Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, başörtüsüyle bir talebin Türkiye’den gelmesi halinde açıkça yanlış olduğunun söylenmesi gerektiğini belirtti.
Sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, inançlara ve ibadetlere her zaman saygılı olduğunu vurgulayan Özersay, asıl meselenin küçük yaşta ve hukuki işlem ehliyeti olmayan bireylerin eğitim ortamında nasıl bir kılık kıyafetle bulunacağı olduğunu söyledi.
Özersay’ın açıklaması şöyle:
“Hayatım boyunca insanların hangi dinden olursa olsun inançlarına da ibadetlerine de saygılı oldum. Namazını kılan, orucunu tutan bir Annenin evladıyım. İnsanların taktıkları türbanla da bir sıkıntım yok, hiç olmadı, herkesin kendi inancıdır, tercihidir, saygı duyarım. Burada söz konusu olan 18 yaşından küçük hukuki işlem ehliyeti olmayan ya da kısıtlı bireylerdir. Çok çeşitli konularda (evlenme, çocuk sahibi olma, seçme, seçilme, taşınmaz mal satın alma, sözleşme yapma ve dahası) hukuki işlem yapma yetkisi olmayan, hakkı olmayan bireyler, çocuklar söz konusudur.
18 yaşından küçük çocukların üniforma dışında türban da dahil farklı kılık kıyafet ile okula gelmelerini doğru bulmam. “Çocuğun özgürlüğüdür” diyerek bunun önünü bir kez açtığınız taktirde aynı “çocuğun özgürlüğü” yaklaşımı eğitim kurumlarında bizi hiç istemediğimiz yerlere, gerginliklere, huzursuzluklara götürür. Üniversite yaşına gelmiş çocukların üniversitelerde türban takmaları, başka bir çok işlemi yapma hak ve özgürlükleri gibi kendi tercihleridir ve ona her zaman saygı duydum, üniversitede türbanlı öğrencilerim oldu ve halen var.
Üniversite öncesindeki eğitim kurumlarında türban ya da başka, ister dini sembol isterse değil, farklı kılık kıyafetle okula gelmelerine ve eşitliği simgeleyen üniforma kuralının dışına çıkmalarına karşıyım. Bunu hiç kıvırmadan dümdüz söylüyorum. Hiç çekinmeden bir şeyi daha söyleyeyim: Eğer bu talep Türkiye’den geliyorsa bunun doğru olmadığını Türkiye Cumhuriyeti yetkililerine de net söylemek gerekir. Türkiye bizim kardeşimizdir, insan kardeşinin doğrularını alkışladığı gibi yanlışlarını, doğru bulmadıklarını da kardeşine söyleyebilmelidir.
Kıbrıs’taki Türklük, Müslümanlık, laiklik ve çağdaşlık anlayışı, tarihi, toplumsal geçmişi ile kendine has nitelikler taşır ve hepimiz için gurur vericidir. Bunu dahi söyleyemeyecek, buna dahi sahip çıkamayacak, bunun dahi gereğini yapamayacak ve susacaksak tarih bizi onuru olmayan bir güruh olarak hatırlayacak ki buna müsaade edemeyiz, etmeyeceğiz!”
