Sivil Toplum Örgütleri, bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de demokratik yaşamımızın çok önemli bir parçasıdır.
Bazı Sivil Toplum Örgütleri, halkımıza ve ülkemize gerçekten çok yararlı hizmetler vermektedir.
Ancak bazı Sivil Toplum yöneticilerinin, Sivil Toplum örgütünü, daha çok ideolojik saplantılarına, siyasi tercihlerine ve çeşitli çıkar hesaplarına alet ettiği görüşü, her geçen gün biraz daha yaygınlaşmaktadır.
Ayrıca, hükümetlerin umursamazlığı nedeniyle,bazı STK yöneticilerinin, tüzüklerinde belirtilen misyonlarından çok, politika ile uğraşmaları ve halkımızın çıkarlarına zarar vermeleri nedeniyle, sivil örgütlenmeye gölge düşürdükleri görüşündeyim.
Nitekim STÖ üyelerinin yönetim kurulu seçimlerine, üyelerin önem vermemesi,basında çıkan olumsuz yorumlar ve düzenlenen eylemlere genellikle sadece yönetim kurulu üyelerinin katılması,STKlara karşı bir güven bunalımı, hoşnutsuzluk ve soğukluk bulunduğu görüşünü güçlendiriyor.
Annan planı referandum döneminde ülkemizde sergilenen olaylardan da açıkça görüldüğü gibi, batılı emperyalistler istedikleri zaman; umutsuzluğun, yenilginin, teslimiyetin cenderesine aldığı eski liderleri devirerek, Sivil örgütleri kendi gereksinimleri temelinde Neo liberal saldırı dalgasının emperyalist ideolojik kültürel vurucu gücü, saldırı gücü olarak tepe tepe kullanıyor.
Zaten Batılı emperyalistlerin hedef ülkelerde; etkileri altına aldıkları STKlerini, küreselleşmeci ideolojik hegemonyanın üretilmesinde aracılık yapan , emperyalist sömürgeciliği, yeni sömürgeciliği; dünyayı kapitalistlerin açık sömürgesine çevirme eylemini, giderek daha fazla öne çıkaran gerici misyonerlik araçlarından biri olarak kullandığı biliniyor.
Son yıllarda Batılı Hristiyan emperyalistler, hedef ülkelerde etkileri altına alabildikleri STKları; Emperyalist küreselleşmenin gereksinimlerine bağlı olarak ekonomik alt yapının yeniden yapılanmasının gereksinimlerine yanıt vermek üzere, politik üst yapının ve toplumsal yaşamın yeniden yapılanmasının yönetiminde kendi politikalarının uzantıları olan ajan örgütler olarak kullanıyor.
Bu yönetişim modeli, toplumsal yaşamın başta işçi sınıfı ve emekçi kitlelerin, denetim altına alınmasını hedeflemektedir.Bu amaçla da sivil toplumcu sol liberal reformcu akımlar desteklenip teşvik ediliyor.
Acaba,Kıbrıstaki Türk varlığını hesaba bile katmayan ve kendi ilkelerini çiğneme pahasına, sadece Rumları temsil eden güneydeki yönetimi, tüm ada adına ABye üye kabul eden batılı emperyalistlerin, bir yandan bize insanlık dışı ambargo uygularken, öte yandan da KKTCdeki bazı STK örgütlenmesine her türlü yardım ve desteği yapması, nasıl yorumlanabilir?
Yaşanan olaylardan açıkça anlaşıldığı üzere batılı emperyalistler: hedef ülkelerde STKları Truva atı ve maşa olarak kullanıyor.Burada da serbest piyasa ekonomisinin liberal özgürlükleri getireceği ve geliştireceği vs. savlarıyla, ‘ceberut devleti tasfiye etme ‘bu memleket bizim‘demokratik devleti kurma ve geliştirme , varoluş mücadelesi,dünyaya açılma ,dünya dili ile konuşma vb. madrabazlığı ile ‘liberal küreselleşmeye karşı sosyal küreselleşme ‘sosyal Avrupa yalanları ile sömürülenlerin ve ezilenlerin aldatılması, rıza üretimi yoluyla sisteme ve emperyalist küreselleşmeye yedeklenerek kontrol edilmesi amaçlanmaktadır.
Emperyalistler ve kapitalist tekeller; 21. Yüzyılın büyük devrimci alt üst oluşlara, büyük ayaklanmalara, yeni Ekim Devrimi fırtınasına tanık olacağını saptadığı ve iyi bildiği için, bu sosyal tehlike ve patlamaya karşı hazırlıklı olmaya , bu süreci alabildiğince geciktirmeye çalışıyor.Çünkü, temellerine yöneltilecek devrimleri önlemek kapitalizmin başlıca görevidir.
Amaç tüm toplumsal kötülüklerin kaynağının kapitalizm ve emperyalizm olduğunu gizlemek, şu veya bu düzen partiyi kötüleyerek asıl vurulması ve yok edilmesi gerekenin kapitalizm olduğu gerçeğini gözden gizleyerek ve hedef saptırarak, kapitalizmin, toplumsal kötülüklerinin sivri uçlarını törpüleyerek devamını sağlamak, kitlelerin mücadelesini, düzen sınırları içerisinde boğmaktır.
Kıbrıs Türk halkı batılı emperyalistlerin oyununa gelmemek için çok dikkatli olmak zorundayız.