Bildiğim, Gördüğüm Kadarıyla Serdar Denktaş

Abone Ol

Geçen salı Genç Tv’de Halil Depreliyle sunduğum “Bize Göre” programında konuğumuz Başbakan Yardımcısı Maliye Bakanı Sn. Serdar Denktaş’tı.

Serdar Denktaş’ı 1994 yılında adaya kesin dönüş yaptığımda tanımıştım. Birinci DP-CTP koalisyonu, CTP’nin küçük ortak olduğu Hükümette Sağlık Bakanlığında önce Danışmanlık, sonrada Müsteşarlık görevini yürütmüştüm.

Serdar Denktaş kabinenin en genç üyesiydi ve o dönemki hükümette Gençlik Spor Bakanı olarak görev yapıyordu. Gerek çok genç oluşundan, gerekse babası rahmetli Cumhurbaşkanı Denktaş’a karşı haklı veya haksız önyargılı duygu ve düşüncelerden Serdar Denktaş’ta nasibini fazlasıyla alıyordu.

Babasının 95 yılında geçirdiği kalp krizi sonucunda, doğal olarak birbirimizi daha yakından tanıma fırsatı bulmuştuk. Bu günlerde başka siyasilerden de değişik versiyonlarını duymaya başladığımız şu slogansı düşünceyi “-babamdan farklı olarak- Ben Kıbrıs Türk Milliyetçisiyim” onunla yaptığımız sohbette ilk defa ondan duymuştum.

O sohbette Türk ve Kıbrıslı Türk milliyetçiliği arasında farkın ne olup ne olmayacağı üzerine uzun bir konuşma yapmıştık. Daha sonra yaşının gençliğine rağmen Hükümet ve Bakanlık deneyiminde Hükümette kimi bakan ve bürokratlara göre çok daha pragmatik ve sonuç alıcı olduğunu görecektim.

Kanser hastası Elyeli bir çoçuk için Sağlık Bakanlığı olarak sağlık kurulu tüzüğünün maddelerine takılıyor, sağlık bütçesinde yetersiz olan yurt dışı tedavi kaleminde paramız olmadığı gerekçemizle hastaya ve yakınlarına yardımcı olamıyorduk. O yıllarada ilik nakli henüz Türkiye’de bile yapılamadığından, hastanın çok acil İsrail’e gönderilmesi geriyordu. Serdar bey beni arayıp konuyla bilgi istediğinde kendisine bu işin neden olamayacağını, bürokratik engelleri uzun uzun anlatmıştım.

Şu sözünü unutmuyorum “Sn Müsteşar Devlet halk için, vatandaş için vardır. Problem çözücü olun, Sağlık gibi bir konuda bürokratik sorunları aşın, gerekirse sağlık kurulu tüzüğünü bir günde değiştirebiliriz, yeterli olmayan bütçenizin ilgili kalemine Maliye bakanlığı Bakanlar Kurulu kararıyla kaynak aktarılır bu çocuğun kurtulmasına olanak yaratılır” demişti. O gün yaşının genç olması hasebiyle çok da güven duymadığım Serdar Denktaş gözümde büyümüştü. Devlet bürokrasisi içerisinde çaresiz kaldığımız bir noktada, bize çıkış yolunu gösterebiliyordu ve bu sayede elimiz kolumuz bağlı iken hastamıza yardım edebiliyorduk.

Yolumuz 2004 yılında yine kesişti. Bu sefer CTP büyük ortak olmak üzere DP ile yine koalisyon kurulmuştu. Mehmetali Talat Başbakanlığında kurulan Hükümette Başbakanlık Müsteşarı olmuştum.

Serdar Denktaş ayni Hükümette Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanıydı. Annan Planı dönemi öncesi, sınır kapılarının önceden açılmasıyla da toplumlar arasında güven tavan yapmıştı. Mehmetali Talat hükümeti bir taraftan Kıbrıs görüşmelerine odaklanmış, diğer taraftan plan gereği Referandum yapılması için hazırlıklar sürdürülüyordu. Tam o süreçte Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş Türkiye AKP hükümetine de kafa tutarak “Ben Cenevre görüşmelerine katılmam” diye bir tavır koymuştu. Mehmetali Talat Cenevre’de Kıbrıslı Türkleri Denktaş’ın yerine temsil edebileceğini açıklamıştı. Bu momentte Başbakan Yardımcısı Dışişleri Bakanı Serdar Denktaşın tavrı önemliydi. Nitekim Serdar

Denktaş, babası Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a rağmen Başbakan Talat’la Cenevre’ye katılacağını açıklayınca Kıbrıs Türk toplumu içerisinde ki barış taraftarları derin bir nefes almıştı.

Daha sonra referandum aşamasında Serdar Denktaşın Hükümeti bozarak Referandum ve çözüm sürecini akamete uğratacağı söylentilerine rağmen Serdar partisi DP’yi tarafsız bırakarak, referandumda evet cephesi karşısında UBP ile birlikte davranmayarak, bana göre Kuzey Kıbrıs’ta referandum sonucunun EVET olarak çıkmasında tarihsel bir rol oynadı.

Bostancı ve Lokmacı kapısının açılması konusunda Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşın başkanlığında yapılan koordinasyon toplantısında, o dönem Kıbrısta görevli Barış ve Güvenlik Kuvvetleri komutanlarının, TC Büyükelçisinin karşı tavırlarına karşın Başbakan Mehmatali Talat’ın ciddi direnişine, Serdar Denktaşın “Ben de Başbakanla ayni fikirdeyim” şeklinde Talatın yanında yer almasının tanığı oldum. Benim gördüğüm bildiğim Serdar Denktaş devlet adamı kimliğiyle cesur kararlar alan, Kıbrıs Türk Milliyetçisi bir siyaset adamı.

Bunları niye yazdım? TV Programından önce sohbet ederken bu konuları anımsatmıştım kendisine. “Bunları programada konuşmaya cesaret edemezsin, en azından siyasi görüşün buna engel olur” demişti.

Bu görüşünün doğru olmadığını söylememe rağmen, bir kısım konular programda açılmış olmasına karşılık süre yetmediğinden bazı konuları anımsatamadım. Program bittikten sonra “Ben dememiş miydim?” dedi, Sn.Serdar.

Ben de “Halkın Sesi gazetesinde yazarım” demiştim. Yazdım.