Bizi, devlet olmamakla suçlayanlara her zaman öfke duymuşumdur.
KKTC ye hakaret edenlere, aşağılayanlara, yok sayanlara kinle, nefretle bakmışımdır!
Çünkü bu yapının sağlanabilmesi için verilen mücadelede karınca, kararınca benim de payım olduğuna inanırım!
Hem de ne zorluklar, ne yokluklar, ne sıkıntılar içinde!
Bir Anayasamız var, kuruluşundan itibaren devleti kollayan, gözeten maddeleri içeren kuralları var.
Ne yazık ki bu yasaları kullanmakta ortaya çıkan zafiyetler, yetersizlikler her zaman karşımıza çıkmakta, nereye dayandırıldığı meçhul hoşgörü, bir anlamda umursamazlık yapıya zarar veren bir durum yaratmakta!
Hoş görü o denli aşırıya kaçmaktadır ki, devletin varlığına kadar uzanmakta, kimi devletten maaş çeken olmasına rağmen KKTC ye hakaretler yağdırmakta, Kıbrıs Türk Toplumunun oluşturduğu devleti aşağılamakta, varlığına yönelik olarak dış ülkelere şikayetlerde bulunmakta, bir an önce dağılması için her girişimde bulunmaktadırlar.
Her zaman sorduğum ama her nedense cevabını alamadığım soru şu!
Bu gibi kimselere, böylesi aşağılık düşüncelerle hareket edenlere KKTC yasalarının yaptırım gücü yok mu?
Bu yasaları uygulayacak irade gücü bulunmuyor mu?
KKTC ye hem söveceksin, hem de nimetlerinden tepe, tepe yararlanacak hatta maaşını dahi çekeceksin!
Nerede bu bolluk?
En gelişmiş ve demokratik, çağdaş kuralların olduğu iddia edilen ülkelerde bile ülkesi aleyhine çalışanlara, tavır koyanlara karşı müeyyideler var, uygulamalar var, yasal engeller var!
Benzer durum, davranış şekli çok örtüşmese de siyasi partilerimizde de mevcut!
Şimdilerde mahalli seçim hazırlıkları başladı ya, bazı siyasi yapılarda öyle veya böyle nedenlerle aday gösterilmeyen bazı kimseler bu gelişme karşısında kaybedeceğini bile, bile bağımsız adaylığını ilan etmekte, mensubu olduğu siyasi parti adayının kaybetmesine zemin hazırlayarak aday yapılmamasının intikamını bu şekilde almaya çalışmaktadır.
Geçmiş dönemlerde böylelerine karşı herhangi bir disiplin önlemi alınmadığına şahit olamadık.
Her şeyin bir sırası olduğunu, seçim arifesinde karmaşa yaratmamak adına sükûnetle ve de suhuletle davranılmasının elzem olduğunu bilenlerdeniz. Ancak seçim sonrasında bu tür davranışa tevessül edenlerin kesinlikle bunun bedelini ödemesi istenmelidir diye düşünüyorum.
Aksi takdirde kimin, eli kimin cebinde bir ortam yaratılmış olacak, gelecek için başıboşluğun daha büyük boyutlarda yaşanılmasına zemin hazırlayacaktır.