Birer Birer Gidiyorlar
Yeni jenarasyon pek bilmez ama Kıbrıs Türklerinin arasında, geçmişte Türkiye Liglerinde oynayan veya çeşitli nedenlerle orada yaşamak istemedikleri için oynamadan dönen birçok kaliteli isimlerimiz var. Yani şimdiki gibi kıçı kırık takımlarda değil ha… Gerçek süper lig takımlarında.
Mete ile birlikte en istikrarlı olan isim de; önce Galatasaray’a transfer olan, zamanın dünya kalecilerinden olan Turgay Şener’in arkasında yedek beklememek için Bursaspor’a giden Osman Uçaner’di.
Öylesine saf ve temiz bir kişi idi ki; futbolculuğundan kazandığı birikimleri “Ben senin adına değerlendireceğim” diyen yöneticisine inanarak evlerini onun üzerine yapmış ve dolandırılmıştı. 74 Temmuz’unda da oğlu Gürcan’ı sünnet ettirmek için Limasol’a gelmiş, esir düşmüş, üç aylık esirlikten dönüşte yedeği olan Rasim Kara’nın milli takım kalecisi olacak kadar form tutması üzerine futbolculuk hayatı sona ermiş ve hiçbir birikimi olmadan Adaya dönmüştü.
Esirliğimizin ilk günlerinde, Rumların bizi 11 gece tuttukları toprak futbol sahasında tanışmıştım kendisi ile. Mübadele sonucu Kuzeye geçtikten ve Girne’ye yerleştikten sonra dostluğumuz devam etti.
Teknik adamlığı döneminde dostluğumuz pekişti. Terminal bölgesinde park içindeki kafe-restoranında müşterek dostlarımızla buluşup, iki kadeh içip, sohbet etmemiz inanılmaz keyif verici idi. Hayatımda tanıdığım; içki içmesini bilen, sohbeti tatlı nadir insanlardan biri idi. Parkın içinden her geçişimde oradaysa hatırını sorar, yoksa hanımından sağlığı ile ilgili bilgiler alırdım. En son geçen hafta içinde banka dönüşü eşine kendisini sormuştum, O da iyi olduğunu söylemişti.
Kıbrıs’taki gençlik arkadaşlarımın Bodrum’a yerleşen biri hariç hemen hepsini erken denecek yaşlarda, üstelik ani ölümlerle yitirdim. İki kadeh içecek tek dostum Osman Ağabeyim kalmıştı, O da gitti.
İnancım gereği, ölümden sonra başka bir yaşam olduğuna inanmıyorum ama dilerim vardır ve tüm erken yitirdiğim dostlarım Osman ağabeyimizi orada karşılarlar.