sonradan yüzlerce adım atmak zorunda kalırlar.
Konuşmacıların söylediklerinden manşet olabilecek olanları sizlere aktarmak ve sonra yorumlarımı yapmak istiyorum.
Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu ‘Kıbrısa Yavru Vatan olarak bakmıyoruz. KKTC Egemen bir Devlettir. Türkiye ve KKTC iki Egemen Devlet ilişkileri ile sorunları çözmelidir. KKTCnin TCden TCnin KKTCden öğreneceği çok şey vardır.
Sn. Ufuk Söylemez, Hüsamettin Cindorukun sağlık nedeni ile katılamadığı panelde mesajını okudu. Burada önemli olan ‘KKTC Yavru Vatan değil, Ana Vatandır. vurgusu idi.
KKTC Demokrat Parti Genel Başkanı Sn. Serdar Denktaşa öncelikle Ankaraya gelerek Kıbrıs Türklerini onurlandırdığı için teşekkür ediyoruz. Bizlerin ve Türkiyenin duyması gereken gerçek olanları söyledi. Zaman açısından kısıtlı olan süredeki konuşmasından önemli olan başlık ‘Türk Silahlı Kuvvetleri Kıbrıstan giderse Ada Girit olur vurgusuydu.
Oturum başladığında, oturum Başkanı Av. Prof. Dr. Necdet Basa Paneli başlatmadan önce Kıbrıs ile ilgili güzel sözler söyledi. Açılış konuşmalarında Rahmet Ve Saygı ile andığımız Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş anılmış ve ön plana çıkmıştı. Sn. Necdet Basanın konuşmasına Kıbrıs Türkünün lideri Dr. Fazıl Küçükü anarak başlaması, konuşmacıların eksik bıraktığını tamamlamış oluyordu. Kendisine ayrıca teşekkür ediyorum. Kıbrıs Türkünün milli mücadelesinin, Dr. Fazıl Küçük ve Rauf R. Denktaş ayrılmaz birer değeridir. KKTC sürecinde ‘de Osman Öreki anmak gerekmektedir. Dr. Fazıl Küçük, Rauf R. Denktaş Osman Örek 3 Arkadaşunutulmamalıdır.
Panelde konuşanlar, Yrd. Doç. Dr. Oğuz Kalelioğlu,Mağosanın Şanlı Direnişini, anlattı. Kıbrıstan gelerek bizlere ve Türkiye Kamuoyuna görüşmeler hakkında bilgi veren Mustafa Ergün Olguna teşekkür ediyorum. Açıklamalarından manşet olabilecek olanları da sizlere aktarmak istiyorum. Mustafa Ergün Olgun önemli olan 3 konu hakkında açıklama yaptı. 1.Garanti Antlaşmasının kalkması. 2.Ekonomik tedbirler. 3. Nüfus konuları. Eğer yeni devlet yapısı kabul edilirse 1960 yılında ki anayasa ve Garanti antlaşmasının ortadan kalkacağını, Türkiye nin Garanti antlaşmasındaki haklarını kaybedeceğini ,böylece bunun zararının sadece KKTCyi değil TCyi de etkileyeceği vurgusu, Türkiye ile bir antlaşma yapılmadan para biriminin Euro yapılacağını ortaya koymalarının tek taraflı ve iyi niyetli olmadığı vurgusu, en önemli olan 1 e 4 nüfus oranının kabulu için ısrar edildiğini, bu oranın yani (1 e 4) TC vatandaşlarının KC vatandaşı olurken de geçerli olacağı vurgusu, çok önemli olanlarıydı. Burada benim önemsediğim konu ise Sn. Mustafa Ergün Olgunun 17 Haziran 2013 yılında Kıbrıs Türk Kültür Derneği Genel Başkan Yardımcısı iken Dernek Genel Başkanımız Sn. Ahmet Göksan ile birlikte İzmir Yaşar Üniversitesinde yaptığımız ‘Kıbrıs: Kalıp Dışı Konuşma Zamanı konulu uluslararası panelde söylediklerini aynen söylemiş olması idi. Rahmet ve Saygı ile andığımız Rauf R. Dentaş tan itibaren yapmış olduğu görevlerde ve son görüşmecilerden olması nedeni ile, KKTC Cumhurbaşkanı Kim olursa olsun vatan uğruna doğru olanları çekinmeden söylediği için Sn. Mustafa Ergün Olgunu bir kez daha kutluyorum. Burada anonim bir sözü hatırlatmakta istiyorum. ‘İyi ve dürüst dostu olanın aynaya ihtiyacı yoktur.
Diğer konuşmacıları panel uzadığı ve başka programım olduğu için dinleyemedim. Ancak ilan edilen program: Prof. Dr. Şükrü Sina Gürel ‘ Kıbrıs ta Son Kavşak ‘ Prof. Dr. İsmail Hakkı Demirel ‘ Doğu Akdeniz Havzası Enerji Kaynakları Prof. Dr. Hasan Ünal Dünden Bugüne Çözüm Tartışmaları: Efsaneler ve Gerçekler Av. H. Tahsin Ulus ‘ Türkiye Kıbrıs ilişkilerinin Hukuki Çerçevesi konuları idi.
Böyle bir panelin çok önemli olduğunu bir kez daha vurguluyoruz. Bu tarz toplantılar salonlarda kalmamalı, medya gücü kullanılmalı diyoruz ama bir türlü olmuyor. Evvelden Türkiye medyası ilgilenmiyordu ama BRTnin Ankara temsilciliği vardı ve bu önemli toplantıları, etkinlikleri, KKTCye, Türkiyeye ve Dünyaya duyuruyordu. KKTCden gelen değerli siyaset insanı Sn. Serdar Denktaş bunun eksikliğini hissetti. KKTCye döndüğünde siyasi parti lideri olarak kendisinin içinde bulunduğu hükümetin aldığı bu yanlış kararı, BRT niye kapandı? sorusunu KKTC Cumhuriyet Meclisine taşıyabilecek midir? soru önergesi ile Sn. KKTC Başbakanına iletebilecek midir? KKTC Cumhurbaşkanı Sn. Mustafa Akıncıya bildirecek midir? Bizce biran önce yapmalıdır. Sahiden BRT Ankara temsilciliğini neden kapattı? Hayret ediyoruz.
Panelden sonra şu değerlendirmeyi de yapmaktan da kendimi alamıyorum. Birincisi, Sn. Metin Fevzioğlunun söylemiş olduğu gerçektir. Bu görüş Sn. Başkanım Ahmet Göksan ve benim yardımcısı olduğum dönemlerde Kıbrıs Türk Kültür Derneği yönetim kurulunun çözüm önerilerinde mevcuttu. ‘Devletten Devlete İlişkiler ikincisi Sn. Hüsamettin Cindorukun mesajında olduğu gibi Kıbrıs bizim Ana Vatanımızdır. Üçüncüsü Sn. Serdar Denktaşın dediği gibi Türk Silahlı Kuvvetleri Adadan giderse Kıbrıs Girit olur. Bizlerde bunu her defasında söylüyoruz. Türk Silahlı Kuvvetleri Garanti antlaşması ile Adadadır. Kıbrısta uluslararası nitelikte nihai antlaşma (çözüm) olmamıştır. TSKnın Adadan çekilmesi olanaklı değildir. Hatırlanacağı üzere Makarinos kendi özgürlükleri içinde ‘ Türkiye Adaya müdahale etmelidir diye BMler Güvenlik Konseyinde konuşmuştur. Yunanistanın girişimlerinden kendilerini koruyamayanlar, Kıbrıs Türkünü nasıl koruyacaklardır. TSK Adadan çekilirse ENOSİS işleyecek ve Kıbrıs Türkü azınlık olacak hatta Adadan kovulacaktır. Aynen Giritte olduğu gibi. Dördüncüsü ise nüfus ile ilgili Sn. Mustafa Ergün Olgunun söyledikleri ile ilgilidir. Görüşmelerde Rumların öne sürdüğü Rumlar 4 Türkler 1 oranda nüfus oluşturulacak tezi. TC vatandaşlarından KKTC vatandaşı olanlarda KC vatandaşlığına alınırken aynı oran uygulanacakmış. Şimdi soruyoruz, böyle eşitlik nerede görülmüş? Egemen değilsiniz eşit de değilsiniz böyle bir antlaşma ve çözüm olabilir mi? Elbette ki hayır.
Bununla ilgilide 11 Mart 2016 Cuma günü Türkiyedeki Sözcü gazetesinde bir haber yayınlandı. Bu habere göre ‘Rum Yönetimi lideri Nikos Anastasiadis ile KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı arasındaki görüşmelerde üzerinde uzlaşılan bazı konular Rum basınına sızdı. Haberlere göre çözüm sonrası KKTCde yaşayan Türkiye vatandaşlarından 114,000inin Adada kalmasına izin verilecek. Bu kişiler sadece yerel seçimlerde oy kullanabilecek. Anayasa Mahkemesi ve Senatoda iki toplum eşit temsil edilecek. Önceki yazımda açıkladığım gibi Kilisenin isteği hemen görüşme gündemine gelmiş görünüyor. Türkiye vatandaşlarının Adadan gönderilmesi konusu bu size bir şey hatırlattı mı? Annan Planından daha kötü şartlar. Birlikte eşit ve huzurlu yaşamak sözlerden ileri gitmiyor. Söylem ve eylem aynı değil. Çünkü Rumların niyetleri kötü. Onların kafasında ENOSİS çakılıdır. Ada Yunan adasıdır. Rumların tarih boyunca egemen olamadıkları toprakları, kendisinin sanması ne tuhaf değil mi? ‘Aç tavuk kendini darı ambarında zannedermiş.
Stratejik ve Jeopolitik yönden Kıbrıs Adası Türkiye için çok önemlidir. Bu bakımdan Türkiye hiçbir zaman Kıbrıstan vazgeçemeyecektir. TCnin 9. Cumhurbaşkanı Rahmet ve Saygı ile andığımız Süleyman Demirel ile yaptığımız bir söyleşide söyledikleri ‘ Kıbrıs TC için çok önemlidir. Hiçbir TC hükümeti Kıbrısı gözden çıkaramaz. TBMMde Kıbrıs ile ilgili tüm kararlar ittifakla alınmıştır. Aksini yapan hükümetlerin karşısına Türkiyeden en az 2 milyon gönüllü kişinin çıkacağına eminim sözleri beni ve benim gibi düşünenleri rahatlatmıştır ve bu yönde olumlu bakmamızı sağlamıştır.
Konu buralara gelmişken Hz. Mevlananın söylemiş olduğu sözün Kıbrıs ile ilgili söylenecek son söz olmaması dileği ile sonuca varalım diyorum.
‘Sen uzattığın eli tutmayan ele mi dargınsın, tutmayacak bir ele uzattığın için kendine mi kızgınsın.
Mutlu, Sağlıklı, Bilgili ve Uyanık Olalım