Başlayacağız da…

Abone Ol

Covid-19’un, tüm dünya ile birlikte bizi de teslim almasının ardından bir ayı aşkın süredir evlerimizde kısmi tecrit yaşıyoruz. Bu salgının tam olarak ne zaman sona ereceğini kimse bilmiyor ama normale dönüş hazırlıklarının başladığı da bir gerçek. Çünkü ekonomik kaygılar, salgın tehlikesinin önüne geçmeye başladı.Bununla mücadele elbette yetkililerin.  Bizim konumuz spor müsabakalarının ne zaman başlayabileceği ve bundan böyle nasıl sürdürebileceği konusunda kafa patlatmak.

Yakın bir gelecekte, hemen her branşta çalışmaların başlayacağını düşünüyorum. Özellikle futbolda,3-4 haftalıkhazırlık döneminden sonra ligler kaldığı yerden bir şekilde devam edebilir. Edebilir de; tüm dünyada, hemen her kategoride (dizilerden-spora) sponsorluk anlaşmalarının iptal edildiği gerçeğini gözardı etmezseniz, genelde federasyonların, özelde kulüplerin bu yükü kaldıramayacakları çok açık.

Hükümet yetkililerinin, memur ve emekli maaşlarını bile tam olarak ödeyemediği bir ortamda, Futbol Federasyonuna para musluğunu açması, toplumda büyük tepkilere neden olur. Ayrılan paranın verilmemesi durumunda, kulüplerinden para alamayacak futbolcularda, tanınmamışlığın getirdiği motivasyon eksikliğinin tavan yapacağı ve futbol kalitesinin yerlerde sürüneceği çok açık.

Virüs nedeniyle verilen bu arayı futbolumuzu yeniden yapılandırma adına bir fırsat olarak değerlendirmeliyiz. Belirli süre, yani 3-5 yıl devletin vereceği katkıyı şimdiki gibi kağıt üstünde değil, gerçek anlamı ile altyapıya kanalize etmeliyiz. Süper Lig ve Birinci Lig takım sayısını düşürmeliyiz. Amatör kulüpler kendi olanakları ile futbola devam etmeli. Köyünden 11 genci çıkaramayan ama ille de futbol takımına sahip olmak isteyen ve bu nedenle dışarıdan transfer yapan kulüp yöneticileri, bunun maliyetini karşılamak zorunda olduklarını öğrenmeliler.

Daha az sayıda ama daha iyi futbolculara sahip kulüplerle yola devam etmeliyiz. Yabancı futbolcuları bir süre transfer etmekten vazgeçmeliyiz. Elbette, günümüz futbolundaki kaliteyi artıran, seyir zevkini üst düzeye çıkaran onlar ama siyasi durumumuz nedeniyle takımlarımızın bir hedefi olmaması, onlara harcanan paranın boşa gitmesine neden oluyor.

Yabancıların oynamaması, tribünlere gelen futbolseverleri azaltır düşüncesine de katılmıyorum. Belirli maçlar dışında, zaten tribünlere gelenler sınırlı sayıda. Birçoğu, çocuklarını, torunlarını, eşlerini-sevgililerini veya arkadaşlarını izlemeye gelenler. Yabancılara harcanan paraları altyapı antrenörlerimize ve futbola yatkın, yetenekli çocuklarımıza harcamamız, geleceğimize yatırım olacak diye düşünüyorum.

Siyasi çözüm yakın olsa, dünya futboluna entegre olmamızın birkaç yıl içinde gerçekleşme şansı ufukta görünse;  bunların hiçbirine gerek duymayacak, yabancı sayısını ve kalitesini artırmak adına hep birlikte destek vereceğiz ama bu ütopyadan ileri gitmiyor.

En azından şimdilik… Bari kıt olan kaynaklarımızı da bu uğurda çar-çur etmeyelim diyorum.