Bir kahvenin kırk yıl hatırı olduğunu öğrettiler bize. Böyle dediler, böyle de yaptılar büyüklerimiz. Kahveye insanlığı, tatlı sohbeti eklediler. Sohbet ister bir kez isterse bin kez olsun gönül bağının önemini vurguladılar. Hatır dediler, gönül dediler, insanlık dediler. Aynı ortamda bir kez kahve içtiğin insana duyacağın saygının, göstereceğin hürmetin önemini öğrettiler. Hikayesini kaç kişi bilir bilmem ama ben çok severim. Küçük bir paylaşımın bile iyi niyetli, insani olduktan sonra gönülde taşınan izin, insanın özündeki iyiliğin, merhametin hikayesidir. İnsanın yaşamını anlamlı kılan öğelerden biri de insanlık onuruna uygun bir yaşam sürmek ve maneviyata yüklenen anlamdır kanımca. Maneviyat yaşamımız boyunca öğrenebileceğimiz güzel bir serüvendir. Zaten manevi yanı güçlü insanların daha mutlu bir yaşam sürdükleri, problemlerini çözmede daha başarılı oldukları da yapılan araştırmalarla ortaya konmuştur.
Eskiden sanki daha çok sevgi, daha çok sabır, daha çok kabul, daha çok hürmet vardı ilişkilerde. Bazen de sırf karşıdakini utandırmamak adına gördüğün ayıbı örtbas etmek de vardı. Maksadı karşımızdakini kırmamak incitmemekti. Konuşmanın üslubu nazikti. Tavırlar daha olgun, daha yumuşaktı. Bu incelik bu kibarlık şimdilerde insanın açığı oldu. Böyle davranırsanız üzülüp kırılabilirsiniz de. Çünkü insanlardan çıkar ve menfaat elde edilebilecek ilişkiler daha çok kabul gördü. Bir yılda 40 değil kırk bin kahve içseniz bile kişinin çıkarı ile çelişirseniz eğer sizin bir anlamınız bir öneminiz kalmaz. Sizden menfaat bittiği anda kişi de gidebilir yaşamınızdan. Anlam da veremeyebilirsiniz neler oluyor diye. Sizin bilmediğiniz sizin önemsemediğiniz kullanılabilir bir yanınız var olabilir karşıdaki için. Anlamlandıramadığınız birtakım saldırılara maruz kalabilirsiniz. İşte bu kadar kolaydır birini gözden çıkarmak, hakkında konuşmak, dedikodusunu yapmak, yargısız infaz etmek, anlamadan konuşmak.Çıkar bitti mi arkadaşlık, dostluk da biter oldu çünkü. Yaptığınız kahveli tatlı sohbetler de yalan oldu. Yalnız bu mu? Bir zamanlar kadın ve erkek birbirinin gözüne anlamlı baktığında bu bakışlar aşk sayılabilir, aşka sahip çıkılır sevgiliye hürmet edilirdi. Kahve içmeseniz bile. Sevdiğiniz sizden, canınızdan bile kıymetli olabilirdi. Riskler de alınırdı sevgili için. Kadın kadın olduğunu erkek de erkek olduğunu hisseder ilişkilerine daha bir sahip çıkarlardı. Korurlardı kendi özellerini.Öyle aşklar ulu orta konuşulmazdı. Herkes bir sır gibi içinde yaşardı yaşadığını ve aklı da kendine yeterdi aşkının arkasında durmak, aşkını kazanmak için. İki sevgili birbirlerini görmek için çok çaba sarfederlerdi mesela. Araba ile mahalleden geçen sevgiliyi görmek tatmin edici, heyecan vericiydi. Şimdilerde geceyi birlikte geçirmek bile sıradanlaşırken teknolojinin ve sözde medeniyetin tüm olanaklarını kullanan sevgiler, sevgililer de birbirlerini tatmin edemez oldu, ilişkiler anlamını yitirdi. Hep daha çok, biraz daha çok istendi. Bir doyumsuzluk aldı başını gitti. Bununla da kalınmadı aşka da sevgiye de birlikte paylaşılan onca zamana da saygı duyulmadı ihanet edildi. Aşkım, canım, hayatım, sevgilim, her şeyim gibi sevgiliye cömertçe seslenildi de ayrılık hasıl olunca bu hoş sözler birer çirkef yağmuruna döndü. Facebook gibi sosyal medyalarda kişiler imalı ve hakaret dolu söylemleri eksik etmez oldu. Ama yüze bir şey söyleme cesareti pek görülemedi. Kaçak dövüşmek bir tür moda haline geldi. Anımsıyorum da 'hanım' diye hitap ederdi babam anneme. Aslında çevremizdeki ailelerde erkekler eşlerine bu şekilde sesleniyorlardı. Ne çok anlam taşıyormuş meğerse bu kelime. Saygınlığı vardı, sevgiyi, hürmeti belki aşkı da taşıyordu. Karşılıklı bir harmoni vardı. Gereksiz sözler, tutulmayacak vaatler, kirleten söylemler, içeriksiz hitaplar yoktu. Kısaca boş konuşma yoktu. Efendilik, hanımefendilik bir de samimi hissiyat vardı. Hem de olanca sadeliği ve içtenliğiyle.
Böyle nostalji takılasım geldi birdenbire. Belki de insanların iyi yönlerini görmeyi, iyi gördüğüm yanı takdir etmeyi sevdiğim içindir. Belki kendimize şöyle bir bakıp umut etmeyi, yürek dolusu sevmeyi yeniden ve yeniden öğrenmek içindir. Birbirimize saldırmak yerine insanlığımızla bütünleşmek ve birbirimizi güzel görüp güzel konuşmak dileğiyle sevgiyle kalın…