Ayar mı yoksa diyalog mu ?

Abone Ol

“ Anlatmak için anlamaya; dinletmek için dinlemeye; yalnız şair olmak ya da güzel söz satmak için değil, hafızayı geliştirmek, yeni  yeni  hayaller kurabilmek için şairi ve şiiri öğrenmeye; diyalog kurmak, dünya tanımak, problem çözmek, meselelerde söz sahibi olmak için  çok okumaya; sevilmek için sevmeye; bilmek için araştırmaya; başarı için ter dökmeye ve başkasının başarısına destek olmaya; sayılmak için saymaya; takdir edilmek için takdire; şükran duyulmak için teşekküre; gülümsenmek için gülümsemeye; aranmak için hatır sormaya; selam verilmek için selam vermeye ve nihayet, insanlarla karşılaşmak için”insan” olmaya gayret etmemizin şart olduğunu gösterebilsek, anlatabilsek…” Ranâ İslam Değirmenci

                          Mayıs ayının ortaları, yaz mevsimini karşılamaya hazırlandığımız günlerden bir tanesi , kitap okuma zamanımı, değerli, Eğitimci, Şair,Yazar arkadaşımız, Ankara’da  Başkanı olduğum Kültür Sanatları Derneği’nin üyesi Ranâ İslam Değirmenci’nin “NÂR-I BEYZA 2 Ağaç’ın Sabrı Hayata Dair Denemeleri” Eserini okumaya ayırmıştım.Eser, bana göre Felsefe ve Edebi özellikler taşımaktadır. Hayatımız içindeki detayları bize hatırlatan, ufkumuzu yeniden şekillendiren,her şeyden önce bizlere anlatabilmeyi ve birbirimizi anlamayı  öğreten, şaşırtıcı ve değerli bir kitap. Herkesin okumasını da öneririm. Başlıktaki  söz de bu eserin 94.sahifesindeki ANLATABİLSEK 2 bölümünden alınmıştır.

                         Bu eseri okuduktan sonra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde neler oluyor diye Halkın Sesi  Gazetesi’nin İnternet sayfasından haberlere bakmaya başladım. KKTC’nin Yeni Başbakanı Sn. Ersin Tatar ile KKTC Cumhurbaşkanı Sn. Mustafa Akıncı’nın Karşılıklı açıklamalarını okudum. Okuduğum eserin de etkisinde kalmış olacağım ki bu konu hakkındaki düşüncelerimi sizlere aktarmak istedim. Ben diyalog kurabilmek, problem çözebilmek için çok okuyor araştırıyor ve tecrübelerden yararlanıyorum ve sizlerle paylaşıyorum. Anlatabiliyorsam da mutlu oluyorum.

                           KKTC Başbakanı sn. Ersin Tatar,Yeni hükümet üyelerini, KKTC Cumhuriyet Meclisi’nde ilan ettikten sonra yaptığı ilk açıklamada “Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın daha çok federal temelde bir anlaşmadan yana olduğunu ifade ederek, dolayısı ile ona biraz ayar vermek gerektiğini düşünmekteyiz” şeklinde konuştu. Aslında yaptığı açıklama içerik olarak bize göre doğrudur fakat, Cumhurbaşkanına ayar vermek ifadesi yanlıştır. Neden mi? Cumhurbaşkanlığı ayar verilecek bir makam değildir. Bir şeyi ifade ederken uslub çok önemlidir. Haklı iken haksız duruma düşersiniz.Bu açıklamayı KKTC Cumhurbaşkanı Sn. Mustafa Akıncı’nın söylediği gibi ilk gün heyecanına bağlıyoruz. Bu söylem yerine yaptığı açıklamanın içinde bulunan “Hükümet Meclis’te yapacağı açıklamalarla Cumhurbaşkanı’na mesaj verecektir.” Diye söyleseydi daha iyi olurdu.  Sn. Ersin Tatar’ın “Akıncı’ya artık alternatif fikirlerin masaya gelmesinin gerektiğini , Hükümetin bu konuda uyum içinde olduğunu söyledik “ açıklamasını da artık kalıp dışı düşünmek zamanı  diyen bizlerin desteklediğini ve sevindiğini de kaydetmek isteriz.

                                KKTC Cumhurbaşkanı sn. Mustafa Akıncı, KKTC Başbakanı sn.Ersin Tatar’ın yaptığı açıklamalara karşı verdiği cevabi açıklamada “Kıbrıs sorunu ile ilgili olarak sn. Tatar’ın içerde yaptığımız konuşma dışında, dışarıda yaptığı kamu oyuna yansıyan konuşmaları ve söylemi birazda uslubu, bir cevabı gerektirmektedir. Bunu ilk gün heyecanına veriyorum ama bu konunun bir şekilde benim tarafımdan da kamu oyuna yansıtılması ihtiyacı doğdu. İki konu var biri, Cumhurbaşkanı süresinin 10 ay civarında kaldığı doğru tabii ama hükümetlerin ömürlerine de bakıldığı zaman bir yılın hiç de öyle az bir süre olmadığı ortaya çıkıyor. Ben burada geçireceğim her bir günün hakkını vereceğim. İkinci konu,  ayar verme konusu; Bu belki ilk gün heyecanına daha çok uygun düştü,Cumhurbaşkanı’nın politikalarına hükümet olarak ayar verileceği şeklinde sanıyorum amacını aşan bir söylem çıktı Sn. Başbakan’ın ağzından, içerde böyle bir şey konuşmadık, böyle bir şekilde bunlar söylenmedi ama burası; Cumhurbaşkanlığı, dört yıl önce halk tarafından tasvip edilmesiyle görev icra etmekte olan bir makamdır. Halktan alınan bu onay hiçbir şekilde de ayarı bozulmadan  dört yıldır yoluna devam etmiştir.Geriye kalan bir yılda da aynı şekilde halka verilen söz çerçevesinde yürütülecektir.Bir önceki hükümet döneminde Dışişleri Bakanı aynıdır ve Kıbrıs konusuyla ilgili görüşlerini sıkça ifade etmiştir.Ortada yeni bir durum yoktur.Yine Dışişleri Bakanı aynı söylemini burada da sürdürecektir. Kıbrıs sorunu, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş zamanından beridir Cumhurbaşkanı eliyle yürütülen bir konudur. Yetkinin kaynağı halktır. Eğer Cumhurbaşkanı verilen yetkinin dışına çıktıysa bozulan ayarı halk düzeltir. Hükümet protokol metninde somut bir önerileri yoktur.Orada söylenen Federal çözüm modelinin tüketildiğidir.Rumların yanlış tavrı, retçi ve paylaşımdan uzak tavrı başka şeydir ama bu modelin (federasyon) artık tüketilmiş ve asla ulaşılamayacak bir model olduğunu iddia etmek bambaşka bir şeydir. FEDERASYON; DÜNYAYA MAL EDİLMİŞ VE KABUL ETTİRİLMİŞ OLAN BİR KIBRIS TÜRK TEZİDİR. Hükümet protokolünde farklı çözüm modelleri de masaya getirilmelidir denmiştir fakat bir model adı belirtilmemiştir.”

                                 Bu açıklamalardan sonra bende okuduğum NÂR-I BEYZA 2  nin etkisinde kalarak bazı yorumlar yapmak istedim: KKTC Cumhurbaşkanı Sn. Mustafa Akıncı,  KKTC Başbakanı Sn. Ersin Tatar’ın ayar verme açıklamasını ilk gün heyecanı olarak değerlendirmiştir. Çünkü, kendisi de  İlk Cumhurbaşkanı olduğu zaman, Türkiye’ye karşı ilk gün heyecanı ile Yavru Vatan artık büyümüştür anlamında ilk demecini vermişti ve Türkiye’nin tepkisini çekmişti. Bu yüzden tecrübesi vardır. Federasyon modeli üzerine de bazı tespitleri yapmamız gerekiyor. Federasyon modelinde asıl olan tarafların eşitliği ve birbirlerine güvenleridir. Kıbrıs Türk Halkı, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yıkan, kendi haklarını gasp eden, kendilerini AB’den dışlayan ve kendilerini azınlık gören Kıbrıs Rum halkına nasıl güvenebilecektir. AB’ye tek taraflı alınan ve bütün ekonomik,sosyal ve siyasal üstünlüğü elinde tutan Kıbrıs Rum Halkı, bu üstünlüğü kaybedip eşit olmak ister mi? Ekonomik olarak eşit olmayan, tanınmamış bir devlet ile her türlü üstünlüğü olan tanınmış bir devletin eşitlik temelli bir Federasyon kurduğuna veya yaşadığına rastlanmamıştır. Eşitlik iki egemen arasında olur. Bize göre Kıbrıs’ta bir Federasyon veya Konfederasyon Cumhuriyetler birliği veya bir başka anlaşma biçimi olacak ise KKTC’nin diğer devletler tarafından tanındığı ve her konuda GKRY ile eşit olduğu zaman gerçekleşebilir. Sn. Akıncı, yeni Hükümet’in protokolünde federasyon dışında bir model olmadığını söylemiştir. Önerilecek model Hükümetin protokolüne tartışılmadan girebilir mi? Tabiî ki hayır. Bizlerin, KKTC Başbakanı Sn. Ersin Tatar’ın,KKTC Dışişleri Bakanı sn. Kudret Özersay’ın söylediği gibi tartışılarak ve gündemde tutularak, kalıp dışı düşünülerek yeni model veya modeller bulunabilir ve dünya devletlerine kabul ettirilebilir. Tam bu noktada değerli Başkanım sn. Ahmet Göksan’ın önerdiği ve bizlerin de desteklediği Ulusal Konseyin kurularak bu konu ve Kıbrıs Türk’lerini ilgilendiren konuların burada tartışılması gerektiğini kaydetmek istiyorum. Sn. Akıncı yetki halktadır diyor. Evet halk Cumhurbaşkanı’nı seçmiş ve yetkiyi vermiştir. Meclisi kim oluşturmaktadır. Halkın seçtiği milletvekilleri, Hükümet nasıl oluşmaktadır ve kimden güvenoyu almaktadır meclisten. O zaman meclis yani milletin vekilleri, bu konuyu tartışıp Cumhurbaşkanına ışık tutmalıdır. Dünya Kamu oyuna birlikte mesajlar verip çözüme doğru adımlar atmalıdır. KKTC’de Ulusal Birlik Partisi(UBP)ile Halkın Partisi(HP)Koalisyon Hükümetine başarılar diliyorum. Zaman, ayar değil, diyalog zamanıdır.

                            Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet’in de birlik beraberliğe en çok ihtiyaç olan dönemden geçilmektedir. T.C’ne KKTC üzerinden baskılar yapılmaktadır. Doğu Akdeniz’de doğalgaz sondaj ve aramalarında uluslar arası hukuka aykırı anlaşmalar ve uygulamalar yapılmaktadır. KKTC’nin güvenliğini dolayısı ile T.C’nin güvenliğini tehdit eden tehlikeli işler yapılmaktadır. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi(GKRY), Ada’yı ateşe verecek tehlikeli işlerle uğraşmaktadır. Amerika,AB devletleri ve Rusya buna destek verip seyirci kalmaktadırlar. Artık KKTC'de Hükümet ve Cumhurbaşkanı birlikte hareket edip dünyaya ortak mesajlar verip arkasında durmalıdır.

                               Mutlu, sağlıklı, bilgili ve uyanık olalım.             

                                

Kaynakça: Halkın Sesi Gazetesi internet 22.5.2019, Ranâ İslam Değirmenci’nin NÂRI-BEYZA 2 Ankara Birleşik Yayınları Kitap