Ateş çemberindeki Türkiye ve KKTC

<p class="MsoNoSpacing"><span>

Abone Ol

 

ABD 1998 yılında o dönemin başkanı Bill Clinton döneminde “Gelecek yüzyılı şekillendirme planı” adında bir strateji geliştirmiştir. Bu yaklaşımın özü    ABDnin ulusal menfaatleri doğrultusunda özellikle Ortadoğu genelde de dünya coğrafyasını kendi çıkarları çerçevesinde yeniden şekillendirmesi olayıdır.

Hepimizin hatıralarındadır hala 11 Eylül 2001 ikiz kulelerin vurdurulması, ardından Afganistan müdahalesi ve 2003 komşumuz Irakın işgal edilmesi aslında bu stratejinin ilk adımlarını bize göstermiştir.

21. yüzyılı şekillendirmenin asıl amacı fransız, ispanyol ve ingilizlerden oluşan Karma Amerikan halkının güvenlik ve temel yaşam kaygılarının yok edilmesi ve elde edilen refah düzeyinin korunmaya devam ettirilmesi anlayışıdır.

ABD eski başkanlarından Busha göre de Amerikan coğrafyası ve okyanuslar ABDyi ve çıkarlarını savunmaya yeterli gelmemektedir savı günümüz ABDsinin bugünkü stratejik anlayışını Ortadoğu coğrafyasında da daha yoğun şekilde her alanda etki alanına almayı bir olmaz ise olmaz durumudur. Siyonizm ve küresel emperyalizmin bu coğrafyaya hakim olmak için aslında İsrail devletinin kuruluşuna bakmakta gerekmektedir.

14 Mayıs 1948 yılında İsrail devletinin esaretle zorbalık ve hile ile Filistin topraklarını çeşitli alaverelerle ele geçirmesi hadisesi ile  Ortadoğu coğrafyası artık bir çıban başı devleti bağrında barındırmaya başlamış oluyordur.

1948-1949 1. Arap İsrail Savaşı Mısır, Suriye, Ürdün ve Filistini de içine alarak gerçekleştirilen savaştır. Mısırın efsanevi lideri Cemal Abdül Nasırın Sovyet Rusya ve benzer ideolojideki ülkelerle yakınlaşmaya girmesi ile Mısırda bir kalkınma hamlesine yol açmıştır. Ortadoğunun lider devletlerinden biri olan Mısırın bu gelişmesi ABD ve İsrailin işine gelmedi. Üstüne üstlük Mısır Süveyş kanalını millileştirme yolunu seçmesi Ekim 1956 yılında İsrail, Fransa ve İngilterenin Sina yarımadası ve Şarmüşşeyhe kadar işgal etmeleri neticesinde Mısır ordusu ve özellikle Mısır hava kuvvetleri ağır bir darbe almasına yol açmıştır ve de özellikle de hava kuvvetleri komutanlığının Mısıra ve liderleri Cemal Abdül Nasıra ihanet ederek hiçbir savaş uçağını kaldırmamaları ve kullanmamaları İsrail egemenliğinin yayılmasına yol açan en büyük etmendir.

Günümüze geldiğimizde ise ABD ister kanıt olsun ister olmasın kendi ve İsrail varlığı için tehdit oluşturan tüm oluşumlara karşı hiçbir kurala bağlı kalmaksızın saldırı hareketi geliştirmişlerdir. ABDye göre ulusal çıkarlar açısından Dünyada üç grup devlet vardır.

grup devletler haydut devletler olarak değerlendirilmektedir. Bu ülkelerde Libya, Irak, İran, Suriye ve Kuzey Koredir.

grup devletler ise aday haydut devletlerdir. Bu gruba giren ülkeler ise başta Türkiye Cumhuriyeti, Pakistan, Mısır, Endonezya ve Hindistan,

grup ise Aday adayı haydut devletlerdir. Bunlar da Rusya ve Çin olarak değerlendirilmektedir.

11 Eylül 2001 ikiz kulelerin ABD tarafından vurdurulması ile başlayan Irakı ve Afganistanı işgal ile devam eden süreç Büyük Ortadoğu(BOP) projesi ile adım adım ilerlemektedir.

Libyayı, Mısırı şimdi Suriyeyi yeniden şekillendirmeye çalışmaları son sürat devam etmektedir. Suriyede  iç savaş  hala  devam etmektedir..Suriyeden  yüzbinlerce   mülteci   Türkiye  coğrafyasında   çeşitli  sosyal  sorunlar  üretmeye  devam  etmektedir.Diğer  yandan  gerici  işid  adlı  terör  örgütü  başta  Türkiye  olmak  üzere  ortadoğu  bölgesinin  tümünü  tehdit  ederek  hedeflerine  ulaşacağına  inanmaktadır. Türkiye   cumhuriyetinde  7  haziran  2015  tarihinde  gerçekleşen  genel seçimlerin  sonucundaki  yeni  tablo  ile  henüz   hükümet  kurma  çalışmalarının  sonuçlanamaması  ve  hala  erken  seçim  yani  tekrar  seçim  olasılığıda   önemli  bir  handikap  olarak  önümüzde  durmaktadır.ABD  İŞİD i  bahane  ederek pkk ve  pyd yi  biraraya getirme  planlarını adım adım  ileri  taşımaktadır.İncirlik hava üssünü  yeniden kullanmaya  başlaması  ile de bölgeyi daha da istikrarsızlaştırıp  bölgeyi  öbek  öbek bölerek daha kolay  yönetebileceğini  israil i  öne  çıkararak gerçekleştirmektedir.Ne  yazıkki  bizlerde   kuzey  kıbrıs  tan  yazmak  dışında  bir şey yapamayarak seyirci  gibi  izlemeye devam etmekteyiz. Coğrafyamızdaki bu  ABD nin  emperyal  İSRAİL in siyonizm  gerçekleştirmeye devam ettirdikleri  bu  kirli  savaşa  karşı mağdur  olan  tüm  bireyler. toplumlar .  ve  ulusların   seslerini  yükseltme .  güçlerini  birleştirme zamanıdır  kanısındayım.                           TABİKİ    ÇOK  GEÇ  OLMADAN...                                                                                       Çünkü Siyonizm dur durak bilmemekte ve hiç bir uluslararası hukuk, kaide ve kurala uymamayı alışkanlık haline getirmiştir. Bunun için İsrail ile ilgili alınmış yüzlerce uluslar arası karar olmasına rağmen İsrail bunların hiçbirine uymayarak asıl haydut devletin kendisi olduğunu hiçbir mülahazaya yer bırakmayacak kadar ispat etmiş ve etmeye devam etmektedir.

Eğer büyük Ortadoğu projesi gerçekleşir ise coğrafyamızda;

İsrail varlığını güçlendirecek

Kesintisiz petrol akışı devam edecek

ABDye muhalif yönetimler yok edilecek

Müslümanlar terbiye edilecek

Sonuçlara yol açacak gelişmelere karşı ne kadar hazırlıklıyız diye bizleri yönetenlere sormak isterim.

 

Siyonizmin sarmalında sırada büyük Türkiye Cumhuriyeti mi var? Ne dersiniz?