Sonunda beklenen oldu ve Spor Dairesi Müdürü Alkan Değirmencioğlu Hükümet tarafından görevinden alındı.
Aslında beklenen bir şeydi de, beklenilmeyen, yeni bir isim atanmadan Değirmencioğlu’nun görevinden alınması oldu. Ama görevden alınış şekli hiç de şık olmadı…
Görevden alınacağını bildiği halde, görevini eksiksiz yerine getiren birine el çektirirken nezaketen geçmiş hizmetleri için teşekkür edilir.
UBP bunu yapmadığı gibi, görevden alma yazısını kendisine değil arşive göndererek siyasi nezaketsizliğe de imza atmış oldu.
Değirmencioğlu’nu görevden alırken yerine yeni bir ismin atanmaması, Hükümeti oluşturan iki parti arasında halen pazarlıkların devam ettiğini gösteriyor.
Bu arada; federasyonlar zor durumda kalırmış, altyapı çalışmaları aksarmış, Hükümetin umurunda bile değil.
Varsa, yoksa Türkiye’den gelecek para. Salt bunun için, ülkeyi, gelecekte Türkiye’deki benzerleri gibi imam-hatiplerle donatmak üzere ilahiyat kolejinin yönetimine AKP’li bir koordinatör atanacak olmasına bile sessiz kalabiliyorlar.
Ülkenin eğitimi dini esaslar üzerine monte edilmeye başlanıyor. Bundan ya haberleri yok, ya da devekuşu gibi kafalarını kuma sokmuşlar, bilmezden geliyorlar. Ama bilsinler ki, bunun faturası ağır olacak; hem kendileri için, hem ülke gençliği için…
Hiç “Yok ya, olur mu öyle şey” demesinler.
Eski Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Cemal Özyiğit’le bir kez bile görüşmeyen Türkiye Milli Eğitim Bakanı, Nazım Çavuşoğlu’nu Ankara’ya davet ederek apar-topar protokol imzalamaya neden çağırdı acaba?
KKTC eğitimini, kendi kafalarına göre dizayn etmelerine izin vermeyen Cemal Özyiğit’i yok sayan Türkiye Yönetimi, acaba Nazım Çavuşoğlu’nu ve UBP’yi çok mu seviyormuş?