Rum-Yunan ikilisinin, Kıbrıs Türk halkını kendi egemenliği altına almasının önünde üç büyük engel vardır. Bunlardan birisi anavatanımız Türkiye’nin etkin ve fiili garantisidir, Türk askerinin Kıbrıs’taki varlığıdır, bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’dir…
Bugün, Kıbrıs’ta barış ve huzur varsa, 1974’ten beri Kıbrıs Türk halkı güven içinde yaşıyorsa bunun gerçek nedenleri ortadadır. Bugün Kıbrıs’taki barış ve huzuru Türk askerinin Kıbrıs’taki varlığına borçluyuz.
Rum halkı, sağcısı ile solcusu ile tek yumruk olmuşlar, birlikte hareket ediyorlar ve de “Garantiler kalkmadan Türk askeri adadan ayrılmadan Kıbrıs’ta çözüm olmaz” diyorlar.
Günümüzde Kıbrıs Türk halkı olarak; Rumların Enosis mücadelesine dur deme zamanı gelmiştir. Kıbrıs’ta zoraki olarak devam ettirilmek istenen görüşmelerle adil ve kalıcı bir çözüm bulunması mümkün değildir. Birleşik Federal Kıbrıs gibi siyasi bir çözüm ve barışın getireceği felaketleri düşünmek bile istemiyoruz.
Kıbrıs Türk halkı olarak Rumların Enosis mücadelesine karşı; bu vatan topraklarını Rumlara çiğnetmeme adına verdiğimiz mücadelede şehitler verdik, gaziler verdik, on binlerce insanımız yıllar yılı göçmen çadırlarında, spor salonlarında , sinema salonlarında yaşadı… 21 Aralık Kanlı Noel saldırıları ile birlikte başlayan Rum saldırılar ve katliamları 11 yıl boyunca devam etti ve de 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’a barış ve huzur geldi.
Dini, dili, kültürü ve de ırkı tamamen farklı Kıbrıs Türk ve Rum halklarının tek devlet, tek egemenlik, tek vatandaşlık , tek uluslararası temsiliyetin olduğu ve de 4 temel özgürlüğün , AB normlarının sınırsız uygulanacağı bir siyasi çözümün uzun ömürlü olması mümkün değildir..
Bunun geçmişte başarılı olmadığını, olunamayacağını yaşayarak gördük. Acı gerçekler ortadadır. Kıbrıs Türk halkı olarak 1963-1974 dönemini yeniden yaşamak istemiyoruz. “Çözüm hemen şimdi, barış engellenemez” sloganlarıyla ve/veya “Kıbrıs’ı birleştirmek için son şans” diyerek geleceğimizi karartamayız…
12 Kasım 2006’da Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskopos’u olarak göreve başlayan II. Hrisostomos 20.9.2007’de “..Kıbrıs sorunu işgal sorunudur…. Düşmanımız Kıbrıslı Türkler değil Ankara’dır.. Kıbrıs’ta nüfusun %18’ni teşkil eden Türkler, %29 toprak ve de kıyı şeridinde %60 konusunda ısrar etmemeli diyor. Rumların evleri, toprakları ve mülkleri iade edilmeden Kıbrıs sorunu kapanmayacak diyordu.
Günümüzde Anastasiadis ve de Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskopos’u II. Hrisostomos, görüşme sürecinde bile, Helenizm’in Kıbrıs’taki varlığından ve geleceğinden bahsediyorlar. Günümüzde Anastasiadis ve Başpiskopos II. Hrisostomos sıkı bir işbirliği içerisindedirler.
Geçmiş dönemde de Hristofyas, ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olduğu günlerde Başpiskopos II. Hrisostomos ile görüşmesinin ardından memnun ve mesuttu. II. Hrisostomos, Hristofyas’a şartsız destek veriyordu. II. Hristosostomos, bana söylediklerine sadık kaldığı sürece arkasındayım” diyordu.
Rum Ortodoks Kilisesinin istediği , “Kıbrıs Helenizm’inin varlığını güvence altına alacak doğru bir çözümdür”. Çünkü Kilise için esas olan “Helenizm’in varlığıdır”...
Her dönemde Rum liderliğine destek veren Kilise işte budur. Bu çerçevede Rum liderliği , Enosis’in diplomatik yollardan kabul edileceğine inanır. Gelen her Rum liderin hedefi Enosis’e giden yolu açmaktır.
Nedir, bu engeller. Anavatanımız Türkiye’nin etkin ve fiili garantisidir, Türk askerinin Kıbrıs’taki varlığıdır. KKTC’nin varlığıdır… Dolayısıyla Kıbrıs Türk halkı olarak birlik ve beraberlik içinde hareket ederek Rum-Yunan ikilisinin oyunlarına gelmemeliyiz.
Rum Ortodoks Kilisesinin her zaman için Rum liderliğine verdiği mesaj: “Enosis’e giden yolda sözünüzde durduğunuz sürece arkanızdayız. Enosis’e diplomatik yollardan varılabiliriz” şeklindedir.…
31.12.2015’te de Hrisostomos: “..Türkler bize saldırdı… Türkler bize saldırınca kendimizi savunmak için biz de tepki gösterdik… Bu acı bir gerçektir.” Diyordu..
15 Nisan 2017’de II. Hrisostomos Paskalya nedeniyle yayınladığı bildiride Rum tarafı masada devamlı taviz verdiği, Türkiye’nin de bu tavizlerden cesaret alarak daha fazla talepte bulunduğunu iddia ederek “milli uyanış” çağrısı yapmıştır.
Kıbrıs sorununda anlaşma yapmak için şimdiki durumdan daha iyiye gidilmesi gerektiğini söyleyen Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskopos’u II. Hrisostomos , “Eğer daha iyiye gitmiyorsak neden anlaşma yapalım” dedi ve sertlik yanlısı bir politika izlenmesini istedi…
Başpiskopos II. Hrisostomos’a göre “Enosis’e giden yoldaki engeller bir an önce kaldırılmalıdır. Kıbrıs’ta esas olan Helenizm’in varlığının devamıdır…